4 Ekim 2011 Salı

TİCARİ KAZANÇLAR Gelir Vergisi Madde 37



TİCARİ KAZANÇLAR


Gelir Vergisi Kanunu’nun 37. maddesinde ticari kazanç;”Her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançlar” olarak tanımlanmış olup, ayrıca; aşağıda sayılan kazançların da Gelir Vergisi uygulamasında ticari kazanç sayıldıkları belirtilmiş bulunulmaktadır.

1- Maden, taş ve kireç ocakları, kum ve çakıl istihsal yerleri ile tuğla ve kiremit harmanlarının işletilmesinden,
2- Coberlik işlerinden,
3- Özel okul ve hastanelerle benzeri yerlerin işletilmesinden,
4- Gayrimenkullerin alım, satım ve inşa işleriyle devamlı olarak uğraşanların bu işlerinden,
5- Kendi nam ve hesaplarına menkul kıymet alım-satımı ile devamlı olarak uğraşanların bu faaliyetlerinden,
6- Satın alınan veya trampa suretiyle iktisap olunan arazinin iktisap tarihinden itibaren 5 yıl içinde parsellenerek bu müddet içinde veya daha sonraki yıllarda kısmen veya tamamen satılmasından,
7- Diş protezciliğinden elde edilen kazançlar,
8- Ayrıca GVK’ nun  53. maddesinin birinci fıkrasının sonuna eklenen cümleyle “Çiftçiye ait olmakla beraber ziraî işletmeye dahil edilmeyen biçerdöver veya bu mahiyetteki bir motorlu araç veya on yaşına kadar ikiden fazla traktörün işletilmesinden elde edilen gelirler ticarî kazanç hükümlerine göre vergilendirilir.
Kollektif ortaklıklarda ortakların, adi veya eshamlı komandit ortaklıklarda komandite ortakların ortaklık karından aldıkları paylar şahsi ticari kazanç hükmündedir.
Ticaret Kanunu’na göre kurulan kolektif şirketler tüzel kişiliğe sahip ayrı varlıklar olmalarına rağmen, gelir vergisi yönünden bu tüzel kişilik dikkate alınmamış, doğrudan doğruya şirketin ortağı olan gerçek kişiler vergiye muhatap tutulmuşlardır.Vergi Usul Kanunu, kolektif şirketleri birinci sınıf tüccar saymış bulunduğundan, bunlar iş hacimlerine ve sair hususlara bakılmaksızın bilanço usulüne göre defter tutmak zorundadırlar.Kollektif şirket ortaklarının şirketten aldıkları kar payları ticari kazanç sayılmaktadır.Hatta şirket tarım faaliyeti yapmış olsa dahi bu durum değişmemektedir.Yani tarımsal faaliyetler sonucunda oluşan kazanç, zirai kazanç olarak değil ticari kazanç olarak vergilendirilecektir.
           Adi komandit şirketlerde; biri, sorumluluğu koyduğu sermaye ile sınırlı olan “komanditer” diğeri ise sorumluluğu sınırsız olan “komandite” olmak üzere iki tür ortak vardır. Komanditer ortakların şirket kazancından aldığı pay, vergisi tevkif suretiyle alınmamış menkul sermaye iradı, komanditelerin payı ise ticari kazançtır.(G.V.K Md. 75/2 ve 37/3)

TİCARİ KAZANCIN VERGİLENDİRİLMESİ
            A- Vergileme Dışı Bırakılanlar:
                               * Vergiden muaf esnaf (G.V.K. Md:9)
                                    * Yatırım indirimi istisnası (G.V.K. Md:19, (Ek Md:1-6))
                                    * PTT acentalarında kazanç istisnası (G.V.K. Mük. Md:18)
                                    * Eğitim ve öğretim işletmelerinde kazanç istisnası (G.V.K. Md:20)
                                    * Sergi ve panayır istisnası (G.V.K. Md:30/1)
           B- Gelir Vergisine Tabi olanlar:
                      1-Gerçek Usulde Ticari Kazancın Vergilendirilmesi: (G.V.K. Md:37-39)
                              * İşletme hesabı esasına göre kazancın tespiti
                                   * Bilanço Esasına göre kazancın tespiti
                      2- Basit Usul: (G.V.K. Md:46-48, 51)
                      3-Özellikli Olan Ticari Kazançlarda Kazanç Tespiti:
                              * Ulaştırma işlerinde matrah. (G.V.K. Md:45)
                                   * Yıllara sari inşaat ve onarma işleri. (G.V.K. Md: 42,43,44)

Vergiden Muaf Esnaf

Ticaret ve sanat erbabından aşağıda yazılı şekil ve suretle çalışanlar Gelir Vergisinden muaftır.

-Motorlu nakil vasıtaları kullanmak şartı ile gezici olarak veya bir işyeri açmaksızın perakende ticaret ile iştigal edenler (4369 sayılı kanunun 26.maddesiyle değiştirilen ve 1.1.1999 tarihinden itibaren yürürlüğe giren parantez içi hüküm)(Giyim eşyaları ile zati ve süs eşyalara, değeri yüksek olan ev eşyaları ile Pazar takibi suretiyle gıda, bakkaliye ve temizlik maddelerini ve sabit işyerlerinin önünde sergi açmak suretiyle o işyerlerinde satışı yapılan aynı neviden malları satanlar hariç);
-Bir işyeri açmaksızın gezici olarak ve doğrudan doğruya müstehlike iş yapan hallaç, kalaycı, lehimci, musluk tamircisi, çilingir, ayakkabı tamircisi, kundura boyacısı, berber, nalbant, fotoğrafçı, odun ve kömür kırıcısı, çamaşır yıkayıcısı ve hamallar gibi küçük sanat erbabı;
-Köylerde gezici olarak her türlü sanat işleri ile uğraşanlar ile aynı yerlerde aynı işleri bir işyeri açmak suretiyle yapanlardan 47.maddede yazılı şartları haiz bulunanlar (51.madde şümulune girenler bu muafiyetten faydalanamazlar.);

….
Ticari, zirai veya mesleki kazancı dolayısıyla gerçek usulde gelir vergisine tabi olanlar ile yukarıda sayılan işleri gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerine devamlılık ve bağlılık arz edecek şekilde yapanlar esnaf muaflığıdan faydalanamazlar.
Bir işyeri açmaksızın münhasıran gezici olarak; milli piyango bileti satanlar ile 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanuna göre gerçek ve tüzel kişilerin mallarını iş akdi ile bağlı olmaksızın bunlar adına kapı kapı dolaşmak suretiyle tüketiciye satanlar yukarıdaki şartlarla sınırlı olmaksızın gelir vergisinden muaftır.
Bu muaflığın 94’üncü madde uyarınca tevkif suretiyle kesilen vergiye sumulü yoktur. Yani anılan mükelleflerin vergiden muaf olmaları bu şahıslara yapılan ödemeler üzerinden Gelir Vergisi Kanununun 94’üncü maddesi uyarınca tevkifat yapılmasına engel bir durum teşkil etmemektedir.

Yatırım İndirimi istisnası


(2361 sayılı Kanunun 13.maddesiyle kaldırılan ve 4842 sayılı Kanunun 1.maddesiyle başlığıyla birlikte yeniden düzenlenerek 24.4.2003 tarihinden itibaren yürürlüğe giren madde)

1-Dar mükellefiyete tabi olanlar dahil, ticari veya zirai kazançları bilanço esasına göre tespit edilen vergiye tabi mükellefler (adi ortaklıklar, kollektif ve adi komandit şirketler ile kurumlar vergisi mükellefleri dahil) faaliyetlerinde kullanmak üzere satın aldıkları veya imal ettikleri amortismana tabi iktisadi kıymetlerin maliyet bedellerinin %40’ını vergi matrahlarının tespitinde ilgili kazançlarından yatırım indirimi istisnası olarak indirim konusu yaparlar.

Petrol Kanunun ve Maden Kanununa göre yürütülen arama ve sondaj faaliyetleri için yapılan ve aktifleştirilen harcamalar yatırım indirimi istisnası uygulamasından yararlanır.

Buna göre; Yatırım indirimi istisnasından faydalanacaklar

-kazançlarını bilanço esasına göre tespit eden gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri yararlanabilirler.
Yatırım indirimi istisnasından yararlanacak olan mükelleflerin mükellefiyet ve kazanç türleri itibariyle sınıflandırılması;

Ticari Kazanç Sahipleri
Gerçek Kişiler
Kollektif Şirketler
Adi Komandit Şirketler
Adi Ortaklıklar

Zırai Kazanç Sahipleri

Kurumlar Vergisi Mükellefleri
Sermaye Şirketleri
Kooperatifler İktisadi Kamu Müesseseleri
Dernek ve Vakıflara ait İktisadi İşletmeler
İş Ortaklıkları

-yatırım indiriminden yararlanmada tam mükellefiyet-dar mükellefiyet ayrımı söz konusu değildir. Dar mükellefiyete tabi mükellefler de diğer şartları taşımak kaydıyla yatırım indiriminden yararlanabilirler.
Bu durumda kazançlarını işletme hesabı esasına göre veya basit usulde tespit eden ticari kazanç sahipleri, serbest meslek erbabı, ücret, menkul ve gayrimenkul sermaye iradı sahipleri ile diğer kazanç ve irat sahipleri, yatırım indirimi uygulamasından yararlanamayacaklardır.
Mükelleflerin bilanço esasına göre basit usulde tespit edilen birden fazla şahsi işletmesi varsa, yatırım indirimi “ticari kazançlar toplamına” uygulanacaktır. Ancak, bilanço esasına göre tespit edilen hem ticari hem de zirai işletmesi olan bir mükellefin ticari faaliyeti ile ilgili olarak yaptığı yatırımdan dolayı hak kazandığı yatırım indirimine, zırai faaliyetinden sağladığı kazançtan indirmesi mümkün değildir.
Yatırım indirimi uygulaması açısından adi şirketler ile kollektif ve adi komandit şirketler, bağımsız birer ünite olarak kabul edilmişlerdir. Bu nedenle, bunların yaptıkları yatırımlara ait indirim, ortaklığın bünyesi içinde kalacak ve dolayısıyla ortaklar hisselerine isabet eden indirim tutarlarını, vermiş oldukları yıllık beyannamelerinde yalnızca bu ortaklıktan elde etmiş oldukları ticari kazançlarına uygulayabileceklerdir.
Kurumlar vergisi mükellefleri uygulamaya hak kazandıkları yatırım indirimini kurum kazancından indireceklerdir. Kurumlar vergisi mükelleflerin yatırım indirimi uygulanacak kazançlarının tespitinde, kazancın türü bakımından herhangi bir ayırım söz konusu değildir.

2-Yatırım indirimi istisnası uygulamasına, istisnaya konu iktisadi kıymete ilişkin harcamalarının yapıldığı yılda başlanır ve indirilecek tutara ulaşılıncaya kadar deva olunur.

Yatırım harcamalarının yapıldığı yıla ilişkin vergi matrahının tespitinde, kazancın yetersiz olması nedeniyle dikkate alınamayan istisna tutarı, izleyen dönemlerde, bu dönemlerde Devlet İstatistik Enstitüsü Toptan Eşya Fiyatları Genel Endeksinde meydana gelen artış oranında artırılarak dikkate alınır.

3-Enflasyon düzeltmesi uygulanan dönemlerde, yatırım indirimi istisnası tutarının hesaplanmasında amortismana tabi iktisadi kıymetin aktife alındığı hesap dönemi sonundaki düzeltilmiş değeri esas alınır.

Ancak, iktisadi kıymetin aktife alındığı hesap döneminden önceki hesap dönemlerinde gerçekleşen harcamalar, gerçekleştirildikleri dönem sonundaki düzeltilmiş değerleri ile dikkate alınır. İzleyen dönemlerde enflasyon düzeltmesi nedeniyle bu harcamalardan kaynaklanan farklar üzerinden yatırım indirimi istisnası hesaplanmaz.

4-Aşağıda belirtilen iktisadi kıymetler ile ilgili olarak yatırım indirimi hesaplanmaz

-bedeli 5 milyar liradan 2003/6578 sayılı BKK ile 1.1.2004 tarihinden itibaren 6 milyar liradan)(2004/8295 sayılı BBK ile 1.1.2005’ten itibaren 10.000 YTL’den) az olan iktisadi kıymetler (iktisadi ve teknik bakımından bütünlük arz eden iktisadi kıymetler haddin aşılıp aşılmadığının tespitinde bir bütün olarak dikkate alınır.)
İktisadi ve teknik bakımından bütünlük arz eden iktisadi kıymetler, bir işletmede belli bir fonksiyon etrafında birleşerek bir üretimde bulunan veya üretime herhangi bir aşamada bir değer kazandıracak nitelikteki bir fonksiyonu birbirini tamamlayarak yerine getiren iktisadi kıymetler topluluğu olarak tanımlanabilir.

Örneğin;
Bir bilgisayar sistemini oluşturan donanım malzemeleri,
Bir tekstil işletmesinde yeni bir üretim bandı oluşturulmasında kullanılan makineler,
Yazar kasalar ve barkot okuyucu cihazlar,
Okul sıra ve masaları,
Turistik otel için alınan yatak, yorgan ve battaniyeler,
Lokanta işletmesi için alınan tabak, çatal, bıçak ve bardaklar,
aynı fonksiyona hizmet ettiklerinden, iktisadi ve teknik bakımından bütünlük oluşturmaktadır.

Söz konusu iktisadi kıymetlerin yenilenmesi halinde de yapılan harcamalar topluca değerlendirilecek ve tutarı belirlenen limiti aşması halinde yatırım indirimine konu edilecektir. Örneğin, sistem bilgisayarlarının bir kısmının ekranlarının değiştirilmesi durumunda, yatırım indirimi uygulamasında satın alınan ekranların toplam bedeli dikkate alınacaktır.(11 Seri No’lu G.V.Sirküleri)

-Yurt içinde veya dışında daha önce kullanılmış olan iktisadi kıymetler (yüzer havuzlar ile oniki yaşından küçük gemiler hariç)
-Gayri maddi haklar ile ekonomik ömrü 5 yıldan daha kısa olan özel maliyet bedelleri (yatırım indiriminden yararlanan iktisadi kıymetlerin kullanılabilmesi için gerekli olan bilgisayar programları hariç) 22 Seri no’lu G.V.Sirküleri uyarınca gayri maddi haklardan sadece, yatırım indiriminden yararlanan iktisadi kıymetlerin kullanılabilmesi için gerekli olan bilgisayar programları yatırım indirimine konu olabilecektir. Bu nedenle bilgisayar programlarının yatırım indiriminden yararlanabilmesi için;
Programların kullanılacağı iktisadi kıymetlerin yatırım indiriminden yararlanması,
Programların, iktisadi kıymetlerin kullanılabilmesi için gerekli olması,
koşullarının aynı anda sağlanmış olması gereklidir.

Bilgisayar programları, işletim sistemleri ve uygulama programları olarak ikiye ayrılabilir.İşletim sistemleri, bilgisayarın kullanılması için mutlaka bulunması gereken programlardır.Uygulama programları ise bilgisayarın kullanımına bağlı olarak çeşitli fonksiyonları yapabilecek programlar olup, bilgisayarların kullanılabilmesi için zorunlu olmamakla birlikte, bazı uygulama programlarının kullanılması, bilgisayar yatırımı yapılarak hedeflenen sonucun elde edilmesi için gerekli olabilir.

Örneği; bir özel sağlık işletmesinin hasta giriş ve çıkışları ile tıbbi malzeme kayıtlarının izlenmesi amacıyla satın aldığı bilgisayar programları, bilgisayar siteminin yatırım indirimine konu olması halinde istisna kapsamında değerlendirilecektir. Çünkü işletmenin söz konusu yatırımı yapma amacının gerçekleştirebilmesi için bu programın alınması gerekmektedir. Ancak, aynı işletmenin satın aldığı grafik tasarımı programı veya oyun programları ise sistemi oluşturan bilgisayarların kullanılması için gerekli olmadığından yatırım indirimi kapsamı dışındadır.

-Mal ve hizmet üretimi ile doğrudan ilgili olmayan; alet, edevat, mefruşat ve büro demirbaşları.
Alet.edevat, mefruşat ve büro demirbaşlarının mal ve hizmet üretimi ile doğrudan ilgili olup olmadığının işletmelerin faaliyetlerine göre ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekmektedir.
İşletmede sürekli olarak kullanılmasına rağmen üretim sürecine doğrudan katılmayan masa, sandalye, tv, daktilo, mutfak ve temizlik aletleri, telefon, faks, ve benzeri araçlar bu kapsamdaki iktisadi kıymetlere örnek olarak sayılabilir. Ancak bazı işletmeler için söz konusu alet ve araçlar, mal veya hizmet üretimi ile doğrudan ilişkili olabilir. Örneğin, otel işletmeciliğinde kullanılan tv, masa, sandalye ve benzeri hizmet üretimi ile ilişkili bulunduğundan yatırım indirimi istisnasından yararlanacaktır.

-          Bedelsiz olarak iktisap edilen iktisadi kıymetler.
-          Satın alma suretiyle iktisap edilen veya inşa edilen (mal ve hizmet üretim yeri olarak kullanılmak üzere inşa edilenler hariç.)

            Ancak mal ve hizmet üretim yeri olarak kullanılmak üzere inşa edilen binalar için yapılan harcamalar yatırım indirimi istisnasından yararlanabilirler.

             Mal Üretim Yeri:

6984 sayılı Sanayi Sicil Kanunundan hareketle mal üretim yeri, bir maddenin vasıf, şekil, hassa ve terkibini, makine, cihaz, tezgah, alet veya diğer vasıta ve kuvvetlerin yardımı ile veya sadece el emeği ile kısmen veya tamamen değiştirmek veya bu maddeleri işlemek suretiyle devamlı ve seri halinde imal veya istihsal edilen yerler ile maddelerin çıkarılığ işlendiği yerler olarak tanımlanabilirler.

Üretim faaliyetine katkıda bulunan unsurlar arasında sayılan idari bölümleri depo, yemekhane, laboratuvar ve benzerleri, inşa edilen fabrika binası ve müştemilatında yer alıyorsa, mal üretim yeri olarak değerlendirilecektir. Ancak söz konusu bölümler, fabrika binası ve müştemilatının bulunduğu alanın dışında, ayrı bir yerde inşa edilmiş ise, mal üretim yeri olarak değerlendirilemez.

Ayrıca fabrika binası ve müştemilatının bulunduğu alanda yer almasına rağmen, üretime katkısı bulunmayan, lojman, spor salonu, sosyal alanlar vb. De mal üretim yerleri dışındaki alanlardır.

              Hizmet Üretim Yeri:
              Yatırım indirimi uygulaması açısından, eğitim, sağlık, kültür, spor, turizm, haberleşme, reklamcılık vb. Faaliyetlerin yapıldığı yerler hizmet üretim yerleridir.

-          Arazi veya arsalar
-          Binek otomobili ve benzeri kara taşıtları, yat, kotra, tekne ve benzeri motorlu deniz araçları ile uçak ve helikopter gibi hava taşıtları (işletmenin esas faaliyet konusu ile ilgili olanlar hariç.)

Binek otomobili ve benzeri kara taşıtları, yat, kotra, tekne ve benzeri motorlu deniz araçları ile uçak ve helikopter gibi hava taşıtları için yatırım indirimi hesaplanmaz. Ancak, işletmenin esas faaliyet konusunun sayılan taşıtların kısmen veya tamamen işletilmesi olması halinde yatırım indirimi istisnası uygulanabilecektir.

Bir taşıtın binek otomobili benzeri taşıt olup olmadığı aracın niteliğine göre belirlenecektir. Nitelikleri itibariyle binek otomobili olarak kullanılabilecek yapıda olan panel van, kaptıkaçtı (carry-all, Travel-all, Jeep-station) gibi taşıtlar, binek otomobili benzeri taşıtlar olarak değerlendirilecektir.

Ancak, bu araçların nitelikleri itibariyle binek otomobili olarak değil de, sadece yük taşımak amacıyla kullanılabilecek bir yapı arz etmesi durumunda, binek otomobili ve benzeri araçlar Kapsamında değerlendirilmeyecektir. Örneğin; bir panel van’ın sadece ön koltuklarının bulunması ve aracın arkasında koltuk ve cam bulunmaması durumunda, bu aracın binek otomobiline benzediğinden söz edilemez.

İşletmenin esas faaliyet konusunun, belirtilen taşıtların kısmen veya tamamen işletmesi olması halinde, yatırım indirimi istisnası uygulanabilecektir.

Örneğin;

-          Taşıt kiralama konusunda faaliyet gösteren şirketlerin kiralamak üzere aktifine aldığı binek otomobilleri,
-          Yük veya yolcu taşımacılığı faaliyetinde yada ilaçlama faaliyetinde bulunan firmaların kullandığı uçaklar,
-          Yat turizmi faaliyetinde bulunan firmaların aktifine kayıtlı yatları,

yatırım indirimi istisnası kapsamında değerlendirilecektir.

Esas faaliyet konusu, yukarıda belirtilen taşıtların kısmen veya tamamen işletilmesi olmayıp, başka alanlarda faaliyet göstermekte olan işletmelerin satın aldığı bu taşıtlar yatırım indirimi istisnasından yararlanamazlar.

Örneğin;

-          Sigara veya ilaç satış, dağıtım ve pazarlaması yapan mükellefin, işletmesinde kayıtlı olan, dağıtım ve pazarlama faaliyetinde kullanmak üzere satın aldığı binek otomobili,
-          Dayanıklı tüketim malları ticareti ile uğraşan mükellefin işletmesine kayıtlı olan binek otomobili,
-          Otel işletmesinin aktifinde kayıtlı olan ve müşterilerini gezdirmek amacıyla satın aldığı yatı,
-          İşçilerinin servisi için satın alınan panel van,
-          Otomobil alım-satımıfaaliyetinde bulunan şirketin, satış öncesi test sürüşü yaptırmak amacıyla satın aldığı binek otomobilleri,

İşletmelerin faaliyetlerinde kullanılmış olsa bile, işletmelerin esas faaliyeti söz konusu araçların işletilmesi olmadığından, yatırım indirimi istisnası uygulanmayacaktır.

Binek otomobili ve benzeri kara taşıtları dışında kamyon, kamyonet, otobüs, minibüs, tır, tanker gibi araçlar, işletmenin faaliyetlerinde kullanılmak üzere satın alınmış olması halinde, yukarıdaki kısıtlamalara tabi olmaksızın, yatırım indirimi istisnası kapsamında değerlendirilecektir.

Örneğin; meşrubat dağıtım ve pazarlama işi ile uğraşan firmanın ürünlerinin dağıtımı amacıyla satın aldığı kamyon veya kamyonet bu kapsamdadır.

            - Yurt dışındaki yatırımlarda kullanılmak üzere alınan iktisadi kıymetler.
          5- Yatırım indirimi istisnasına konu  iktisadi kıymetlerin aktife alındıkları tarihten itibaren 2 yıl içinde elden çıkaran mükellefler, bu iktisadi kıymetlerle ilgili olarak yatırım indirimi istisnası uygulama haklarını kaybederler. Bu durumda daha önce yararlanılan yatırım indirimi istisnası için herhangi bir işlem yapılmaz.
            6- Mükellefler kayıtlarınnı, hesaplanan ve yararlanılan yatırım indirimi istisnası tutarlarının yıllar itibariyle takibini şekilde tutarlar.
            7- Bu maddenin uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.

                    Eğitim ve Öğretim İşletmelerinde Kazanç İstisnası
                   
                    Okul öncesi eğitim, ilköğretim, özel eğitim, ve orta öğretim özel okullarının işletilmesinden elde edilen kazançlar, ilgili Bakanlığın görüşü alınmak suretiyle Maliye Bakanlığının belirleyeceği usul ve esaslar çerçevesinde beş vergilendirme dönemi gelir vergisinden müstesnadır. İstisna, okulların faaliyete geçtiği vergilendirme döneminden itibaren başlar.

                    254 Seri No’lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde gerekli açıklamalar yapılmıştır.


TİCARİ KAZANCIN TESPİTİNE İLİŞKİN ESASLAR

            1. TİCARİ KAZANCIN GERÇEK USULDE TESPİTİ :
           
            a. Bilanço Esasında Ticari Kazancın  Tespiti
           
            Gelir Vergisi Kanununun 38. maddesi uyarınca “Bilanço” esasına göre ticari kazanç, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müspet farktır.
           
            Bilanço dönemi içinde teşebbüs sahip veya sahiplerince:

            1. İşletmeye ilave olunan değerler bu farktan indirilir;
            2. İşletmeden çekilen değerler ise farka ilave olunur.

Ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanunu'nun değerlemeye ait hükümleri ile bu kanunun 40 ve 41'inci maddeleri hükümlerine uyulur.

            b. İşletme Hesabı Esasında Ticari Kazancın Tespiti
            Gelir Vergisi Kanununun 39. Maddesi uyarınca  İşletme hesabı esasına göre ticari kazanç, bir hesap dönemi içinde elde edilen hasılat ile giderler arasındaki müspet farktır.
           


2. TİCARİ KAZANCIN BASİT USULDE TESPİTİ :
           
            Basit usulde ticari kazanç, bir hesap dönemi içinde elde edilen hasılat ile giderler ve satılan malların alış bedelleri arasındaki müspet farktır. Bu fark, faaliyetle ilgili olarak alınması ve verilmesi mecburi olan alış ve giderler ile hasılatlara ilişkin belgelerde yazılı tutarlara göre hesaplanacaktır.
Kazancın bu şekilde tespiti sırasında emtia ticaretiyle uğraşanlarca
-Hesap dönemi sonundaki emtia mevcudunun değeri hasılata,
-Hesap dönemi başındaki emtia mevcudunun değeri giderleri ilave edilecektir.
Ancak kullanılan sabit kıymetler gider yazılmayacak ve üzerlerinden amortisman hesaplanmayacaktır. Ayrıca Basit Usulde vergilendirilen mükellefler, geçici vergi ödemeyeceklerdir.
       Gelir, sadece basit usulde tespit edilen ticari kazançlardan ibaret ise yıllık beyanname şubat ayı içinde verilmesi gerekmekteydi. Ancak 5035 Sayılı Kanunka yapılan değişikliğe göre geliri sadece basit usulde tespit edilen ticari kazançlardan ibaret olan vergisi mükellefleri bir takvim yılına ait gelir vergisi beyannamesini şubat ayının 15. günü akşamına kadar beyan etmek zorundadır.
       Öte yandan 5035 Sayılı Kanunla yapılan değişiklik öncesinde mükelleflerin basit usulde vergilendirilen ticari kazanı ile birlikte diğer gelir unsurlarının da mevcut olması halinde yıllık beyannamenin Şubat ayı içinde verilmesi gerekmekteydi. Ancak anılan Kanunla GVK’nun 92. maddesinde yapılan ve 1.1.2004 tarihinde yürürlüğe giren değişiklik uyarınca basit usulde tespit edilen ticari kazançla birlikte gereken diğer gelirlerin de mevcut olması durumunda beyannamenin ait olduğu dönemi izleyen yılın Mart ayının 15. günü akşamına kadar ilgili vergi dairesine verilmesi gerekmektedir.

       GVK’nun 94. maddesinde, yaptıkları ödemelerden vergi tevkif edecekler arasında basit usulde vergilendirilen mükellefler sayılmamıştır. Bu nedenle söz konusu mükellefler gelir vergisi tevkifatı yapmayacaklar ve muhtasar beyanname vermeyeceklerdir.

       GVK’nun 46. maddesi hükmü uyarınca basit usule tabi olmanın genel ve özel şartlarından herhangi birini bir takvim yılı kaybedenler, ertesi takvim yılı başından itibaren gerçek usulde vergilendirilecekler-
dir. Basit usulun şartlarına sahip olmakla birlikte bu usulden yararlanmak istemediklerini yazı ile bildirenler;

-          Bu talepleri doğrultusunda takip eden aybaşından veya izleyen takvim yılı başından,
-          Yeni işe başlayanlar ise başlama tarihinden itibaren gerçek usulde vergilendirileceklerdir.

       Yapılan denetimlerde Basit Usulde vergilendirilen mükelleflerden sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenlendiği veya kullandığı tespit edilenler basit usulden yararlanamazlar. Mükellefler bu hususun kendilerine tebliğ edildiği tarihi takip eden aybaşından itibaren işletme hesabı esasına göre defter tutmak suretiyle gerçek usulde vergilendirileceklerdir.

       GERÇEK USULDE VERGİLENDİRİLMELERİ NEDENİYLE BİR DAHA BASİT USULDEN YARARLANAMAYACAK OLAN MÜKELLEFLER

       Herhangi bir şekilde gerçek usulde vergilendirilecek olanlar ve gerçek usulde vergilendirilen mükellefler bir daha hiçbir şekilde basit usulde yararlanamayacaklardır. Aynı şekilde 1.1.1999 tarihinden önce gerçek usulde vergilendirilmekte iken işini terk eden mükellefler bu tarihten sonra tekrara işe başlamaları halinde yine gerçek usulde vergilendirileceklerdir. Gerçek usulde vergilendirilen mükelleflerin, aynı türden iş yapan eş ve çocukları da bu faaliyetleri nedeniyle basit usulden yararlanamayacaklardır.

       Basit usule tabi olmanın genel şartları şunlardır:
       1) Kendi işinde bilfiil çalışmak veya bulunmak,
       2) İşyeri mükellefiyetinin iş sahibine ait olması halinde emsal kira bedeli, kiralanmış olması halinde
           yıllık kira bedeli toplamı Büyükşehir Belediye sınırları içinde 3.500 YTL’yi lirayı, diğer yerlerde
           2.500 YTL’yi aşmamak, (2005 yılı için)
       3) Ticari, zirai veya mesleki faaliyetleri dolayısıyla gerçek usulde Gelir Vergisine tabi olmamak.

       BASİT USULE TABİ MÜKELLEFLERİN YANINDA ÇALIŞANLARIN DURUMU

       Basit Usulde vergilendirilen mükelleflerin kendi işyerlerinde bilfiil çalışmaları ve bulunmaları şarttır ancak bu mükelleflerin işyerlerinde yardımcı işçi çalışmaları veya çırak kullanmaları bu şartı bozmayacaktır. Bu durumda çalıştırılanların ücretleri diğer ücret kapsamında vergilendirilecektir. Diğer ücret kapsamında vergilendirilenler vergi karnesi almaya mecburdurlar.

       BASİT USULDEN YARARLANAMAYACAK OLANLAR


       GVK’nun 51. maddesinde elde etmiş oldukları ticari kazançları basit usulde tespit edilemeyecek olanlar hüküm altına alınmıştır. Buna göre basit usulde yararlanamayacak olanlar şunlardı.

-          Kollektif şirket ortaklarıyla, komandit şirketlerin komandite ortakları,
-          İkrazat işiyle uğraşanlar,
-          Sarraflar ile kıymetli maden ve mücevherat alım satımı ile uğraşanlar,
-          GVK’nun 94. maddesinin 1. fıkrasında sayılan kişi ve kurumlara karşı inşaat ve onarma işini taahhüt edenler ile bu mükelleflere karşı derece  derece taahhütte bulunanlar,
-          Sigorta prodüktörleri,
-          Her türlü ilan ve reklam işiyle uğraşanlar veya bu işlere tavassut edenler,
-          Gayrimenkul ve gemi alım ve satımı ile uğraşanlar,
-          Tasavvut işi yapanlar (dayı başılar hariç),
-          Maden işleri, taş ve kireç ocakları, kum ve çakıl istihsal yerleri, tuğla ve kiramit harmanları işletenler,
-          Şehirlerarası yük ve yolcu taşımacılığı yapanlar ile treyler çekici ve benzerlerinin sahip veya işleticileri, (yapısı itibariyle sürücüsünden başka 14 ve daha aşağı oturma yeri olan ve insan taşımaya mahsus motorlu kara taşıtları ile yolcu taşıyanlar hariç),
-          Maliye Bakanlığı’nızca teklif edilen ve Bakanlar Kurulu’nca kararlaştırılan iş grupları, sektörler, il ve ilçeler, büyükşehir belediyeleri dahil olmak üzere il ve ilçelerin belediye sınırları, (mücavir alanlar dahil) belediyelerin nüfusları, yöreler itibariyle veya sabit bir işyerinde faaliyette bulunup bulunmadığına göre gerçek usulde vergilendirilmesi gerekli görülenler de basit usulden yararlanması mümkün değildir. Bu kapsamda olmak üzere 8/5521 Sayılı BKK ile ticaret erbabı ile 92/2638 Sayılı BKK ile her türlü televizyon, video, radyo, teyp, müzikseti, diskçalar, kamera, bilgisayar, soğutucu, çamaşır ve bulaşık makinası, elektrik süpürge, elektronik müzik aletleri, elektrikli dikiş makinası ile elektrikle çalışan benzeri eşyaların alım-satımı ve üretimiyle uğraşan mükelleflerin basit usulden yararlanması mümkün olmayıp, anılan faaliyetler ile iştigal eden gelir vergisi mükelleflerin elde etmiş oldukları ticari kazanç tutarının gerçek usulde belirlenmesi gerekmektedir.

                   12.01.1995 tarih ve 95/6431 Sayılı BKK ile Büyükşehir belediyesi olan illerin (Erzurum, Diyarbakır ve Sakarya hariç) mücavir alan sınırları da dahil olmak üzere büyükşehir belediye sınırları içinde kararnamede belirtilen faaliyetleri yapan mükellefler 1.5.1995 tarihinden itibaren gerçek usulde vergilendirilme kapsamında alınmıştır.

                    Bu karara göre büyükşehir belediyesi olan illerin (Erzurum, Diyarbakır ve Sakarya hariç) mücavir alan sınırları dahil olmak üzere büyükşehir belediye sınırları içinde faaliyette bulunanlardan;
                    a) Her türlü emtia imalatı ile uğraşanlar,
                    b) Her türlü emtia alım satımı ile uğraşanlar
                    c) İnşaat ile ilgili her türlü işlerle uğraşanlar
                    d) Motorlu taşıtların her türlü bakım ve onarım işleriyle uğraşanlar
                    e) Lokanta ve benzeri hizmet işletmelerini işletenler,
                    f) Eğlence ve istirahat yerlerini işletenler,
                    Gerçek usulde vergilendirilirler.
                  
                     Gelir vergisi Kanununun 46’ncı maddesinin son fıkrasında “Basit usule tabi olmanın şartlarından herhangi birini takvim yılı içinde kaybedenler, ertesi takvim yılı başından itibaren gerçek usulde vergilendirilirler. Basit usulün şartlarına haiz olanlardan, bu usulden yararlanmak istemediklerini yazı ile bildirenler, bu talepleri doğrultusunda takip eden ay başından veya izleyen takvim yılı başından, yeni işe başlayanlar ise işe başlama tarihinden itibaren gerçek usulde vergilendirilirler.” hükmü yer almıştır.
           Buna göre: 5216 Sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesi ile 23.07.2004 tarihi itibariyle büyükşehir belediye hudutları içine alınan ilçelerde 95/6430 sayılı kararnamede sayılan işleri yapan mükellefler basit usule tabi olmanın şartlarını yasa gereği yıl içinde kaybetmiş olduklarından, 1.1.2005 tarihinden itibaren gerçek usulde vergilendirilmeleri gerekir.
            Öte yandan, Kararnamede belirtilen faaliyet konularında yıl içinde anılan kanunun yürürlük tarihinden sonra yeni işe başlayan veya mevcut işine anılan faaliyetleri ilave eden mükellefler işe başlama tarihinden itibaren gerçek usulde vergilendirileceklerdir.
            Mükelleflerin basit usulden faydalanabilmeleri için yukarıda yer alan genel şartların yanı sıra 48. maddede yer alan alım-satım yada gayri safi iş hasılatı tutarların da aşmaması ve faaliyet konusunun 51. maddede sayılan faaliyetlerden olmaması gerekmektedir.

Diğer taraftan 10.07.2004 tarihli ve 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununun (2) geçici 2 nci maddesine göre, bazıillere bağlı ilçeler büyükşehir belediye hudutları içinde kaldıklarından, Kanunun yürürlük tarihi itibariyle merkez ilçe olmuşlardır.

Gelir Vergisi Kanununun basit usulün hududunun açıklandığı 51 inci maddesinde basit usulden faydalanamayacaklar sayılmış olup, maddenin 12 numaralı bendinde, “Maliye Bakanlığınca teklif edilen ve Bakanlar Kurulunca kararlaştırılan iş grupları, sektörler, il ve ilçeler, büyükşehir belediyeleri dahil olmak üzere il ve ilçelerin belediye sınırları (mücavir alanlar dahil), belediyelerin nüfusları, yöreler itibariyle veya sabit bir işyerinde faaliyette bulunulup bulunulmadığına göre gerçek usulde vergilendirilmesi gerekli görülenler.” Hükmü yer almıştır.

Bu yetki çerçevesinde, Bakanlar Kurulunun 12.01.1995 tarih ve 95/6430 sayılı kararı ile büyükşehir belediyesi olan illerin (Erzurum, Diyarbakır ve Sakarya hariç) mücavir alan sınırları da dahil olmak üzere büyükşehir belediye sınırları içinde Kararnamede belirtilen faaliyetleri yapan mükellefler, 01.05.1995 tarihinden itibaren gerçek usulde vergilendirme kapsamına alınmıştır.

Bu karara göre, büyükşehir belediyesi olan illerin (Erzurum, Diyarbakır ve Sakarya hariç) mücavir alan sınırları dahil olmak üzere Büyükşehir Belediye sınırları içinde faaliyette bulunanlardan;

a) Her türlü emtia imalatı ile uğraşanlar,
b) Her türlü emtia alım-satımı ile uğraşanlar,
c) İnşaat ile ilgili her türlü işlerle uğraşanlar,
d) Motorlu taşıtların her türlü bakım ve onarım işleriyle uğraşanlar,
e) Lokanta ve benzeri hizmet işletmelerini işletenler,
f) Eğlence ve istirahat yerlerini işletenler,

gerçek usulde vergilendirilirler.

Gelir Vergisi Kanununun 46 ncı maddesinin son fıkrasında, “Basit usule tabi olmanın şartlarından herhangi birini takvim yılı içinde kaybedenler, ertesi takvim yılı başından itibaren gerçek usulde vergilendirilirler. Basit usulün şartlarına haiz olanlardan, bu usulden yararlanmak istemediklerini yazı ile bildirenler, bu talepleri doğrultusunda takip eden ay başından veya izleyen takvim yılı başından, yeni işe başlayanlar ise işe başlama tarihinden itibaren gerçek usulde vergilendirilirler.” hükmü yer almıştır.

Buna göre, 5216 sayılı Kanunun geçici 2 nci maddesi ile 23.07.2004 tarihi itibariyle büyükşehir belediye hudutları içine alınan ilçelerde 95/6430 sayılı Kararnamede sayılan işleri yapan mükellefler, basit usule tabi olmanın şartlarını yasa gereği yıl içinde kaybetmiş olduklarından, 01.01.2005 tarihinden itibaren gerçek usulde vergilendirilmeleri gerekir.
Öte yandan, Kararnamede belirtilen faaliyuet konularında yıl içinde anılan kanunun yürürlük tarihinden sonra yeni işe başlayan veya mevcut işine anılan faaliyetleri ilave eden mükellefler, işe başlama tarihinden itibaren gerçek usulde vergilendirileceklerdir. (253 nolu Gelir Vergisi Genel Tebliği)

TİCARİ KAZANCIN TESPİTİNDE İNDİRİLECEK GİDERLER ( G.V.K. MD. 40 )

Safi kazancın tespit edilmesi için, aşağıdaki giderlerin indirilmesi kabul edilir:

1. Ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderler;
 ((İhracat, yurt dışında inşaat, onarma, montaj ve taşımacılık faaliyetlerinde bulunan mükellefler, bu bentte yazılı giderlere ilaveten bu faaliyetlerden döviz olarak elde ettikleri hâsılatın binde beşini aşmamak şartıyla yurt dışındaki bu işlerle ilgili giderlerine karşılık olmak üzere götürü olarak hesapladıkları giderleri de indirebilirler.)
2. Hizmetli ve işçilerin iş yerinde veya iş yerinin müştemilatında iaşe ve ibate giderleri, tedavi ve ilaç giderleri, sigorta primleri ve emekli aidatı, demirbaş olarak verilen giyim giderleri;
3. İşle ilgili olmak şartıyla, sözleşmeye veya ilama veya kanun emrine istinaden ödenen zarar, ziyan ve tazminatlar;
4. İşle ilgili ve yapılan işin önemi ve genişliği ile uyumlu seyahat ve ikamet giderleri
5. Kiralama yoluyla edinilen veya işletmeye dahil olan ve işte kullanılan taşıtların giderleri
6. İşletme ile ilgili olmak şartıyla; bina, arazi, gider, istihlak, damga, belediye vergileri, harçlar ve kaydiyeler gibi ayni vergi, resim ve harçlar;
7. Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ayrılan amortismanlar.
8. İşverenlerce, Sendikalar Kanunu hükümlerine göre sendikalara ödenen aidatlar
9. İşverenler tarafından ücretliler adına bireysel emeklilik sistemine ödenen katkı payları.
10. Fakirlere yardım amacıyla gıda bankacılığı faaliyetinde bulunan dernek ve vakıflara Maliye Bakanlığı’nca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde bağışlanan gıda, giyecek, temizlik ve yakacak maddelerinin maliyet bedeli.







40/3 İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR

- İş kazaları sonucunda ödenen tazminatlar; Gider olarak yazılabilmesi için sözleşmeye ve ilama veya kanun emrine dayanması ve teşebbüs sahibinin kusurundan kaynaklanmaması gerekir.
- Nakliye sırasında taşıdığı malların zarar görmesinden dolayı sözleşmeye dayanılarak ödenen tazminatlar
-Kiralayanlar tarafından kiracılara işyerlerini erken tahliye etmeleri için sözleşmeye dayalı olarak yapılan ödemeler. Bu tür ödemelerin ticari işletmenin aktifinde kayıtlı gayrimenkuller için yapılmış olması gerekir.
-Kıdem tazminatları; Kanun emrine dayalı olarak ödendiğinden gider olarak indirilmesi mümkündür.
-Kıdem tazminatları karşılık ayrılan tarihte değil, işçilere fiilen ödemenin yapıldığı dönemde gider olarak dikkate alınmalı.

TİCARİ KAZANCIN TESPİTİNDE GİDER KABUL EDİLMEYEN ÖDEMELER


1. Teşebbüs sahibi ile eşinin ve çocuklarının işletmeden çektikleri paralar veya aynen aldıkları sair değerler (Aynen alınan değerler emsal bedeli ile değerlenerek teşebbüs sahibinin çektiklerine ilave olunur.),
2. Teşebbüs sahibinin kendisine, eşine, küçük çocuklarına işletmeden ödenen aylıklar, ücretler, ikramiyeler, komisyonlar ve tazminatlar,
3. Teşebbüs sahibinin işletmeye koyduğu sermaye için yürütülecek faizler,
4. Teşebbüs sahibinin, eşinin ve küçük çocuklarının işletmede cari hesap veya diğer şekillerdeki alacakları üzerinden yürütülecek faizler,
5. Her türlü para cezaları ve vergi cezaları ile teşebbüs sahibinin suçlarından doğan tazminatlar (Akitlerde ceza şartı olarak derpiş edilen tazminatlar cezai mahiyette tazminat sayılmaz.),
6. Her türlü alkol ve alkollü içkiler ile tütün ve tütün mamullerine ait ilan ve reklam giderlerinin % 0’ı ( Yüzde Sıfır ),
7. Kiralama yoluyla edinilen veya işletmede kayıtlı olan yat, kotra, tekne, sürat teknesi gibi motorlu deniz, uçak ve helikopter gibi hava taşıtlarından işletmenin esas faaliyet konusu ile ilgili olmayanların giderleri ile amortismanları,
8. Basın yoluyla işlenen fiillerden veya radyo ve televizyon yayınlarından doğacak maddi ve manevi zararlardan dolayı ödenen tazminat giderleri.



İNDİRİMİ MÜMKÜN OLMAYAN GİDERLERE İLİŞKİN HATIRLATMALAR



            * SSK’nun 80’nci maddesi gereğince, fiilen ödenmeyen SSK primleri GV ve KV’de gider olarak yazılamamaktadır.
            * Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanununun “Gider Kaydedilmeme Hali” Başlığını taşıyan 14’üncü maddesi gereğince; Bu Kanuna bağlı (I), (III) ve (IV) sayılı tarifelerde yer alan taşıtlardan (Ticari maksatla kullanılan uçak ve helikopterler ile taşıt kiralama faaliyeti ile uğraşan işletmelerin bu amaçla kiraya verdikleri taşıtlar hariç) alınan vergi ve cezalar ile gecikme zamları gelir ve kurumlar vergilerinin matrahlarının tespitinde gider olarak kabul edilmez.
            * Kıdem tazminatları için ayrılan karşılıklar gider yazılamayacaktır. Kıdem tazminatı için karşılık ayrılması durumunda da bu tutar dönem matrahına ilave edilecek, sadece dönem içinde fiilen ödenen kıdem tazminatları gider yazılabilecektir.
           
            * 1.1.2004 tarihinden itibaren 5035 Sayılı Kanunla 6802 Sayılı Gider Vergileri Kanunu’nun 39 uncu maddesinde düzenlenen ve 5228 Sayılı Kanunun 38 inci maddesiyle kimi değişikliklere uğrayan “Özel İletişim Vergisi” aynı maddenin son fıkrası hükmüne göre Bu vergi, katma değer vergisi matrahına dahil edilmez, gelir ve kurumlar vergisi uygulamasında gider kaydedilmez ve hiçbir vergiden mahsup edilmez.
           
·         4811 sayılı Vergi Barışı Kanunu’na göre ödenen gelir ve kurumlar vergileri ile TEFE oranında hesaplanacak faiz ya da zam tutarları gelir ve kurumlar vergisi matrahlarının tespitinde gider olarak indirilemez.


YILLARA YAYGIN İNŞAAT VE ONARIM İŞLERİ


            Bir İşin Yıllara Sari İnşaat ve Onarım İşi Sayılabilmesi İçin Aranan Şartlar:         

            1. İşin konusu inşaat onarım veya dekapaj işi olmalıdır.
             2. İşin, başkaları hesabına ve taahhüde bağlı olarak yapılması gerekmektedir.

            Bilindiği üzere, taahhüt, sözleşmeli veya sözleşmesiz olarak bir işin yapılması veya bir malın tesliminin üstlenilmesi olup, uygulamada inşat taahhüt işleri genelde sözleşmeye dayandırılarak yapılmaktadır. Bir kimsenin kendi nam ve hesabına yapmış olduğu özel inşaat, GVK’nun 42’nci maddesi gereğince inşaat işi sayılmamakta ve bu tür işler, imalat faaliyeti kapsamında mütalaa edilerek vergilendirilmektedir.

             3. İşin, birden fazla takvim yılına sirayet etmesi gerekmektedir.

            Birden fazla takvim yılına sirayet eden inşaat (dekapaj işleri de inşaat işi sayılır) ve onarma işlerinde kar veya zarar işin bittiği yıl kati olarak tespit edilir ve tamamı o yılın geliri sayılarak, o yıl beyannamesinde gösterilir.
            İnşaat ve onarma işlerinde geçici ve kesin kabul usulüne tabi olan hallerde geçici kabulün yapıldığını gösteren tutanağın idarece onaylandığı tarih; diğer hallerde işin fiilen tamamlandığı veya fiilen bırakıldığı tarih bitim tarihi olarak kabul edilir.
            Bitim tarihinden sonra bu işlerle ilgili olarak yapılan giderler ve her ne nam ile olursa olsun elde edilen hasılat, bu giderlerin yapıldığı veya hasılatın elde edildiği yılın kâr veya zararının tespitinde dikkate alınır.

Geçici Kabulün Yapılmaması Halinde İşin Bitim Tarihi:

GVK’nun da gerek geçici ve kisin kabul usulüne tabi olan gerekse olmayan işlerde, işin fiilen tamamlanması yada bırakılması işin bitim tarihi olarak kabul edilmiştir. Bu itibarla işverenin geçici kabulü açıkça yapmamasına karşın işi teslim alarak kullanmaya başlaması veya hizmete açması işin kabulünü ifade etmektedir. Özellikle mesken inşaatlarında yapı kullanma izninin alınmış olması işin fiilen tamamlandığını göstermektedir.

YILLARA YAYGIN İNŞAAT VE ONARIM İŞLERİNDE
MÜŞTEREK GENEL GİDERLER VE AMORTİSMANLARIN DAĞITILMASI

            GVK’nun 5024 sayılı Kanunla değişik 43. maddesine göre  birden fazla takvim yılına sirayet eden inşaat ve onarma işlerinde veya bu işlerin diğer işlerle birlikte yapılması halinde müşterek genel giderler ve amortismanlar aşağıdaki esaslara göre dağıtılır; ( 1.1.2004 ‘ten itibaren )

            1. Yıl içinde birden fazla inşaat ve onarma işinin birlikte yapılması halinde, her yıla ait müşterek genel giderler bu işlere ait harcamaların (enflasyon düzeltmesi yapılan dönemlerde düzeltilmiş tutarlarının) enflasyon düzeltmesine tâbi tutulmuş tutarlarının birbirine olan nispeti dahilinde;

            2. Yıl içinde tek veya birden fazla inşaat ve onarma işinin bu madde şümulüne girmeyen işlerle birlikte yapılması halinde, her yıla ait müşterek genel giderler, bu işlere ait harcamalar ile diğer işlere ait satış ve hasılat tutarlarının (enflasyon düzeltmesi yapılan dönemlerde bunların düzeltilmiş tutarlarının) birbirine olan nispeti dahilinde;

            3. Birden fazla inşaat ve onarma işlerinde veya bu işlerle sair işlerde müştereken kullanılan tesisat, makina ve ulaştırma vasıtalarının amortismanları, bunların her işte kullanıldıkları gün sayısına göre.

DAR MÜKELLFLERİN ULAŞTIRMA İŞLERİNDEN ELDE ETTİKLERİ KAZANÇLARIN VERGİLENDİRİLMESİ

Yabancı Ulaştırma kurumlarının Türkiye’de elde etmiş sayıldıkları hasılat şu unsurlardan terekküp eder.
-Türkiye hudutları içersinde cereyan eden kara ulaştırmalarında yolcu, yük ve bagaj taşıma ücreti (bilet bedeli ile alınan gider karşılıkları dahil) olarak ne isimle olursa olsun aldıkları paralar,
-Türkiye’de yükleme limanlarından yabancı memleketlerindeki varış limanlarına veya diğer bir kurumun gemisine aktarma yapılacak yabancı limana kadar cereyan eden deniz,hava ulaştırmalarında yolcu, yük ve bagaj taşıma ücretleri (bilet bedeli ile birlikte alınan gider karşılıkları dahil) olarak ne isimle olursa olsun aldıkları paralar,
-Türkiye dışındaki ulaştırma işleri için diğer kurumlar hesabına Türkiye’de sattıkları yolcu ve bagaj biletleri ile Türkiye’de yaptıkları navlun mukaveleleri dolayısıyla kendilerine verilen komisyonlar ve ücretler,
Anılan elde edilmiş sayılan hasılatlara uygulanacak ortalama emsal nispetleri ise yapılan taşıma işinin niteliğine göre şu şeklindedir.

Kara Ulaştırma İşlerinde; %12
Hava Ulaştırma İşlerinde; %5
Deniz Ulaştırma İşlerinde; %15


KONU İLE İLGİLİ ÖRNEKLER


-Mesken İnşaatı Ne Şekilde Vergilendirilecektir.

Mesken İnşaatı dolayısıyla şahsi ihtiyaç kapsam ve sınırlarının aşılmaması ve kazanç sağlama potansiyeline sahip olunmaması halinde özel mesken inşaatı sahipleri vergi mükellefi olmayacaklardır.

-Özel İşyeri İnşaatı Sahipleri  Ne Şekilde Vergilendirileceklerdir.

Özel İşyeri İnşaatı ticari faaliyet kapsamında inşaat işi olup, bu faaliyetten doğan kazanıcın ticari kazanç olarak vergilendirilmesi gerekmektedir.


-Mükellefe ait aracın kar amacı güdülmeden oğluna satılması sırasında kasko bedelinin dikkate alınmaması nedeniyle yapılan cezalı tarhiyatın kaldırılıp kaldırılmayacağı

Ticari kazancın vergilendirilmesinde gerçek satış bedelinin esas alınması gerekmekte olup, gerçek satış bedelinin olup olmadığı konusunda vergi dairesi araştırmayı yapabilecek ve araçların kasko sigortasına da ölçüt olarak kullanabilecektir.

-Özel İnşaatta çalışan işçilerin vergilendirilmesinin nasıl yapılacağı

Özel İnşaat olarak yaptırılan inşaatlarda çalışan işçilerin ücretleri diğer ücret olarak vergilendirilecektir. Ayrıca inşaat sahibi tarafından GVK’nun 94.maddesine göre tevkifat yapılmasını gerekli bulmamaktadır.

-Oto tamircileri faaliyetinin ne şekilde tespit edileceği

Mükellefin daha önce herhangi bir şekilde gerçek usulde vergi mükellefiyetinin tesis edilmemiş olması ve söz konusu aracında yedek parça satışı olmaksızın sadece oto tamirciliği yapması halinde basit usulde vergi mükellefi olması gerekmektedir.
Ancak oto tamirciliği faaliyetini aracında yedek parça ve malzemeleri kullanmak suretiyle yaptığının tespiti halinde ticari kazanç yönünden gerçek usulde mükellefiyetinin tesis edilmesi gerekmektedir.

-Fast Foot faaliyetinde bulunan mükellefin iddia oyunu oynatmaya başladığından nasıl vergilendirilceği

Mükellefin Fast Foot faaliyeti dolayısıyla elde ettiği ticari kazancına iddia oyunu faaliyetinden elde ettiği prim ve komisyon kazancının da dahil edilmesi gerekmektedir.

-Marka, patent tasarım tescilleri başvuru faaliyetlerinin ne şekilde vergilendirileceği

Marka patent ve tasarım tescilleri başvuru faaliyetleri ile ilgili olarak elde edilecek gelir ticari kazanç hükümlerine göre vergilendirilecek

-Nakliyecilik faaliyetinde bulunan mükellefin ölümü halinde mirasçıların mirasçıları adına mükellefiyetinin tesis edilip edilmeyeceği

İşletme sahibinin ölümü nedeniyle mirasçıları intikal eden işletmenin faaliyetine mirasçılardan bir veya bir kaçı tarafından devam edilmesi halinde sadece faaliyette bulunan mirasçılar için ticari kazanç bakımından mükellefiyet tesisi yapılacak olup, faaliyette bulunmayan diğer mirasçıların ticari kazanç yönünden mükellefiyetleri söz konusu olmayıp bu kişilerin kendilerine intikal eden ortaklık hisselerini diğer misrasçıları veya başka kimselere satmak suretiyle elden çıkarmalarından doğan kazanç ise değer artış kazancı olarak vergilendirilecektir.

-Büyükşehir Belediyesi sınırları içerisinde köfte satışı faaliyetinde bulunan mükellefin ne şekilde vergilendirilceği

Büyükşehir Belediye sınırları içerisinde döner ve köfte satışı faaliyeti ile uğraşan ve basit usulde vergilendirilen mükellefin işyerinde müşteriye servis yapmak suretiyle satış yaptığının veya meşrubat satışı yaptığının tespit edildiği tarihten itibaren gerçek usulde vergilendirilmesi gerekmektedir.

-Basit Usulde gelir vergisi mükellefinin kendisine ait ticari takside SSK’ya tabi olarak yardımcı şoför çalıştırması halinde basit usule tabi olma şartlarını kaybedip kaybetmeyeceği

Mükellefin basit usulde vergilendirilmesinin diğer şartların da topluca taşıması halinde, aracında şoför çalıştırması basit usulde vergilendirilmesine engel teşkil etmeyecektir.

Hiç yorum yok: