TİCARİ KAZANÇLAR
Gelir Vergisi Kanunu’nun 37.
maddesinde ticari kazanç;”Her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan
kazançlar” olarak tanımlanmış olup, ayrıca; aşağıda sayılan kazançların da
Gelir Vergisi uygulamasında ticari kazanç sayıldıkları belirtilmiş
bulunulmaktadır.
1- Maden, taş ve kireç ocakları, kum ve çakıl istihsal yerleri ile
tuğla ve kiremit harmanlarının işletilmesinden,
2- Coberlik işlerinden,
3- Özel okul ve hastanelerle benzeri yerlerin işletilmesinden,
4- Gayrimenkullerin alım, satım ve inşa işleriyle devamlı olarak
uğraşanların bu işlerinden,
5- Kendi nam ve hesaplarına menkul kıymet alım-satımı ile devamlı
olarak uğraşanların bu faaliyetlerinden,
6- Satın alınan veya trampa suretiyle iktisap olunan arazinin
iktisap tarihinden itibaren 5 yıl içinde parsellenerek bu müddet içinde veya
daha sonraki yıllarda kısmen veya tamamen satılmasından,
7- Diş protezciliğinden elde edilen kazançlar,
8- Ayrıca GVK’ nun 53. maddesinin birinci fıkrasının sonuna
eklenen cümleyle “Çiftçiye ait olmakla beraber ziraî işletmeye dahil edilmeyen
biçerdöver veya bu mahiyetteki bir motorlu araç veya on yaşına kadar ikiden
fazla traktörün işletilmesinden elde edilen gelirler ticarî kazanç hükümlerine
göre vergilendirilir.
Kollektif ortaklıklarda ortakların, adi veya eshamlı komandit
ortaklıklarda komandite ortakların ortaklık karından aldıkları paylar şahsi
ticari kazanç hükmündedir.
Ticaret Kanunu’na göre kurulan kolektif şirketler tüzel kişiliğe sahip
ayrı varlıklar olmalarına rağmen, gelir vergisi yönünden bu tüzel kişilik
dikkate alınmamış, doğrudan doğruya şirketin ortağı olan gerçek kişiler vergiye
muhatap tutulmuşlardır.Vergi Usul Kanunu, kolektif şirketleri birinci sınıf
tüccar saymış bulunduğundan, bunlar iş hacimlerine ve sair hususlara bakılmaksızın
bilanço usulüne göre defter tutmak zorundadırlar.Kollektif şirket ortaklarının
şirketten aldıkları kar payları ticari kazanç sayılmaktadır.Hatta şirket tarım
faaliyeti yapmış olsa dahi bu durum değişmemektedir.Yani tarımsal faaliyetler
sonucunda oluşan kazanç, zirai kazanç olarak değil ticari kazanç olarak
vergilendirilecektir.
Adi komandit
şirketlerde; biri, sorumluluğu koyduğu sermaye ile sınırlı olan “komanditer”
diğeri ise sorumluluğu sınırsız olan “komandite” olmak üzere iki tür ortak vardır.
Komanditer ortakların şirket kazancından aldığı pay, vergisi tevkif suretiyle
alınmamış menkul sermaye iradı, komanditelerin payı ise ticari kazançtır.(G.V.K
Md. 75/2 ve 37/3)
TİCARİ KAZANCIN VERGİLENDİRİLMESİ
A- Vergileme Dışı
Bırakılanlar:
* Vergiden muaf
esnaf (G.V.K. Md:9)
* Yatırım indirimi istisnası (G.V.K. Md:19, (Ek Md:1-6))
* PTT
acentalarında kazanç istisnası (G.V.K. Mük. Md:18)
* Eğitim ve öğretim işletmelerinde kazanç istisnası (G.V.K. Md:20)
* Sergi ve panayır istisnası (G.V.K. Md:30/1)
B- Gelir Vergisine
Tabi olanlar:
1-Gerçek
Usulde Ticari Kazancın Vergilendirilmesi: (G.V.K. Md:37-39)
*
İşletme hesabı esasına göre kazancın tespiti
* Bilanço Esasına göre kazancın tespiti
2- Basit
Usul: (G.V.K. Md:46-48, 51)
3-Özellikli
Olan Ticari Kazançlarda Kazanç Tespiti:
*
Ulaştırma işlerinde matrah. (G.V.K. Md:45)
* Yıllara sari inşaat ve onarma işleri. (G.V.K. Md: 42,43,44)
Vergiden Muaf Esnaf
Ticaret ve sanat erbabından aşağıda yazılı şekil ve suretle çalışanlar
Gelir Vergisinden muaftır.
-Motorlu nakil vasıtaları kullanmak şartı ile gezici olarak veya bir
işyeri açmaksızın perakende ticaret ile iştigal edenler (4369 sayılı kanunun
26.maddesiyle değiştirilen ve 1.1.1999 tarihinden itibaren yürürlüğe giren
parantez içi hüküm)(Giyim eşyaları ile zati ve süs eşyalara, değeri yüksek olan
ev eşyaları ile Pazar takibi suretiyle gıda, bakkaliye ve temizlik maddelerini
ve sabit işyerlerinin önünde sergi açmak suretiyle o işyerlerinde satışı
yapılan aynı neviden malları satanlar hariç);
-Bir işyeri açmaksızın gezici olarak ve doğrudan doğruya müstehlike iş
yapan hallaç, kalaycı, lehimci, musluk tamircisi, çilingir, ayakkabı tamircisi,
kundura boyacısı, berber, nalbant, fotoğrafçı, odun ve kömür kırıcısı, çamaşır
yıkayıcısı ve hamallar gibi küçük sanat erbabı;
-Köylerde gezici olarak her türlü sanat işleri ile uğraşanlar ile aynı
yerlerde aynı işleri bir işyeri açmak suretiyle yapanlardan 47.maddede yazılı
şartları haiz bulunanlar (51.madde şümulune girenler bu muafiyetten
faydalanamazlar.);
….
Ticari, zirai veya mesleki
kazancı dolayısıyla gerçek usulde gelir vergisine tabi olanlar ile yukarıda
sayılan işleri gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerine devamlılık ve bağlılık
arz edecek şekilde yapanlar esnaf muaflığıdan faydalanamazlar.
Bir işyeri açmaksızın
münhasıran gezici olarak; milli piyango bileti satanlar ile 4077 sayılı
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanuna göre gerçek ve tüzel kişilerin mallarını
iş akdi ile bağlı olmaksızın bunlar adına kapı kapı dolaşmak suretiyle
tüketiciye satanlar yukarıdaki şartlarla sınırlı olmaksızın gelir vergisinden
muaftır.
Bu muaflığın 94’üncü madde
uyarınca tevkif suretiyle kesilen vergiye sumulü yoktur. Yani anılan
mükelleflerin vergiden muaf olmaları bu şahıslara yapılan ödemeler üzerinden
Gelir Vergisi Kanununun 94’üncü maddesi uyarınca tevkifat yapılmasına engel bir
durum teşkil etmemektedir.
Yatırım İndirimi istisnası
(2361 sayılı Kanunun 13.maddesiyle kaldırılan ve
4842 sayılı Kanunun 1.maddesiyle başlığıyla birlikte yeniden düzenlenerek
24.4.2003 tarihinden itibaren yürürlüğe giren madde)
1-Dar mükellefiyete tabi olanlar dahil, ticari veya zirai
kazançları bilanço esasına göre tespit edilen vergiye tabi mükellefler (adi
ortaklıklar, kollektif ve adi komandit şirketler ile kurumlar vergisi
mükellefleri dahil) faaliyetlerinde kullanmak üzere satın aldıkları veya imal
ettikleri amortismana tabi iktisadi kıymetlerin maliyet bedellerinin %40’ını
vergi matrahlarının tespitinde ilgili kazançlarından yatırım indirimi istisnası
olarak indirim konusu yaparlar.
Petrol Kanunun ve Maden Kanununa göre yürütülen
arama ve sondaj faaliyetleri için yapılan ve aktifleştirilen harcamalar yatırım
indirimi istisnası uygulamasından yararlanır.
Buna göre; Yatırım indirimi istisnasından faydalanacaklar
-kazançlarını bilanço esasına göre tespit eden gelir ve
kurumlar vergisi mükellefleri yararlanabilirler.
Yatırım indirimi istisnasından yararlanacak olan mükelleflerin
mükellefiyet ve kazanç türleri itibariyle sınıflandırılması;
Ticari Kazanç Sahipleri
Gerçek Kişiler
Kollektif Şirketler
Adi Komandit Şirketler
Adi Ortaklıklar
Zırai Kazanç Sahipleri
Kurumlar Vergisi Mükellefleri
Sermaye Şirketleri
Kooperatifler İktisadi Kamu
Müesseseleri
Dernek ve Vakıflara ait
İktisadi İşletmeler
İş Ortaklıkları
-yatırım
indiriminden yararlanmada tam mükellefiyet-dar mükellefiyet ayrımı söz konusu
değildir. Dar mükellefiyete tabi mükellefler de diğer şartları taşımak kaydıyla
yatırım indiriminden yararlanabilirler.
Bu durumda kazançlarını
işletme hesabı esasına göre veya basit usulde tespit eden ticari kazanç
sahipleri, serbest meslek erbabı, ücret, menkul ve gayrimenkul sermaye iradı
sahipleri ile diğer kazanç ve irat sahipleri, yatırım indirimi uygulamasından
yararlanamayacaklardır.
Mükelleflerin bilanço
esasına göre basit usulde tespit edilen birden fazla şahsi işletmesi varsa,
yatırım indirimi “ticari kazançlar toplamına” uygulanacaktır. Ancak, bilanço
esasına göre tespit edilen hem ticari hem de zirai işletmesi olan bir
mükellefin ticari faaliyeti ile ilgili olarak yaptığı yatırımdan dolayı hak
kazandığı yatırım indirimine, zırai faaliyetinden sağladığı kazançtan indirmesi
mümkün değildir.
Yatırım indirimi
uygulaması açısından adi şirketler ile kollektif ve adi komandit şirketler,
bağımsız birer ünite olarak kabul edilmişlerdir. Bu nedenle, bunların
yaptıkları yatırımlara ait indirim, ortaklığın bünyesi içinde kalacak ve
dolayısıyla ortaklar hisselerine isabet eden indirim tutarlarını, vermiş
oldukları yıllık beyannamelerinde yalnızca bu ortaklıktan elde etmiş oldukları
ticari kazançlarına uygulayabileceklerdir.
Kurumlar vergisi
mükellefleri uygulamaya hak kazandıkları yatırım indirimini kurum kazancından
indireceklerdir. Kurumlar vergisi mükelleflerin yatırım indirimi uygulanacak
kazançlarının tespitinde, kazancın türü bakımından herhangi bir ayırım söz
konusu değildir.
2-Yatırım indirimi istisnası
uygulamasına, istisnaya konu iktisadi kıymete ilişkin harcamalarının yapıldığı
yılda başlanır ve indirilecek tutara ulaşılıncaya kadar deva olunur.
Yatırım harcamalarının yapıldığı yıla ilişkin vergi
matrahının tespitinde, kazancın yetersiz olması nedeniyle dikkate alınamayan
istisna tutarı, izleyen dönemlerde, bu dönemlerde Devlet İstatistik Enstitüsü
Toptan Eşya Fiyatları Genel Endeksinde meydana gelen artış oranında artırılarak
dikkate alınır.
3-Enflasyon düzeltmesi
uygulanan dönemlerde, yatırım indirimi istisnası tutarının hesaplanmasında
amortismana tabi iktisadi kıymetin aktife alındığı hesap dönemi sonundaki
düzeltilmiş değeri esas alınır.
Ancak, iktisadi kıymetin aktife alındığı hesap
döneminden önceki hesap dönemlerinde gerçekleşen harcamalar,
gerçekleştirildikleri dönem sonundaki düzeltilmiş değerleri ile dikkate alınır.
İzleyen dönemlerde enflasyon düzeltmesi nedeniyle bu harcamalardan kaynaklanan
farklar üzerinden yatırım indirimi istisnası hesaplanmaz.
4-Aşağıda belirtilen
iktisadi kıymetler ile ilgili olarak yatırım indirimi hesaplanmaz
-bedeli 5 milyar liradan
2003/6578 sayılı BKK ile 1.1.2004 tarihinden itibaren 6 milyar
liradan)(2004/8295 sayılı BBK ile 1.1.2005’ten itibaren 10.000 YTL’den) az olan
iktisadi kıymetler (iktisadi ve teknik bakımından bütünlük arz eden iktisadi
kıymetler haddin aşılıp aşılmadığının tespitinde bir bütün olarak dikkate
alınır.)
İktisadi ve teknik
bakımından bütünlük arz eden iktisadi kıymetler, bir işletmede belli bir
fonksiyon etrafında birleşerek bir üretimde bulunan veya üretime herhangi bir
aşamada bir değer kazandıracak nitelikteki bir fonksiyonu birbirini
tamamlayarak yerine getiren iktisadi kıymetler topluluğu olarak tanımlanabilir.
Örneğin;
Bir bilgisayar sistemini oluşturan donanım
malzemeleri,
Bir tekstil işletmesinde yeni bir üretim bandı
oluşturulmasında kullanılan makineler,
Yazar kasalar ve barkot okuyucu cihazlar,
Okul sıra ve masaları,
Turistik otel için alınan yatak, yorgan ve
battaniyeler,
Lokanta işletmesi için alınan tabak, çatal, bıçak ve
bardaklar,
aynı fonksiyona hizmet ettiklerinden, iktisadi ve
teknik bakımından bütünlük oluşturmaktadır.
Söz konusu iktisadi kıymetlerin yenilenmesi halinde
de yapılan harcamalar topluca değerlendirilecek ve tutarı belirlenen limiti
aşması halinde yatırım indirimine konu edilecektir. Örneğin, sistem
bilgisayarlarının bir kısmının ekranlarının değiştirilmesi durumunda, yatırım
indirimi uygulamasında satın alınan ekranların toplam bedeli dikkate
alınacaktır.(11 Seri No’lu G.V.Sirküleri)
-Yurt içinde veya
dışında daha önce kullanılmış olan iktisadi kıymetler (yüzer havuzlar ile oniki
yaşından küçük gemiler hariç)
-Gayri maddi haklar ile
ekonomik ömrü 5 yıldan daha kısa olan özel maliyet bedelleri (yatırım
indiriminden yararlanan iktisadi kıymetlerin kullanılabilmesi için gerekli olan
bilgisayar programları hariç) 22 Seri no’lu G.V.Sirküleri uyarınca gayri maddi
haklardan sadece, yatırım indiriminden yararlanan iktisadi kıymetlerin
kullanılabilmesi için gerekli olan bilgisayar programları yatırım indirimine
konu olabilecektir. Bu nedenle bilgisayar programlarının yatırım indiriminden yararlanabilmesi
için;
Programların
kullanılacağı iktisadi kıymetlerin yatırım indiriminden yararlanması,
Programların, iktisadi
kıymetlerin kullanılabilmesi için gerekli olması,
koşullarının
aynı anda sağlanmış olması gereklidir.
Bilgisayar programları, işletim sistemleri ve
uygulama programları olarak ikiye ayrılabilir.İşletim sistemleri, bilgisayarın
kullanılması için mutlaka bulunması gereken programlardır.Uygulama programları
ise bilgisayarın kullanımına bağlı olarak çeşitli fonksiyonları yapabilecek programlar
olup, bilgisayarların kullanılabilmesi için zorunlu olmamakla birlikte, bazı
uygulama programlarının kullanılması, bilgisayar yatırımı yapılarak hedeflenen
sonucun elde edilmesi için gerekli olabilir.
Örneği; bir özel sağlık işletmesinin hasta giriş ve
çıkışları ile tıbbi malzeme kayıtlarının izlenmesi amacıyla satın aldığı
bilgisayar programları, bilgisayar siteminin yatırım indirimine konu olması
halinde istisna kapsamında değerlendirilecektir. Çünkü işletmenin söz konusu
yatırımı yapma amacının gerçekleştirebilmesi için bu programın alınması
gerekmektedir. Ancak, aynı işletmenin satın aldığı grafik tasarımı programı
veya oyun programları ise sistemi oluşturan bilgisayarların kullanılması için
gerekli olmadığından yatırım indirimi kapsamı dışındadır.
-Mal ve hizmet üretimi
ile doğrudan ilgili olmayan; alet, edevat, mefruşat ve büro demirbaşları.
Alet.edevat, mefruşat ve
büro demirbaşlarının mal ve hizmet üretimi ile doğrudan ilgili olup olmadığının
işletmelerin faaliyetlerine göre ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekmektedir.
İşletmede sürekli olarak kullanılmasına
rağmen üretim sürecine doğrudan katılmayan masa, sandalye, tv, daktilo, mutfak
ve temizlik aletleri, telefon, faks, ve benzeri araçlar bu kapsamdaki iktisadi
kıymetlere örnek olarak sayılabilir. Ancak bazı işletmeler için söz konusu alet
ve araçlar, mal veya hizmet üretimi ile doğrudan ilişkili olabilir. Örneğin,
otel işletmeciliğinde kullanılan tv, masa, sandalye ve benzeri hizmet üretimi
ile ilişkili bulunduğundan yatırım indirimi istisnasından yararlanacaktır.
-
Bedelsiz
olarak iktisap edilen iktisadi kıymetler.
-
Satın
alma suretiyle iktisap edilen veya inşa edilen (mal ve hizmet üretim yeri
olarak kullanılmak üzere inşa edilenler hariç.)
Ancak mal ve hizmet
üretim yeri olarak kullanılmak üzere inşa edilen binalar için yapılan
harcamalar yatırım indirimi istisnasından yararlanabilirler.
Mal Üretim Yeri:
6984 sayılı Sanayi Sicil Kanunundan hareketle mal üretim yeri, bir
maddenin vasıf, şekil, hassa ve terkibini, makine, cihaz, tezgah, alet veya
diğer vasıta ve kuvvetlerin yardımı ile veya sadece el emeği ile kısmen veya
tamamen değiştirmek veya bu maddeleri işlemek suretiyle devamlı ve seri halinde
imal veya istihsal edilen yerler ile maddelerin çıkarılığ işlendiği yerler
olarak tanımlanabilirler.
Üretim faaliyetine katkıda bulunan unsurlar
arasında sayılan idari bölümleri depo, yemekhane, laboratuvar ve benzerleri,
inşa edilen fabrika binası ve müştemilatında yer alıyorsa, mal üretim yeri
olarak değerlendirilecektir. Ancak söz konusu bölümler, fabrika binası ve
müştemilatının bulunduğu alanın dışında, ayrı bir yerde inşa edilmiş ise, mal
üretim yeri olarak değerlendirilemez.
Ayrıca fabrika binası ve müştemilatının bulunduğu alanda yer almasına
rağmen, üretime katkısı bulunmayan, lojman, spor salonu, sosyal alanlar vb. De
mal üretim yerleri dışındaki alanlardır.
Hizmet Üretim Yeri:
Yatırım indirimi
uygulaması açısından, eğitim, sağlık, kültür, spor, turizm, haberleşme,
reklamcılık vb. Faaliyetlerin yapıldığı yerler hizmet üretim yerleridir.
-
Arazi
veya arsalar
-
Binek
otomobili ve benzeri kara taşıtları, yat, kotra, tekne ve benzeri motorlu deniz
araçları ile uçak ve helikopter gibi hava taşıtları (işletmenin esas faaliyet
konusu ile ilgili olanlar hariç.)
Binek otomobili ve benzeri kara taşıtları, yat, kotra, tekne ve benzeri
motorlu deniz araçları ile uçak ve helikopter gibi hava taşıtları için yatırım
indirimi hesaplanmaz. Ancak, işletmenin esas faaliyet konusunun sayılan
taşıtların kısmen veya tamamen işletilmesi olması halinde yatırım indirimi
istisnası uygulanabilecektir.
Bir taşıtın binek otomobili benzeri taşıt
olup olmadığı aracın niteliğine göre belirlenecektir. Nitelikleri itibariyle
binek otomobili olarak kullanılabilecek yapıda olan panel van, kaptıkaçtı
(carry-all, Travel-all, Jeep-station) gibi taşıtlar, binek otomobili benzeri
taşıtlar olarak değerlendirilecektir.
Ancak, bu araçların nitelikleri itibariyle
binek otomobili olarak değil de, sadece yük taşımak amacıyla kullanılabilecek
bir yapı arz etmesi durumunda, binek otomobili ve benzeri araçlar Kapsamında
değerlendirilmeyecektir. Örneğin; bir panel van’ın sadece ön koltuklarının
bulunması ve aracın arkasında koltuk ve cam bulunmaması durumunda, bu aracın
binek otomobiline benzediğinden söz edilemez.
İşletmenin esas faaliyet konusunun,
belirtilen taşıtların kısmen veya tamamen işletmesi olması halinde, yatırım
indirimi istisnası uygulanabilecektir.
Örneğin;
-
Taşıt
kiralama konusunda faaliyet gösteren şirketlerin kiralamak üzere aktifine
aldığı binek otomobilleri,
-
Yük veya
yolcu taşımacılığı faaliyetinde yada ilaçlama faaliyetinde bulunan firmaların
kullandığı uçaklar,
-
Yat
turizmi faaliyetinde bulunan firmaların aktifine kayıtlı yatları,
yatırım indirimi istisnası kapsamında değerlendirilecektir.
Esas faaliyet konusu, yukarıda belirtilen
taşıtların kısmen veya tamamen işletilmesi olmayıp, başka alanlarda faaliyet
göstermekte olan işletmelerin satın aldığı bu taşıtlar yatırım indirimi
istisnasından yararlanamazlar.
Örneğin;
-
Sigara
veya ilaç satış, dağıtım ve pazarlaması yapan mükellefin, işletmesinde kayıtlı
olan, dağıtım ve pazarlama faaliyetinde kullanmak üzere satın aldığı binek
otomobili,
-
Dayanıklı
tüketim malları ticareti ile uğraşan mükellefin işletmesine kayıtlı olan binek
otomobili,
-
Otel
işletmesinin aktifinde kayıtlı olan ve müşterilerini gezdirmek amacıyla satın
aldığı yatı,
-
İşçilerinin
servisi için satın alınan panel van,
-
Otomobil
alım-satımıfaaliyetinde bulunan şirketin, satış öncesi test sürüşü yaptırmak
amacıyla satın aldığı binek otomobilleri,
İşletmelerin faaliyetlerinde kullanılmış olsa
bile, işletmelerin esas faaliyeti söz konusu araçların işletilmesi
olmadığından, yatırım indirimi istisnası uygulanmayacaktır.
Binek otomobili ve benzeri kara taşıtları
dışında kamyon, kamyonet, otobüs, minibüs, tır, tanker gibi araçlar, işletmenin
faaliyetlerinde kullanılmak üzere satın alınmış olması halinde, yukarıdaki
kısıtlamalara tabi olmaksızın, yatırım indirimi istisnası kapsamında
değerlendirilecektir.
Örneğin; meşrubat dağıtım ve pazarlama işi ile uğraşan firmanın
ürünlerinin dağıtımı amacıyla satın aldığı kamyon veya kamyonet bu kapsamdadır.
- Yurt dışındaki yatırımlarda kullanılmak üzere alınan iktisadi
kıymetler.
5- Yatırım indirimi istisnasına konu
iktisadi kıymetlerin aktife alındıkları tarihten itibaren 2 yıl içinde
elden çıkaran mükellefler, bu iktisadi kıymetlerle ilgili olarak yatırım
indirimi istisnası uygulama haklarını kaybederler. Bu durumda daha önce
yararlanılan yatırım indirimi istisnası için herhangi bir işlem yapılmaz.
6- Mükellefler
kayıtlarınnı, hesaplanan ve yararlanılan yatırım indirimi istisnası
tutarlarının yıllar itibariyle takibini şekilde tutarlar.
7- Bu maddenin
uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.
Eğitim ve Öğretim İşletmelerinde Kazanç
İstisnası
Okul öncesi
eğitim, ilköğretim, özel eğitim, ve orta öğretim özel okullarının
işletilmesinden elde edilen kazançlar, ilgili Bakanlığın görüşü alınmak
suretiyle Maliye Bakanlığının belirleyeceği usul ve esaslar çerçevesinde beş
vergilendirme dönemi gelir vergisinden müstesnadır. İstisna, okulların
faaliyete geçtiği vergilendirme döneminden itibaren başlar.
254 Seri
No’lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde gerekli açıklamalar yapılmıştır.
TİCARİ KAZANCIN TESPİTİNE İLİŞKİN ESASLAR
1. TİCARİ KAZANCIN
GERÇEK USULDE TESPİTİ :
a. Bilanço Esasında
Ticari Kazancın Tespiti
Gelir Vergisi Kanununun 38. maddesi uyarınca
“Bilanço” esasına göre ticari kazanç, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi
sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müspet farktır.
Bilanço dönemi içinde
teşebbüs sahip veya sahiplerince:
1. İşletmeye ilave olunan
değerler bu farktan indirilir;
2. İşletmeden çekilen
değerler ise farka ilave olunur.
Ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında, Vergi Usul
Kanunu'nun değerlemeye ait hükümleri ile bu kanunun 40 ve 41'inci maddeleri
hükümlerine uyulur.
b.
İşletme Hesabı Esasında Ticari Kazancın Tespiti
Gelir Vergisi Kanununun 39. Maddesi uyarınca İşletme hesabı esasına göre ticari kazanç,
bir hesap dönemi içinde elde edilen hasılat ile giderler arasındaki müspet
farktır.
2. TİCARİ KAZANCIN BASİT USULDE TESPİTİ :
Basit
usulde ticari kazanç, bir hesap dönemi içinde elde edilen hasılat ile giderler
ve satılan malların alış bedelleri arasındaki müspet farktır. Bu fark,
faaliyetle ilgili olarak alınması ve verilmesi mecburi olan alış ve giderler
ile hasılatlara ilişkin belgelerde yazılı tutarlara göre hesaplanacaktır.
Kazancın bu şekilde tespiti
sırasında emtia ticaretiyle uğraşanlarca
-Hesap dönemi sonundaki emtia mevcudunun
değeri hasılata,
-Hesap dönemi başındaki emtia mevcudunun
değeri giderleri ilave edilecektir.
Ancak kullanılan sabit
kıymetler gider yazılmayacak ve üzerlerinden amortisman hesaplanmayacaktır.
Ayrıca Basit Usulde vergilendirilen mükellefler, geçici vergi ödemeyeceklerdir.
Gelir, sadece basit usulde tespit edilen
ticari kazançlardan ibaret ise yıllık beyanname şubat ayı içinde verilmesi
gerekmekteydi. Ancak 5035 Sayılı Kanunka yapılan değişikliğe göre geliri sadece
basit usulde tespit edilen ticari kazançlardan ibaret olan vergisi mükellefleri
bir takvim yılına ait gelir vergisi beyannamesini şubat ayının 15. günü
akşamına kadar beyan etmek zorundadır.
Öte yandan 5035 Sayılı
Kanunla yapılan değişiklik öncesinde mükelleflerin basit usulde vergilendirilen
ticari kazanı ile birlikte diğer gelir unsurlarının da mevcut olması halinde
yıllık beyannamenin Şubat ayı içinde verilmesi gerekmekteydi. Ancak anılan
Kanunla GVK’nun 92. maddesinde yapılan ve 1.1.2004 tarihinde yürürlüğe giren
değişiklik uyarınca basit usulde tespit edilen ticari kazançla birlikte gereken
diğer gelirlerin de mevcut olması durumunda beyannamenin ait olduğu dönemi
izleyen yılın Mart ayının 15. günü akşamına kadar ilgili vergi dairesine
verilmesi gerekmektedir.
GVK’nun 94. maddesinde,
yaptıkları ödemelerden vergi tevkif edecekler arasında basit usulde
vergilendirilen mükellefler sayılmamıştır. Bu nedenle söz konusu mükellefler
gelir vergisi tevkifatı yapmayacaklar ve muhtasar beyanname vermeyeceklerdir.
GVK’nun 46. maddesi hükmü
uyarınca basit usule tabi olmanın genel ve özel şartlarından herhangi birini
bir takvim yılı kaybedenler, ertesi takvim yılı başından itibaren gerçek usulde
vergilendirilecekler-
dir. Basit usulun şartlarına sahip olmakla birlikte bu usulden
yararlanmak istemediklerini yazı ile bildirenler;
-
Bu
talepleri doğrultusunda takip eden aybaşından veya izleyen takvim yılı
başından,
-
Yeni işe
başlayanlar ise başlama tarihinden itibaren gerçek usulde
vergilendirileceklerdir.
Yapılan denetimlerde Basit
Usulde vergilendirilen mükelleflerden sahte veya muhteviyatı itibariyle
yanıltıcı belge düzenlendiği veya kullandığı tespit edilenler basit usulden
yararlanamazlar. Mükellefler bu hususun kendilerine tebliğ edildiği tarihi
takip eden aybaşından itibaren işletme hesabı esasına göre defter tutmak
suretiyle gerçek usulde vergilendirileceklerdir.
GERÇEK
USULDE VERGİLENDİRİLMELERİ NEDENİYLE BİR DAHA BASİT USULDEN YARARLANAMAYACAK
OLAN MÜKELLEFLER
Herhangi bir şekilde
gerçek usulde vergilendirilecek olanlar ve gerçek usulde vergilendirilen
mükellefler bir daha hiçbir şekilde basit usulde yararlanamayacaklardır. Aynı
şekilde 1.1.1999 tarihinden önce gerçek usulde vergilendirilmekte iken işini
terk eden mükellefler bu tarihten sonra tekrara işe başlamaları halinde yine
gerçek usulde vergilendirileceklerdir. Gerçek usulde vergilendirilen
mükelleflerin, aynı türden iş yapan eş ve çocukları da bu faaliyetleri
nedeniyle basit usulden yararlanamayacaklardır.
Basit usule tabi olmanın
genel şartları şunlardır:
1) Kendi işinde bilfiil
çalışmak veya bulunmak,
2) İşyeri mükellefiyetinin iş sahibine ait
olması halinde emsal kira bedeli, kiralanmış olması halinde
yıllık kira bedeli
toplamı Büyükşehir Belediye sınırları içinde 3.500 YTL’yi lirayı, diğer
yerlerde
2.500 YTL’yi aşmamak,
(2005 yılı için)
3) Ticari, zirai veya
mesleki faaliyetleri dolayısıyla gerçek usulde Gelir Vergisine tabi olmamak.
BASİT USULE
TABİ MÜKELLEFLERİN YANINDA ÇALIŞANLARIN DURUMU
Basit Usulde
vergilendirilen mükelleflerin kendi işyerlerinde bilfiil çalışmaları ve
bulunmaları şarttır ancak bu mükelleflerin işyerlerinde yardımcı işçi
çalışmaları veya çırak kullanmaları bu şartı bozmayacaktır. Bu durumda
çalıştırılanların ücretleri diğer ücret kapsamında vergilendirilecektir. Diğer
ücret kapsamında vergilendirilenler vergi karnesi almaya mecburdurlar.
BASİT USULDEN YARARLANAMAYACAK OLANLAR
GVK’nun 51. maddesinde
elde etmiş oldukları ticari kazançları basit usulde tespit edilemeyecek olanlar
hüküm altına alınmıştır. Buna göre basit usulde yararlanamayacak olanlar
şunlardı.
-
Kollektif
şirket ortaklarıyla, komandit şirketlerin komandite ortakları,
-
İkrazat
işiyle uğraşanlar,
-
Sarraflar
ile kıymetli maden ve mücevherat alım satımı ile uğraşanlar,
-
GVK’nun
94. maddesinin 1. fıkrasında sayılan kişi ve kurumlara karşı inşaat ve onarma
işini taahhüt edenler ile bu mükelleflere karşı derece derece taahhütte bulunanlar,
-
Sigorta
prodüktörleri,
-
Her
türlü ilan ve reklam işiyle uğraşanlar veya bu işlere tavassut edenler,
-
Gayrimenkul
ve gemi alım ve satımı ile uğraşanlar,
-
Tasavvut
işi yapanlar (dayı başılar hariç),
-
Maden
işleri, taş ve kireç ocakları, kum ve çakıl istihsal yerleri, tuğla ve kiramit
harmanları işletenler,
-
Şehirlerarası
yük ve yolcu taşımacılığı yapanlar ile treyler çekici ve benzerlerinin sahip
veya işleticileri, (yapısı itibariyle sürücüsünden başka 14 ve daha aşağı
oturma yeri olan ve insan taşımaya mahsus motorlu kara taşıtları ile yolcu
taşıyanlar hariç),
-
Maliye
Bakanlığı’nızca teklif edilen ve Bakanlar Kurulu’nca kararlaştırılan iş
grupları, sektörler, il ve ilçeler, büyükşehir belediyeleri dahil olmak üzere
il ve ilçelerin belediye sınırları, (mücavir alanlar dahil) belediyelerin
nüfusları, yöreler itibariyle veya sabit bir işyerinde faaliyette bulunup
bulunmadığına göre gerçek usulde vergilendirilmesi gerekli görülenler de basit
usulden yararlanması mümkün değildir. Bu kapsamda olmak üzere 8/5521 Sayılı BKK
ile ticaret erbabı ile 92/2638 Sayılı BKK ile her türlü televizyon, video,
radyo, teyp, müzikseti, diskçalar, kamera, bilgisayar, soğutucu, çamaşır ve
bulaşık makinası, elektrik süpürge, elektronik müzik aletleri, elektrikli dikiş
makinası ile elektrikle çalışan benzeri eşyaların alım-satımı ve üretimiyle
uğraşan mükelleflerin basit usulden yararlanması mümkün olmayıp, anılan faaliyetler
ile iştigal eden gelir vergisi mükelleflerin elde etmiş oldukları ticari kazanç
tutarının gerçek usulde belirlenmesi gerekmektedir.
12.01.1995
tarih ve 95/6431 Sayılı BKK ile Büyükşehir belediyesi olan illerin (Erzurum,
Diyarbakır ve Sakarya hariç) mücavir alan sınırları da dahil olmak üzere
büyükşehir belediye sınırları içinde kararnamede belirtilen faaliyetleri yapan
mükellefler 1.5.1995 tarihinden itibaren gerçek usulde vergilendirilme
kapsamında alınmıştır.
Bu karara göre büyükşehir belediyesi olan
illerin (Erzurum, Diyarbakır ve Sakarya hariç) mücavir alan sınırları dahil
olmak üzere büyükşehir belediye sınırları içinde faaliyette bulunanlardan;
a) Her türlü emtia imalatı
ile uğraşanlar,
b) Her türlü emtia alım
satımı ile uğraşanlar
c) İnşaat ile ilgili her
türlü işlerle uğraşanlar
d) Motorlu taşıtların her
türlü bakım ve onarım işleriyle uğraşanlar
e) Lokanta ve benzeri
hizmet işletmelerini işletenler,
f) Eğlence ve istirahat
yerlerini işletenler,
Gerçek usulde
vergilendirilirler.
Gelir vergisi Kanununun
46’ncı maddesinin son fıkrasında “Basit usule tabi olmanın şartlarından
herhangi birini takvim yılı içinde kaybedenler, ertesi takvim yılı başından
itibaren gerçek usulde vergilendirilirler. Basit usulün şartlarına haiz
olanlardan, bu usulden yararlanmak istemediklerini yazı ile bildirenler, bu
talepleri doğrultusunda takip eden ay başından veya izleyen takvim yılı
başından, yeni işe başlayanlar ise işe başlama tarihinden itibaren gerçek
usulde vergilendirilirler.” hükmü yer almıştır.
Buna göre: 5216 Sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesi ile 23.07.2004
tarihi itibariyle büyükşehir belediye hudutları içine alınan ilçelerde 95/6430
sayılı kararnamede sayılan işleri yapan mükellefler basit usule tabi olmanın
şartlarını yasa gereği yıl içinde kaybetmiş olduklarından, 1.1.2005 tarihinden
itibaren gerçek usulde vergilendirilmeleri gerekir.
Öte yandan, Kararnamede belirtilen faaliyet konularında yıl içinde
anılan kanunun yürürlük tarihinden sonra yeni işe başlayan veya mevcut işine
anılan faaliyetleri ilave eden mükellefler işe başlama tarihinden itibaren
gerçek usulde vergilendirileceklerdir.
Mükelleflerin basit
usulden faydalanabilmeleri için yukarıda yer alan genel şartların yanı sıra 48.
maddede yer alan alım-satım yada gayri safi iş hasılatı tutarların da aşmaması
ve faaliyet konusunun 51. maddede sayılan faaliyetlerden olmaması
gerekmektedir.
Diğer taraftan 10.07.2004 tarihli ve 5216
sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununun (2) geçici 2 nci maddesine göre,
bazıillere bağlı ilçeler büyükşehir belediye hudutları içinde kaldıklarından,
Kanunun yürürlük tarihi itibariyle merkez ilçe olmuşlardır.
Gelir Vergisi Kanununun basit usulün hududunun açıklandığı 51 inci
maddesinde basit usulden faydalanamayacaklar sayılmış olup, maddenin 12
numaralı bendinde, “Maliye Bakanlığınca teklif edilen ve Bakanlar Kurulunca
kararlaştırılan iş grupları, sektörler, il ve ilçeler, büyükşehir belediyeleri
dahil olmak üzere il ve ilçelerin belediye sınırları (mücavir alanlar dahil),
belediyelerin nüfusları, yöreler itibariyle veya sabit bir işyerinde faaliyette
bulunulup bulunulmadığına göre gerçek usulde vergilendirilmesi gerekli
görülenler.” Hükmü yer almıştır.
Bu yetki çerçevesinde, Bakanlar Kurulunun
12.01.1995 tarih ve 95/6430 sayılı kararı ile büyükşehir belediyesi olan illerin
(Erzurum, Diyarbakır ve Sakarya hariç) mücavir alan sınırları da dahil olmak
üzere büyükşehir belediye sınırları içinde Kararnamede belirtilen faaliyetleri
yapan mükellefler, 01.05.1995 tarihinden itibaren gerçek usulde vergilendirme
kapsamına alınmıştır.
Bu karara göre, büyükşehir belediyesi olan
illerin (Erzurum, Diyarbakır ve Sakarya hariç) mücavir alan sınırları dahil
olmak üzere Büyükşehir Belediye sınırları içinde faaliyette bulunanlardan;
a) Her türlü emtia imalatı ile uğraşanlar,
b) Her türlü emtia alım-satımı ile
uğraşanlar,
c) İnşaat ile ilgili her türlü işlerle
uğraşanlar,
d) Motorlu taşıtların her türlü bakım ve
onarım işleriyle uğraşanlar,
e) Lokanta ve benzeri hizmet işletmelerini
işletenler,
f) Eğlence ve istirahat yerlerini işletenler,
gerçek usulde vergilendirilirler.
Gelir Vergisi Kanununun 46 ncı maddesinin son
fıkrasında, “Basit usule tabi olmanın şartlarından herhangi birini takvim yılı
içinde kaybedenler, ertesi takvim yılı başından itibaren gerçek usulde
vergilendirilirler. Basit usulün şartlarına haiz olanlardan, bu usulden
yararlanmak istemediklerini yazı ile bildirenler, bu talepleri doğrultusunda
takip eden ay başından veya izleyen takvim yılı başından, yeni işe başlayanlar
ise işe başlama tarihinden itibaren gerçek usulde vergilendirilirler.” hükmü
yer almıştır.
Buna göre, 5216 sayılı Kanunun
geçici 2 nci maddesi ile 23.07.2004 tarihi itibariyle büyükşehir belediye
hudutları içine alınan ilçelerde 95/6430 sayılı Kararnamede sayılan işleri
yapan mükellefler, basit usule tabi olmanın şartlarını yasa gereği yıl içinde
kaybetmiş olduklarından, 01.01.2005 tarihinden itibaren gerçek usulde
vergilendirilmeleri gerekir.
Öte yandan, Kararnamede belirtilen
faaliyuet konularında yıl içinde anılan kanunun yürürlük tarihinden sonra yeni
işe başlayan veya mevcut işine anılan faaliyetleri ilave eden mükellefler, işe
başlama tarihinden itibaren gerçek usulde vergilendirileceklerdir. (253 nolu
Gelir Vergisi Genel Tebliği)
TİCARİ KAZANCIN TESPİTİNDE İNDİRİLECEK GİDERLER ( G.V.K. MD. 40 )
Safi kazancın tespit edilmesi için, aşağıdaki giderlerin indirilmesi
kabul edilir:
1. Ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel
giderler;
((İhracat, yurt dışında inşaat,
onarma, montaj ve taşımacılık faaliyetlerinde bulunan mükellefler, bu bentte
yazılı giderlere ilaveten bu faaliyetlerden döviz olarak elde ettikleri
hâsılatın binde beşini aşmamak şartıyla yurt dışındaki bu işlerle ilgili
giderlerine karşılık olmak üzere götürü olarak hesapladıkları giderleri de
indirebilirler.)
2. Hizmetli ve işçilerin iş yerinde veya iş yerinin müştemilatında iaşe
ve ibate giderleri, tedavi ve ilaç giderleri, sigorta primleri ve emekli
aidatı, demirbaş olarak verilen giyim giderleri;
3. İşle ilgili olmak şartıyla, sözleşmeye veya ilama veya kanun emrine
istinaden ödenen zarar, ziyan ve tazminatlar;
4. İşle ilgili ve yapılan işin önemi ve genişliği ile uyumlu seyahat ve
ikamet giderleri
5. Kiralama yoluyla edinilen veya işletmeye dahil olan ve işte kullanılan
taşıtların giderleri
6. İşletme ile ilgili olmak şartıyla; bina, arazi, gider, istihlak,
damga, belediye vergileri, harçlar ve kaydiyeler gibi ayni vergi, resim ve
harçlar;
7. Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ayrılan amortismanlar.
8. İşverenlerce, Sendikalar Kanunu hükümlerine göre sendikalara ödenen
aidatlar
9. İşverenler tarafından ücretliler adına bireysel emeklilik sistemine
ödenen katkı payları.
10. Fakirlere yardım amacıyla gıda bankacılığı faaliyetinde bulunan
dernek ve vakıflara Maliye Bakanlığı’nca belirlenen usul ve esaslar
çerçevesinde bağışlanan gıda, giyecek, temizlik ve yakacak maddelerinin maliyet
bedeli.
40/3 İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR
- İş kazaları sonucunda
ödenen tazminatlar; Gider olarak yazılabilmesi için sözleşmeye ve ilama veya
kanun emrine dayanması ve teşebbüs sahibinin kusurundan kaynaklanmaması
gerekir.
- Nakliye sırasında taşıdığı
malların zarar görmesinden dolayı sözleşmeye dayanılarak ödenen tazminatlar
-Kiralayanlar tarafından
kiracılara işyerlerini erken tahliye etmeleri için sözleşmeye dayalı olarak
yapılan ödemeler. Bu tür ödemelerin ticari işletmenin aktifinde kayıtlı
gayrimenkuller için yapılmış olması gerekir.
-Kıdem tazminatları; Kanun emrine
dayalı olarak ödendiğinden gider olarak indirilmesi mümkündür.
-Kıdem tazminatları karşılık
ayrılan tarihte değil, işçilere fiilen ödemenin yapıldığı dönemde gider olarak
dikkate alınmalı.
TİCARİ KAZANCIN TESPİTİNDE GİDER KABUL EDİLMEYEN ÖDEMELER
1. Teşebbüs sahibi ile eşinin ve çocuklarının işletmeden çektikleri
paralar veya aynen aldıkları sair değerler (Aynen alınan değerler emsal bedeli
ile değerlenerek teşebbüs sahibinin çektiklerine ilave olunur.),
2. Teşebbüs sahibinin kendisine, eşine, küçük çocuklarına işletmeden
ödenen aylıklar, ücretler, ikramiyeler, komisyonlar ve tazminatlar,
3. Teşebbüs sahibinin işletmeye koyduğu sermaye için yürütülecek faizler,
4. Teşebbüs sahibinin, eşinin ve küçük çocuklarının işletmede cari hesap
veya diğer şekillerdeki alacakları üzerinden yürütülecek faizler,
5. Her türlü para cezaları ve vergi cezaları ile teşebbüs sahibinin
suçlarından doğan tazminatlar (Akitlerde ceza şartı olarak derpiş edilen
tazminatlar cezai mahiyette tazminat sayılmaz.),
6. Her türlü alkol ve alkollü içkiler ile tütün ve tütün mamullerine ait
ilan ve reklam giderlerinin % 0’ı ( Yüzde Sıfır ),
7. Kiralama yoluyla edinilen veya işletmede kayıtlı olan yat, kotra,
tekne, sürat teknesi gibi motorlu deniz, uçak ve helikopter gibi hava
taşıtlarından işletmenin esas faaliyet konusu ile ilgili olmayanların giderleri
ile amortismanları,
8. Basın yoluyla işlenen fiillerden veya radyo ve televizyon
yayınlarından doğacak maddi ve manevi zararlardan dolayı ödenen tazminat
giderleri.
İNDİRİMİ MÜMKÜN OLMAYAN GİDERLERE İLİŞKİN HATIRLATMALAR
*
SSK’nun 80’nci maddesi gereğince, fiilen ödenmeyen SSK primleri GV ve KV’de
gider olarak yazılamamaktadır.
*
Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanununun “Gider Kaydedilmeme Hali” Başlığını taşıyan
14’üncü maddesi gereğince; Bu Kanuna bağlı (I), (III) ve (IV) sayılı
tarifelerde yer alan taşıtlardan (Ticari maksatla kullanılan uçak ve
helikopterler ile taşıt kiralama faaliyeti ile uğraşan işletmelerin bu amaçla
kiraya verdikleri taşıtlar hariç) alınan vergi ve cezalar ile gecikme zamları
gelir ve kurumlar vergilerinin matrahlarının tespitinde gider olarak kabul
edilmez.
*
Kıdem tazminatları için ayrılan karşılıklar gider yazılamayacaktır. Kıdem
tazminatı için karşılık ayrılması durumunda da bu tutar dönem matrahına ilave
edilecek, sadece dönem içinde fiilen ödenen kıdem tazminatları gider
yazılabilecektir.
* 1.1.2004 tarihinden
itibaren 5035 Sayılı Kanunla 6802 Sayılı Gider Vergileri Kanunu’nun 39 uncu
maddesinde düzenlenen ve 5228 Sayılı Kanunun 38 inci maddesiyle kimi
değişikliklere uğrayan “Özel İletişim Vergisi” aynı maddenin son fıkrası
hükmüne göre Bu vergi, katma değer vergisi matrahına dahil edilmez, gelir ve
kurumlar vergisi uygulamasında gider kaydedilmez ve hiçbir vergiden mahsup
edilmez.
·
4811
sayılı Vergi Barışı Kanunu’na göre ödenen gelir ve kurumlar vergileri ile TEFE
oranında hesaplanacak faiz ya da zam tutarları gelir ve kurumlar vergisi
matrahlarının tespitinde gider olarak indirilemez.
YILLARA YAYGIN İNŞAAT VE ONARIM İŞLERİ
Bir İşin Yıllara Sari
İnşaat ve Onarım İşi Sayılabilmesi İçin Aranan Şartlar:
1. İşin konusu inşaat
onarım veya dekapaj işi olmalıdır.
2. İşin, başkaları hesabına ve taahhüde bağlı
olarak yapılması gerekmektedir.
Bilindiği üzere,
taahhüt, sözleşmeli veya sözleşmesiz olarak bir işin yapılması veya bir malın
tesliminin üstlenilmesi olup, uygulamada inşat taahhüt işleri genelde sözleşmeye
dayandırılarak yapılmaktadır. Bir kimsenin kendi nam ve hesabına yapmış olduğu özel
inşaat, GVK’nun 42’nci maddesi gereğince inşaat işi sayılmamakta ve bu
tür işler, imalat faaliyeti kapsamında mütalaa edilerek vergilendirilmektedir.
3. İşin, birden fazla takvim yılına sirayet
etmesi gerekmektedir.
Birden
fazla takvim yılına sirayet eden inşaat (dekapaj işleri de inşaat işi sayılır)
ve onarma işlerinde kar veya zarar işin bittiği yıl kati olarak tespit edilir
ve tamamı o yılın geliri sayılarak, o yıl beyannamesinde gösterilir.
İnşaat ve onarma işlerinde geçici ve kesin kabul usulüne
tabi olan hallerde geçici kabulün yapıldığını gösteren tutanağın idarece
onaylandığı tarih; diğer hallerde işin fiilen tamamlandığı veya fiilen
bırakıldığı tarih bitim tarihi olarak kabul edilir.
Bitim tarihinden sonra
bu işlerle ilgili olarak yapılan giderler ve her ne nam ile olursa olsun elde
edilen hasılat, bu giderlerin yapıldığı veya hasılatın elde edildiği yılın kâr
veya zararının tespitinde dikkate alınır.
Geçici Kabulün Yapılmaması Halinde İşin Bitim
Tarihi:
GVK’nun da gerek geçici ve kisin kabul
usulüne tabi olan gerekse olmayan işlerde, işin fiilen tamamlanması yada
bırakılması işin bitim tarihi olarak kabul edilmiştir. Bu itibarla işverenin
geçici kabulü açıkça yapmamasına karşın işi teslim alarak kullanmaya başlaması
veya hizmete açması işin kabulünü ifade etmektedir. Özellikle mesken
inşaatlarında yapı kullanma izninin alınmış olması işin fiilen tamamlandığını
göstermektedir.
YILLARA YAYGIN İNŞAAT VE ONARIM İŞLERİNDE
MÜŞTEREK GENEL GİDERLER VE AMORTİSMANLARIN DAĞITILMASI
GVK’nun 5024 sayılı
Kanunla değişik 43. maddesine göre
birden fazla takvim yılına sirayet eden inşaat ve onarma işlerinde veya
bu işlerin diğer işlerle birlikte yapılması halinde müşterek genel giderler ve
amortismanlar aşağıdaki esaslara göre dağıtılır; ( 1.1.2004 ‘ten itibaren )
1. Yıl içinde birden
fazla inşaat ve onarma işinin birlikte yapılması halinde, her yıla ait
müşterek genel giderler bu işlere ait harcamaların (enflasyon düzeltmesi
yapılan dönemlerde düzeltilmiş tutarlarının) enflasyon düzeltmesine tâbi
tutulmuş tutarlarının birbirine olan nispeti dahilinde;
2. Yıl içinde tek veya
birden fazla inşaat ve onarma işinin bu madde şümulüne girmeyen işlerle
birlikte yapılması halinde, her yıla ait müşterek genel giderler, bu
işlere ait harcamalar ile diğer işlere ait satış ve hasılat tutarlarının
(enflasyon düzeltmesi yapılan dönemlerde bunların düzeltilmiş tutarlarının)
birbirine olan nispeti dahilinde;
3. Birden fazla inşaat
ve onarma işlerinde veya bu işlerle sair işlerde müştereken kullanılan tesisat,
makina ve ulaştırma vasıtalarının amortismanları, bunların her işte
kullanıldıkları gün sayısına göre.
DAR MÜKELLFLERİN ULAŞTIRMA İŞLERİNDEN ELDE
ETTİKLERİ KAZANÇLARIN VERGİLENDİRİLMESİ
Yabancı Ulaştırma kurumlarının Türkiye’de
elde etmiş sayıldıkları hasılat şu unsurlardan terekküp eder.
-Türkiye hudutları içersinde cereyan eden
kara ulaştırmalarında yolcu, yük ve bagaj taşıma ücreti (bilet bedeli ile
alınan gider karşılıkları dahil) olarak ne isimle olursa olsun aldıkları
paralar,
-Türkiye’de yükleme limanlarından yabancı
memleketlerindeki varış limanlarına veya diğer bir kurumun gemisine aktarma
yapılacak yabancı limana kadar cereyan eden deniz,hava ulaştırmalarında yolcu,
yük ve bagaj taşıma ücretleri (bilet bedeli ile birlikte alınan gider
karşılıkları dahil) olarak ne isimle olursa olsun aldıkları paralar,
-Türkiye dışındaki ulaştırma işleri için
diğer kurumlar hesabına Türkiye’de sattıkları yolcu ve bagaj biletleri ile
Türkiye’de yaptıkları navlun mukaveleleri dolayısıyla kendilerine verilen
komisyonlar ve ücretler,
Anılan elde edilmiş sayılan hasılatlara
uygulanacak ortalama emsal nispetleri ise yapılan taşıma işinin niteliğine göre
şu şeklindedir.
Kara Ulaştırma İşlerinde; %12
Hava Ulaştırma İşlerinde; %5
Deniz Ulaştırma İşlerinde; %15
KONU İLE İLGİLİ ÖRNEKLER
-Mesken İnşaatı Ne Şekilde Vergilendirilecektir.
Mesken İnşaatı dolayısıyla şahsi ihtiyaç kapsam ve sınırlarının
aşılmaması ve kazanç sağlama potansiyeline sahip olunmaması halinde özel mesken
inşaatı sahipleri vergi mükellefi olmayacaklardır.
-Özel İşyeri İnşaatı
Sahipleri Ne Şekilde
Vergilendirileceklerdir.
Özel İşyeri İnşaatı ticari faaliyet kapsamında inşaat işi olup, bu
faaliyetten doğan kazanıcın ticari kazanç olarak vergilendirilmesi
gerekmektedir.
-Mükellefe ait aracın kar
amacı güdülmeden oğluna satılması sırasında kasko bedelinin dikkate alınmaması
nedeniyle yapılan cezalı tarhiyatın kaldırılıp kaldırılmayacağı
Ticari kazancın vergilendirilmesinde gerçek satış bedelinin esas alınması
gerekmekte olup, gerçek satış bedelinin olup olmadığı konusunda vergi dairesi
araştırmayı yapabilecek ve araçların kasko sigortasına da ölçüt olarak
kullanabilecektir.
-Özel İnşaatta çalışan
işçilerin vergilendirilmesinin nasıl yapılacağı
Özel İnşaat olarak yaptırılan inşaatlarda çalışan işçilerin ücretleri
diğer ücret olarak vergilendirilecektir. Ayrıca inşaat sahibi tarafından
GVK’nun 94.maddesine göre tevkifat yapılmasını gerekli bulmamaktadır.
-Oto tamircileri
faaliyetinin ne şekilde tespit edileceği
Mükellefin daha önce herhangi bir şekilde gerçek usulde vergi
mükellefiyetinin tesis edilmemiş olması ve söz konusu aracında yedek parça
satışı olmaksızın sadece oto tamirciliği yapması halinde basit usulde vergi
mükellefi olması gerekmektedir.
Ancak oto tamirciliği faaliyetini aracında yedek parça ve malzemeleri
kullanmak suretiyle yaptığının tespiti halinde ticari kazanç yönünden gerçek
usulde mükellefiyetinin tesis edilmesi gerekmektedir.
-Fast Foot faaliyetinde
bulunan mükellefin iddia oyunu oynatmaya başladığından nasıl vergilendirilceği
Mükellefin Fast Foot faaliyeti dolayısıyla elde ettiği ticari kazancına
iddia oyunu faaliyetinden elde ettiği prim ve komisyon kazancının da dahil
edilmesi gerekmektedir.
-Marka, patent tasarım
tescilleri başvuru faaliyetlerinin ne şekilde vergilendirileceği
Marka patent ve tasarım tescilleri başvuru faaliyetleri ile ilgili olarak
elde edilecek gelir ticari kazanç hükümlerine göre vergilendirilecek
-Nakliyecilik faaliyetinde
bulunan mükellefin ölümü halinde mirasçıların mirasçıları adına
mükellefiyetinin tesis edilip edilmeyeceği
İşletme sahibinin ölümü nedeniyle mirasçıları intikal eden işletmenin
faaliyetine mirasçılardan bir veya bir kaçı tarafından devam edilmesi halinde
sadece faaliyette bulunan mirasçılar için ticari kazanç bakımından mükellefiyet
tesisi yapılacak olup, faaliyette bulunmayan diğer mirasçıların ticari kazanç
yönünden mükellefiyetleri söz konusu olmayıp bu kişilerin kendilerine intikal
eden ortaklık hisselerini diğer misrasçıları veya başka kimselere satmak
suretiyle elden çıkarmalarından doğan kazanç ise değer artış kazancı olarak
vergilendirilecektir.
-Büyükşehir Belediyesi
sınırları içerisinde köfte satışı faaliyetinde bulunan mükellefin ne şekilde
vergilendirilceği
Büyükşehir Belediye sınırları içerisinde döner ve köfte satışı faaliyeti
ile uğraşan ve basit usulde vergilendirilen mükellefin işyerinde müşteriye
servis yapmak suretiyle satış yaptığının veya meşrubat satışı yaptığının tespit
edildiği tarihten itibaren gerçek usulde vergilendirilmesi gerekmektedir.
-Basit Usulde gelir vergisi
mükellefinin kendisine ait ticari takside SSK’ya tabi olarak yardımcı şoför
çalıştırması halinde basit usule tabi olma şartlarını kaybedip kaybetmeyeceği
Mükellefin basit usulde vergilendirilmesinin diğer şartların da topluca
taşıması halinde, aracında şoför çalıştırması basit usulde vergilendirilmesine
engel teşkil etmeyecektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder