| 
   | 
  
| 
   
TİCARİ
  KAZANÇLARIN VERGİLENDİRİLMESİ REHBERİ  
(BASİT USUL – GERÇEK USUL) 
1.GİRİŞ: Bu rehber, gelir unsurlarından ticari kazancın elde edilmesi, hesaplanması, diğer gelir unsurları ile bir arada değerlendirilmesi ve yıllık beyannameye aktarılması konusunda ilgili mevzuat esas alınarak hazırlanmıştır. Bu rehberde, gerçek usulde gelir vergisine tabi mükellefler ile basit usulde gelir vergisine tabi mükelleflerin 2005 takvim yılı gelirlerine ait yıllık gelir vergisi beyannamelerinin doldurulmasında geçerli olan had ve tutarlar dikkate alınmıştır. 
2.
  GELİR VERGİSİNİN KONUSU  
Gelir
  Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde gerçek kişilerin gelirlerinin gelir
  vergisine tabi olduğu belirtildikten sonra gelirin, bir gerçek kişinin bir
  takvim yılı içinde elde ettiği kazanç ve iratların safi tutarı olduğu
  açıklanmıştır. Kanunun 2 nci maddesinde ise “gelire giren” kazanç ve iratlar
  aşağıdaki şekilde sıralanmıştır.  
1.Ticari
  kazançlar, (GVK. Md.37)  
2.Zirai
  kazançlar, (GVK. Md.52)  
3.Ücretler,
  (GVK. Md.61)  
4.Serbest
  meslek kazançları, (GVK. Md.65)  
5.Gayrimenkul
  sermaye iratları, (GVK. Md.70)  
6.Menkul
  sermaye iratları, (GVK. Md.75)  
7.Diğer
  kazanç ve iratlar. (GVK. Md.80)  
Geniş
  Anlamda Gelir: bir kimsenin belli bir dönemde yaptığı tüketim toplamına o dönem
  içinde varlığında meydana gelen artışın eklenmesi suretiyle bulunan
  meblağdır.  
Kazanç:
  Yalnız emekten veya emek ile sermayenin birleşmesinden elde edilen
  hasılattır. Bunlar; ücretler, ticari ve zirai kazanç, serbest meslek kazancı,
  sair kazanç ve iratlardır.  
İrad:
  Nakdi sermaye veya para ile temsil edilen değerler ile mal ve hakların
  karşılığında elde edilen gelirlerdir. Bunlar; menkul ve gayrimenkul
  sermayeden elde edilen hasılatlardır.  
Kanunun
  bu gruplara girecek gelir unsurları ile ilgili hükümlerinin sınırlandırıcı
  niteliği ağırlık taşımaktadır. Bu maddedeki gelir unsurlarından hiçbirisine
  girmesi mümkün olmayan gelir unsurları vergiye tabi tutulmamaktadır. Bir
  gelirin vergiye tabi tutulması için, Kanundaki 7 gelir unsurundan birine
  girmesi, ferdin sosyal hasılanın oluşumuna katkısı karşılığında elde edilmiş
  olması gerekmektedir.  
3.
  GELİR VERGİSİNİN ESASLARI  
3.1. Şahsi Olması: Gelir vergisi bakımından gerçek kişi, Medeni Kanun hükümleri (Md.28) çerçevesinde şahsiyet sahibi yani hak ve borçlara ehil olan insandır. Gerçek kişi bakımından medeni ehliyet veya yaşın gelir vergisine etkisi yoktur. 
3.2.
  Yıllık Olması: Vergilemede gerçek kişiye ait olan gelirin bir yıllık tutarı
  gözönüne alınır. Bir yıllık dönemden takvim yılının anlaşılması gerekir.
  Takvim yılı, 1 Ocakta başlayıp 31 Aralıkta sona eren 12 aylık dönemdir.
  Faaliyetin kıst dönem olması bu durumu değiştirmez. Bir yıla ilişkin
  beyanname ertesi yılın Mart ayının onbeşinci günü akşamına kadar (geliri
  sadece basit usulde tespit edilen ticari kazançlardan ibaret olanlar için
  Şubat ayının onbeşinci günü akşamına kadar) verilmektedir. Bu hükmün
  istisnası ölüm ve memleketi terk halleridir. Gelir Vergisi Kanununun 92 nci
  maddesi hükmü uyarınca; takvim yılı içerisinde memleketi terk edenlerin
  beyannameleri memleketi terke tekaddüm eden 15 gün, ölüm halinde ise ölüm
  tarihinden itibaren 4 ay içerisinde verilmektedir.  
Örnek:
  Tuhafiyecilik faaliyeti ile uğraşan Bay (B) 15 Şubat 2005 tarihinde ölmüştür.
  Mükellefin 2004 ve 2005 takvim yılı yıllık gelir vergisi beyannameleri adı
  geçenin varisleri tarafından ölüm tarihini izleyen 4 ay içerisinde (15
  Haziran 2005 tarihine kadar) verilmesi gerekmektedir.  
3.3.
  Safi Olması: Bir gelirin elde edilmesi ve kaynağının idamesi için yapılan
  giderlerin indirilmesinden sonra kalan tutardır. Her gelir unsuru itibarıyla
  indirilecek giderler Gelir Vergisi Kanununda ayrı ayrı belirtilmiştir.  
3.4.
  Gerçek Olması: Gerçek gelirden kasıt, vergilemenin bazı belirtilere göre değil
  mükelleflerin gerçekten elde etmiş olduğu gelir üzerinden yapılmasıdır.  
3.5.
  Genel Olması: Bir takvim yılı içinde gerçek kişiler tarafından elde edilen
  kazanç ve iratların tamamının toplanarak vergilendirilmesidir.  
3.6.
  Elde Edilmiş Olması: Elde etme vergiyi doğuran olaydır.
  Gelir fiilen veya hukuken bir kişinin tasarruf edebildiği zaman elde edilmiş
  sayılır. Gelirin elde edilmesiyle vergiyi doğuran olay ortaya çıkar.  
Gelir
  Vergisi Kanununda gelirin elde edilmesi “tahakkuk” ve “tahsil”
  esasına bağlanmıştır.  
Tahakkuk
  Esası: Mahiyet ve tutarı itibarıyla hukuken o gelirin sahibi tarafından
  talep edilebilir olmasıdır.  
Hukuki
  Tasarruf: Sahibinin gelir üzerinde talepte bulunma hakkının doğuşunu ifade
  eder.  
Ekonomik
  Tasarruf: Ödemeyi yapacak olan tarafından gelirin sahibinin emrine amade
  kılınmasıdır. Talep edilebilir hale gelmesidir. Hukuki tasarruftan sonra
  ekonomik tasarruf gelir. Hukuki ve ekonomik tasarruf birlikte değerlendirilir.  
Fiili
  Tasarruf (Tahsil Esası): Gelirin sahibinin mal varlığına dahil
  olmasını ifade eder.  
4.
  GELİR VERGİSİNİN MÜKELLEFİ  
Mükellef, vergi kanunlarına göre kendisine vergi borcu terettüp eden gerçek veya tüzel kişidir. Gelir Vergisi Kanunu, gelir vergisi mükelleflerini tam mükellef ve dar mükellef olmak üzere ikiye ayırmıştır. 
Tam
  Mükellefiyet; Tam mükellef sayılan gerçek kişiler, Türkiye içinde ve dışında
  elde ettikleri kazanç ve iratların tamamı üzerinden vergilendirilirler. (GVK.
  Md.3)  
Dar
  Mükellefiyet; Türkiye’de yerleşmiş olmayan gerçek kişiler sadece Türkiye’de
  elde ettikleri kazanç ve iratlar üzerinden vergilendirilirler. (GVK. Md.6) 
4.1.Tam
  Mükellefiyet Esası 
Gelir
  vergisi şahsa bağlı bir vergidir. Verginin mükellefi gerçek kişilerdir. Tam
  mükellefiyet şahsı esas alır. Mükellefiyeti Devletin egemen olduğu saha
  içerisinde tespit etmek gerekir.  
Ancak,
  mükerrer vergilendirmeyi önlemek amacıyla yabancı ülkelerde, elde edilen
  kazanç ve iratlardan mahallinde ödedikleri benzeri vergiler, Türkiye’de tarh
  edilen gelir vergisinin yabancı ülkelerde elde edilen kazanç ve iratlara
  isabet eden kısmından indirilir. (GVK. Md.123)
   
Gelir
  Vergisi Kanununun 3. maddesine göre Türkiye’de yerleşmiş olanlar tam
  mükellefiyete tabidirler. Bir gerçek kişinin Türkiye’de yerleşmiş sayılması
  için, ikametgahının Türkiye’de bulunması veya bir takvim yılı içinde
  Türkiye’de devamlı olarak altı aydan fazla oturması gerekir. Ancak, geçici
  ayrılmalar bu süreyi etkilemez. (GVK. Md.4)  
Türkiye’de
  yerleşmenin bir ölçüsü olan ikametgah, Medeni Kanunun 19. maddesine göre, bir
  kimsenin yerleşmek niyetiyle oturduğu yerdir. Uyruğu ne olursa olsun bir
  gerçek kişinin Türkiye’de yerleşme maksadıyla bir ikametgahı saptandığı
  takdirde ayrıca başka nitelik ve koşullar aranmaksızın, bu gerçek kişi
  Türkiye’de yerleşmiş sayılacaktır.  
Aşağıda
  yazılı gerçek kişiler Türkiye içinde ve dışında elde ettikleri kazanç ve
  iratların tamamı üzerinden vergilendirilirler. (GVK. Md.3)  
1. Türkiye’de
  yerleşmiş olanlar.  
2. Resmi
  daire ve müesseselere veya merkezi Türkiye’de bulunan teşekkül ve
  teşebbüslere bağlı olup, adı geçen daire, müessese, teşekkül ve teşebbüslerin
  işleri dolayısıyla yabancı memleketlerde oturan Türk vatandaşları (Bu
  gibilerden bulundukları memleketlerde elde ettikleri kazanç ve iratları
  dolayısıyla gelir vergisine veya benzeri bir vergiye tabi tutulmuş bulunanlar
  mezkur kazanç ve iratları üzerinden ayrıca vergilendirilmezler.)  
4.1.1.
  Türkiye’de Yerleşme  
1.
  İkametgahı Türkiye'de bulunanlar (İkametgah, Türk Medeni Kanununun 19 uncu ve
  müteakip maddelerinde yazılı olan yerlerdir),
   
2.
  Bir takvim yılı içinde Türkiye'de devamlı olarak altı aydan fazla oturanlar
  (Geçici ayrılmalar Türkiye'de oturma süresini kesmez.).  
Örnek:
  Alman vatandaşı Bay (Y), 2004 Aralık ayında Türkiye’ye gelmiş ve 2005 Mayıs
  ayında Türkiye’den ayrılmıştır. Bay (Y), bir takvim yılı içinde Türkiye’de
  altı aydan fazla oturmadığı için dar mükellefiyet esasına göre
  vergilendirilecektir.  
Örnek:
  Aynı Alman vatandaşı eğer Türkiye’de ikamet etse ve yukarıdaki sürelerle
  bağlı kalarak Türkiye’den ayrılsaydı, ikametgahı Türkiye’de olduğu için tam
  mükellefiyet esasına göre vergilendirilecekti.
   
4.1.2.
  Yerleşme Sayılmayan Haller  
Aşağıda
  yazılı yabancılar memlekette altı aydan fazla kalsalar dahi, Türkiye'de
  yerleşmiş sayılmazlar: (GVK. Md.5)  
1.
  Belli ve geçici görev veya iş için Türkiye'ye gelen iş, ilim ve fen adamları,
  uzmanlar, memurlar, basın ve yayın muhabirleri ve durumları bunlara benzeyen
  diğer kimselerle tahsil, tedavi, istirahat veya seyahat maksadıyla gelenler,  
2.
  Tutukluluk, hükümlülük veya hastalık gibi elde olmayan sebeplerle Türkiye'de
  alıkonulmuş veya kalmış olanlar.  
4.2.
  Dar Mükellefiyet Esası  
Türkiye’de
  yerleşmiş sayılmayan gerçek kişiler dar mükellefiyet esasında
  vergilendirilirler. Dar mükellef sayılan gerçek kişiler, sadece Türkiye’de
  elde ettikleri kazanç ve iratlar üzerinden vergilendirilirler. (GVK.Md.6)  
Dar
  mükellefiyette gelirden hareket edilir. Yurt dışında çalışan Türk işçileri
  dar mükellef kapsamında değerlendirilmektedir.
   
Örnek:
  Belçika vatandaşı olan Bay (D) Türkiye’ye gezi maksadıyla gelmiş arızi kazanç
  elde etmiştir. Bay (D) dar mükellef kapsamında değerlendirilerek sadece elde
  ettiği arızi kazancını beyan edecektir. Bay (D)’nin elde ettiği kazanç için
  bu kazancın iktisap edildiği tarihten itibaren 15 gün içinde faaliyetin
  yapıldığı yerin vergi dairesine münferit beyanname vermesi ve bu sürede söz
  konusu vergiyi ödemesi gerekmektedir.  
5. TİCARİ FAALİYET ve TİCARİ KAZANCIN TANIMI Gelir Vergisi Kanununun 37 nci maddesinde; “her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançlar ticari kazançtır” denilmektedir. 
Ancak,
  GVK`da ticari ve sınai faaliyetlerin neler olduğu tanımlanmamış, sadece genel
  bir kapsam belirtilmiştir. Söz konusu kavramlara açıklık getirmek amacıyla
  Türk Ticaret Kanunundan (TTK) yararlanılmaktadır.  
TTK`nun
  3 üncü maddesinde “ticari işler” başlığı altında; “ticarethane veya fabrika
  yahut ticari şekilde işletilen diğer bir müesseseyi ilgilendiren muamele,
  fiil ve işlerin ticari işler” olduğu belirtilmekte, ayrıca aynı Kanunun 11 inci
  maddesinde; “ticarethane veya fabrika yahut ticari şekilde işletilen diğer
  müesseseler ticari işletme sayılır” denilmektedir.  
5.1.
  Ticari Faaliyetin Kapsamı  
GVK`nun
  37 nci maddesinde 7 bent halinde sayılan ticari faaliyetten elde edilen
  kazançların ticari kazanç olduğu belirtilmiştir.  
Bunlar;  
1.
  Maden, taş ve kireç ocakları, kum ve çakıl istihsal yerleri ile tuğla ve
  kiremit harmanlarının işletilmesinden; 
2. Coberlik işlerinden (Coberlik; borsaya kayıtlı olarak ve kendi nam ve hesabına hisse senedi ve tahvil alım satımı yapılmasıdır); 3. Özel okul ve hastanelerle benzeri yerlerin işletilmesinden; 4. Gayrimenkullerin alım satım ve inşa işleriyle devamlı olarak uğraşanların bu işlerinden; 5. Kendi nam ve hesaplarına menkul kıymet alım-satımı ile devamlı olarak uğraşanların bu faaliyetlerinden; 6. Satın alınan veya trampa suretiyle iktisap olunan arazinin iktisap tarihinden itibaren 5 yıl içinde parsellenerek bu müddet içinde veya daha sonraki yıllarda kısmen veya tamamen satılmasından elde edilen kazançlar; 7. Diş protezciliğinden elde edilen kazançlar. 
Ayrıca,
  kollektif ortaklıklarda ortakların, adi veya eshamlı komandit ortaklıklarda
  komandite ortakların, ortaklık karından aldıkları paylar şahsi ticari kazanç
  hükmündedir.  
5.2.
  Ticari Faaliyetin Özellikleri  
Bir
  faaliyetin ticari faaliyet olarak değerlendirilebilmesi için taşıması gereken
  bazı özellikler bulunmaktadır. Bunlar;  
§
  Emek-Sermaye Özelliği, 
§ Devamlılık Özelliği, § Organizasyon Özelliği, § Hacim Özelliği, § Gelir ve Kazanç Elde Etme Özelliği. 
Emek-Sermaye
  Özelliği  
Ticari
  faaliyet sermaye ve emek organizasyonuna dayanmaktadır. Yapılan bir
  faaliyetin ticari faaliyet olarak değerlendirilmesi için öncelikle söz konusu
  faaliyetin ifasının sermaye ve emeğe dayanıyor olması gerekmektedir. Sadece
  sermayeye bağlı olarak doğan gelir unsurları, menkul sermaye iradı ve
  gayrimenkul sermaye iradı; emeğe bağlı olarak doğan gelir unsurları, ücret ve
  serbest meslek kazancı olup, ticari ve zirai kazançlar emek ve sermaye
  karışımı bir kaynağa bağlı olarak doğar. 
Devamlılık
  Özelliği  
Yapılan
  faaliyetin ticari faaliyet olarak kabul edilebilmesi için faaliyetin devamlı
  olması gerekmektedir. Devamlılığın tespitinde devamlılık kasıt ve niyetinin
  bulunması yeterli bir unsurdur.  
Arızi
  olarak yapılan bir faaliyet ise ticari faaliyet değil diğer kazanç ve iratlar
  olarak değerlendirilecektir. Ayrıca, bir takvim yılı içerisinde birden fazla
  tekrarlanan veya birden fazla takvim yılında tekrarlanan işlemlerde de
  devamlılık kasıt ve niyetinin olduğu varsayılacaktır.  
Organizasyon
  Özelliği  
Gerçek
  kişiler tarafından yürütülen faaliyetler sonucu elde edilen gelirlerin ticari
  kazanç olarak değerlendirilmesi için söz konusu gelir getirici faaliyetlerin
  bir organizasyon dahilinde yapılmış olması gerekmektedir. Organizasyonun varlığı
  bazı emarelerin gerçekleşmesine bağlıdır. Bunlar;  
§
  İşyeri açma, 
§ İşçi çalıştırılması, § Ticaret siciline kaydolunması, 
ve
  benzeri emarelerdir.  
Hacim
  Özelliği  
TTK`nun
  13 üncü maddesinde; “Aşağıdaki işleri görmek üzere açılan bir müessesenin
  işlerinin hacim ve ehemmiyeti ticari bir müesseseyi gerektirdiği ve ona
  ticari veya sınai bir müessese şekil ve mahiyetini verdiği takdirde bu
  müessese de ticari işletme sayılır.” denilmektedir.  
Bir
  müessesenin, yukarıda yer alan madde hükmü uyarınca ticari ve sınai bir
  müessese şekil ve mahiyetinde olup olmadığının tespit edilebilmesi için bazı
  kıstaslardan yararlanılmaktadır.  
Bunlar;  
§
  Gelir getirici faaliyetin devamı için işyerinin, deposunun ve hizmet yerinin
  olması, 
§ Söz konusu faaliyetin ticaret ünvanı altında yapılması, § Ticari yardımcılardan yararlanılması, § Ticari amaçlı haberleşmenin kullanılması, § Reklam yapılması, § Tabela alınması. 
Gelir
  ve Kazanç Elde Etme Özelliği  
Bir
  müesseseye ticari olma özelliği veren en önemli ölçütlerden biri de organizasyonu
  kuran kişi veya kişilerin bir gelir ve kazanç elde etme kasıt ve niyetiyle
  hareket etmesidir. Böyle bir gaye yoksa ticari faaliyetten bahsedilemez.  
5.3. Ticari Kazancın Elde Edilmesi 
Ticari
  kazancın elde edilmesi, “tahakkuk” esasına bağlanmıştır. Elde etmenin
  gerçekleşmesi için, ticari işlemin eksiksiz olarak yerine getirilmiş olması
  gerekir. Kısaca, mükellefin ticari kazancının tespitinde, sadece tahsil
  edilen gelirleri anlamamak gerekir. Gelirin miktar ve mahiyet itibarıyla
  kesinleşmesi, alacaklıları açısından, tahakkukun gerçekleştiğini ifade eder.
  Bu durumda vergiyi doğuran olay da ortaya çıkmış sayılır.  
Gayrimenkul
  satışlarında satış aktinin yapılması ve satılan gayrimenkulün alıcıya teslimi
  (ekonomik tasarrufun alıcıya bırakılması) ticari kazancın tahakkuk esasında
  elde edilmesi için yeterli sayılmaktadır. Gayrimenkul satışı, tapu siciline
  tescile bağlı olmaksızın, mahiyet ve tutar itibarıyla kesinleşmektedir.
  Dolayısıyla satıştan doğan gelirin, satış aktinin yapıldığı ve gayrimenkulün
  alıcıya teslim edildiği hesap dönemi ticari kazancına dahil edilerek beyan
  edilmesi gerekmektedir.  
5.4. Şahıs Şirketlerinin Gelir Vergisi Karşısındaki Durumu 
Şirket
  ortaklarının gelir vergisi karşısındaki durumları, ortağı bulundukları
  şirketin, şahıs ya da sermaye şirketi olmasına göre farklılık gösterir.  
Sermaye
  şirketleri ile kooperatifler, iktisadi kamu müesseseleri, dernek ve vakıflara
  ait iktisadi işletmeler ve iş ortaklıkları, Gelir Vergisi Kanunu kapsamı
  dışında bırakılmışlardır. Bunların sağladıkları kazançlar “kurum kazancı”
  olarak kurumlar vergisine tabi tutulmuştur. (İş ortaklığında mükellefiyet
  şekli ortakların isteğine bırakılmıştır.)  
Şahıs
  Şirketleri  
a)
  Adi Şirketler, 
b) Kollektif Şirketler, c) Adi Komandit Şirketler. 
GVK`nun
  37 nci maddesinde kollektif şirketlerde ortakların, adi ve eshamlı komandit
  şirketlerde komandite ortakların, ortaklık karından aldıkları payların da
  GVK`nun 66 ncı madde hükmü (serbest meslek faaliyetinde bulunan kollektif ve
  adi şirketlerde ortaklar, adi komandit şirketlerde komanditeler bu işleri
  dolayısıyla serbest meslek erbabı sayılırlar) saklı kalmak şartı ile şahsi
  ticari kazanç hükmünde olduğu belirtilmiştir.
   
Ayrıca,
  şahıs şirketlerinin ortakları gelir vergisi mükellefi olmalarına rağmen,
  katma değer vergisi ve gelir vergisi stopajı açısından ortaklık sorumlu
  tutulmaktadır.  
Adi
  Şirketler  
Adi
  şirketler; Borçlar Kanununda düzenlenmiş olup, birden fazla gerçek kişinin
  ortak bir amaca erişmek için bir araya gelmeleri ile ortaya çıkar ve TTK`da
  düzenlenmiş bulunan ticaret şirketlerinin niteliklerini haiz olmayan, bununla
  beraber özel kanunla kurulmuş olmayan şirketlerdir.  
Ticari
  faaliyette bulunan adi ortaklıklarda ortakların payına düşen kazançlar ayrı
  ayrı ticari kazanç sayılmıştır. Ortaklar kendi paylarına düşen karlarını ayrı
  ayrı beyan etmek zorundadırlar.  
Adi
  ortaklıklarda ortaklar, basit usulde gelir vergisine tabi olabileceği gibi
  ikinci sınıf tüccar olarak işletme hesabı defteri veya birinci sınıf tüccar
  olarak bilanço esasına göre de defter tutabilirler.  
Kollektif
  Şirketler  
TTK`nun
  153 üncü maddesinde hüküm altına alınan kollektif şirket, gerçek kişilerin
  ortak olabildiği ve üçüncü şahıslara karşı şirket borçlarından dolayı
  ortaklarının sınırsız sorumlu olduğu şirketlerdir.  
Kollektif
  şirketlerin özellikleri:  
§
  Ticari bir işletmenin işletilme maksadının olması, 
§ Bir ticaret ünvanının bulunması, § Ortakların gerçek kişilerden oluşması, § Şirket ortaklarına karşı ortakların sınırsız sorumlu olması. 
Kollektif
  şirketler, tüzel kişiliğe sahip ayrı varlıklar olmalarına rağmen gelir
  vergisi yönünden bu tüzel kişilik dikkate alınmamış, doğrudan doğruya
  şirketin ortağı olan gerçek kişiler vergiye muhatap tutulmuşlardır. Bu
  bakımdan, Gelir Vergisi Kanunu karşısında, kollektif şirket ortağının kişisel
  teşebbüs sahibi olan mükelleflerden farkı yoktur.  
Vergi
  Usul Kanunu, kollektif şirketleri birinci sınıf tüccar saymış bulunduğundan,
  bunlar iş hacmi ve sair hususlara bakılmaksızın bilanço usulüne göre defter
  tutmak zorundadırlar. Ayrıca, şirket ortaklarının aldıkları kar payları
  ticari kazanç sayılmaktadır.  
Adi
  Komandit Şirketler  
TTK`nun
  243 üncü maddesinde düzenlenmiş olan adi komandit şirketler “ticari bir
  işletmeyi bir ticaret ünvanı altında işletmek maksadıyla kurulan ve şirket
  alacaklılarına karşı ortaklardan bir veya bir kaçının sorumluluğu
  sınırlandırılmamış ve diğer ortak veya ortaklarının sorumluluğu koydukları
  sermaye ile sınırlandırılmış olan şirket komandit şirkettir.”  
Sınırsız
  sorumlu ortaklar komandite ortak, koydukları sermaye ile sınırlı sorumlu olan
  ortaklar ise komanditer ortak olarak adlandırılırlar.  
Komanditer
  ortakların şirket kazancından aldıkları pay, vergisi tevkif suretiyle
  alınmamış menkul sermaye iradı, komandite ortakların payı ise ticari
  kazançtır.  
Kollektif
  şirketler gibi adi komandit şirketlerde birinci sınıf tüccar sıfatıyla
  bilanço esasına göre defter tutarlar ve tarımsal faaliyette bulunsalar dahi
  kazancın saptanmasında, GVK`nun ticari kazançlara ilişkin hükümlerine tabi
  olurlar.  
6. TİCARİ KAZANCIN TESPİT ŞEKİLLERİ 
Ticari
  kazanç elde eden mükellefler Gelir Vergisi Kanununa göre iki gruba
  ayrılırlar,  
§
  Esnaf muaflığından yararlanan ve gelir vergisine tabi olmayanlar. 
§ Esnaf muaflığından yararlanmayan ve gelir vergisine tabi olanlar. 
Gelir
  vergisine tabi olan ticaret ve sanat erbabı ise kazancın tespit usulü
  bakımından ikiye ayrılmaktadır.  
Basit
  usulde gelir vergisine tabi olanlar,  
· Gerçek usulde gelir vergisine tabi olanlar. Basit usulde vergilendirme, gerçek usulde vergilendirmeye göre bir takım avantajlara sahiptir. Basit usulde vergilendirmenin sağladığı bazı avantajlar şunlardır. Defter tutulmamaktadır, - Vergi Tevkifatı yapılmamakta ve muhtasar beyanname verilmemektedir, - Geçici vergi ödenmemektedir, - Alınan ve verilen belgelerin kayıtları mükelleflerin bağlı oldukları meslek odalarındaki bürolarda tutulmaktadır. Ancak, isteyen mükellefler kayıtlarını hiçbir yerden izin almadan kendileri tutabilecekleri gibi meslek mensuplarına da tutturabilmektedirler, - Basit Usulde vergilendirilen mükelleflerin teslim ve hizmetleri katma değer vergisinden istisna tutulmuştur, - Ticari kazancın tespitinde amortismana tabi iktisadi kıymet alışları ve satışları dikkate alınmamaktadır. 
6.1.
  Basit Usulde Vergileme  
6.1.1.
  Kimler Basit Usulde Vergilendirilecektir
   
Gelir
  Vergisi Kanununun 46 ncı maddesine göre; 47 ve 48 inci maddelerinde yazılı
  şartları topluca haiz olanların ticari kazançları basit usulde tespit olunur.  
Gelir
  Vergisi Kanununun 51 inci maddesinde yazılı faaliyetlerde bulunanlar, basit
  usulün şartlarını taşısalar dahi basit usulde vergilendirmeden
  yararlanamazlar.  
6.1.2.
  Basit Usule Tabi Olmanın Şartları  
§
  Genel şartlar 
§ Özel şartlar 
Basit
  Usule Tabi Olmanın Genel Şartları  
GVK`nun
  47 nci maddesinde basit usule tabi olmanın genel şartları belirtilmiştir.  
Bunlar;  
1.
  Kendi işinde bilfiil çalışmak veya bulunmak, (işinde yardımcı işçi ve çırak
  kullanmak, seyahat, hastalık, ihtiyarlık, askerlik, tutukluluk ve hükümlülük
  gibi zaruri ayrılmalar dolayısıyla geçici olarak bilfiil işinin başında
  bulunmamak bu şartı bozmaz. Ölüm halinde, iş sahibinin dul eşi veya küçük
  çocukları namına işe devam olunduğu takdirde, bunların bilfiil işin başında
  bulunup bulunmamalarına bakılmaz.)  
2. İşyeri mülkiyetinin iş sahibine ait olması halinde, emsal kira bedeli, kiralanmış olması halinde, yıllık kira bedeli toplamı büyükşehir belediye sınırları içinde (01.01.2005 tarihinden itibaren 3.200 YTL, 01.01.2006 tarihinden itibaren 3.500 YTL.) diğer yerlerde (01.01.2005 tarihinden itibaren 2.300 YTL. 01.01.2006 tarihinden itibaren 2.500 YTL.) yi aşmaması. 3. Ticari, zirai veya mesleki faaliyetler dolayısıyla gerçek usulde gelir vergisine tabi olmamak. 
Basit
  Usule Tabi Olmanın Özel Şartları  
GVK`nun
  48 inci maddesinde basit usule tabi olmanın genel şartları belirtilmiştir.  
Bunlar; 
1.Satın aldıkları malları olduğu gibi veya işledikten sonra satanların yıllık alımları tutarının (01.01.2005 tarihinden itibaren 47.000 YTL, 01.01.2006 tarihinden itibaren 50.000 YTL.) veya yıllık satışları tutarının (01.01.2005 tarihinden itibaren 66.000 YTL, 01.01.2006 tarihinden itibaren 72.000 YTL.) yi aşmaması. 2.(1) numaralı bentte yazılı olanların dışındaki işlerle uğraşanların bir yıl içinde elde ettikleri gayri safi iş hasılatının, (01.01.2005 1. tarihinden itibaren 23.000 YTL, 01.01.2006 tarihinden itibaren 25.000 YTL.) yi aşmaması. 2. (1) ve (2) numaralı bentlerde yazılı işlerin birlikte yapılması halinde, yıllık satış tutarı ile iş hasılatı toplamının (01.01.2005 tarihinden itibaren 47.000 YTL, 01.01.2006 tarihinden itibaren 50.000 YTL.) yi aşmaması. 
Milli
  piyango bileti, akaryakıt, şeker ve bunlar gibi kar hadleri emsallerine
  nazaran bariz şekilde düşük olarak tespit edilmiş bulunan emtia için, bu
  maddenin (1) ve (3) numaralı bentlerinde yazılı hadler yerine ilgili
  bakanlıkların mütalaası alınmak suretiyle, Maliye Bakanlığı'nca belirlenecek
  alım satım hadleri uygulanır.  
Yukarıda
  yer alan maddelerin ticaretini yapanların 2005 yılında basit usulden
  yararlanmaları için alış satış ve hasılat hadleri 28 seri Nolu Gelir
  Vergisi sirküleri, 2006 yılında basit usulden yararlanmaları için alış
  satış ve hasılat hadleri 41 ve 43 Nolu Gelir Vergisi sirküleri ile
  belirlenmiştir. 
6.1.3.
  Basit Usulden Yararlanamayacak Olanlar  
GVK`nun
  51 inci maddesine göre aşağıda yazılı olanlar, basit usulden
  faydalanamazlar:  
1.
  Kollektif şirket ortakları ile, komandit şirketlerin komandite ortakları;  
2. İkrazat işleriyle uğraşanlar; 3. Sarraflar ile kıymetli maden ve mücevherat alım satımı ile uğraşanlar; 4. GVK`nun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında sayılan kişi ve kurumlara karşı inşaat ve onarma işini taahhüt edenler ile bu mükelleflere karşı derece derece taahhütte bulunanlar; 5. Sigorta prodüktörleri; 6. Her türlü ilan ve reklam işleriyle uğraşanlar veya bu işlere tavassut edenler; 7. Gayrimenkul ve gemi alım satımı ile uğraşanlar; 8. Tavassut işi yapanlar (dayıbaşılar hariç); 9. Maden işletmeleri, taş ve kireç ocakları, kum ve çakıl istihsal yerleri, tuğla ve kiremit harmanları işletenler; 10. Şehirlerarası yük ve yolcu taşımacılığı yapanlar ile treyler, çekici ve benzerlerinin sahip veya işleticileri, (Yapısı itibarıyla sürücüsünden başka on dört ve daha aşağı oturma yeri olan ve insan taşımaya mahsus motorlu kara taşıtları ile yolcu taşıyanlar hariç); 11. Maliye Bakanlığınca teklif edilen ve Bakanlar Kurulunca kararlaştırılan iş grupları, sektörler, il ve ilçeler, büyükşehir belediyeleri dahil olmak üzere il ve ilçelerin belediye sınırları (mücavir alanlar dahil), belediyelerin nüfusları, yöreler itibarıyla veya sabit bir işyerinde faaliyette bulunulup bulunulmadığına göre gerçek usulde vergilendirilmesi gerekli görülenler. 
Bu
  yetkiye istinaden çıkarılan 8/5521 sayılı, 92/2683 sayılı ve 95/6430 sayılı
  Bakanlar Kurulu Kararları ile bir kısım mükellefler gerçek usulde
  vergilendirilme kapsamına alınmıştır.  
Bakanlar
  Kurulu Kararları İle Gerçek Usule Alınan Mükellefler  
§ 95/6430
  Sayılı BKK İle Gerçek Usulde Vergilendirme Kapsamına Alınan Mükellefler  
Gelir
  Vergisi Kanununun 51 inci maddesinin Bakanlar Kurulu’na verdiği yetkiye
  istinaden yayımlanan 95/6430 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile büyükşehir
  belediyesi olan illerin (Erzurum, Diyarbakır ve Sakarya ve 5216 sayılı
  Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Büyükşehir Belediyesi sınırları içerisine
  alınan yerlerden, yeni bağlanan mahallelerle birlikte 2000 yılı genel nüfus
  sayımındaki nüfusu 30.000’den az olan yerler hariç) mücavir alan sınırları
  dahil olmak üzere büyükşehir belediye sınırları içinde aşağıda belirtilen
  faaliyetleri yapan mükellefler, 01.05.1995 tarihinden itibaren gerçek usulde
  vergilendirilme kapsamına alınmıştır.  
a) Her
  türlü emtia imalatı ile uğraşanlar, 
b) Her türlü emtia alım-satımı ile uğraşanlar, c) İnşaat ile ilgili her türlü işlerle uğraşanlar, d) Motorlu taşıtların her türlü bakım ve onarım işleriyle uğraşanlar, e) Lokanta ve benzeri hizmet işletmelerini işletenler, f) Eğlence ve istirahat yerlerini işletenler. Bu mükellefler, basit usulden yararlanmaya ilişkin genel ve özel şartları taşıyıp taşımadıklarına bakılmaksızın gerçek usulde vergilendirileceklerdir. Ancak, Gelir Vergisi Kanununun 9 uncu maddesinde yer alan esnaf muaflığına ilişkin şartları topluca taşıyanlar, 95/6430 sayılı kararname kapsamına girmediklerinden, esnaf muaflığından yararlanabilmektedirler. Bu kararın uygulanmasında, mükelleflerin faaliyette bulundukları yörelerin ekonomik özellikleri, işyerlerinin durumu ve iş hacimleri de dikkate alınmaktadır. 2004/8269 sayılı kararname ile yapılan değişiklik sonucu, 5216 sayılı kanun ile büyükşehir belediye sınırları içine alınan yerlerden nüfusu 30.000’den az olan yerlerde yukarıda sayılan işlerle uğraşan mükellefler basit usulde vergilendirilmeye devam edeceklerdir. 
Diğer
  yandan, büyükşehir belediye sınırları içine talebe bağlı olarak alınan
  köylerin bir ilçe veya ilk kademe belediyesine katılımıyla 30.000’den az
  nüfuslu olan bu yerlerin nüfusunun 30.000’in üzerine çıkması halinde, bu
  yerlerde 95/6430 sayılı kararnamede belirtilen faaliyetlerde bulunan ve basit
  usulde vergilendirilen mükellefler basit usule tabi olmanın şartlarını
  kaybederler. İzleyen takvim yılı başından itibaren gerçek usulde vergilendirilirler.  
§ 8/5521
  Sayılı BKK İle Gerçek Usulde Vergilendirme Kapsamına Alınan Mükellefler 
Zirai mahsul satın alarak bu mahsulleri kısmen veya tamamen tüketici dışında kalanlara satan ticaret erbabı 8/5521 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile 01.01.1983 tarihinden itibaren gerçek usulde vergilendirme kapsamına alınmışlardır. Canlı hayvan alım-satımı faaliyeti anılan kararname kapsamında değerlendirildiğinden, bu şekilde faaliyette bulunan mükellefler gerçek usulde vergilendirilecektir. 
Zirai
  mahsulün toptancı hallerinden veya ticari faaliyette bulunan sebze
  komisyoncularından sonraki teslim aşamaları 8/5521 sayılı kararname
  kapsamında kalmamaktadır.  
§ 92/2683
  Sayılı Kararname İle Gerçek Usulde Vergilendirme Kapsamına Alınan Mükellefler 
Her türlü televizyon, video, radyo, teyp, müzik seti, disk-çalar, kamera, bilgisayar, soğutucu, çamaşır ve bulaşık makinası, elektrikli süpürge, elektronik müzik aletleri, elektrikli dikiş makinası ile elektrikle çalışan benzeri eşyaların alım-satımı ve üretimi ile uğraşan mükellefler 92/2683 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile gerçek usulde vergilendirme kapsamına alınmışlardır. Kararnamede yazılı malların yanında, diğer mal ve hizmetleri satan mükellefler de gerçek usulde vergilendirilmektedir. Bakanlar Kurulu Kararında belirtilen elektrikle çalışan benzeri eşyalar ibaresinden, doğrudan elektrik enerjisiyle çalışan veya elektrikle şarj edildikten sonra çalışan emtianın anlaşılması gerekmektedir. Bu kararnamede belirtilen emtianın alım-satımı yoluyla ticaretinin yapılmasında, eski, yeni veya kullanılmış olma ayrımına gidilmeksizin, kararnamede yer alan emtiaların ticaretini yapanlar ile belirtilen işlerle uğraşan bütün mükellefler girmektedir. Örnek: Muğla ilinde ikinci el cep telefonu alım-satımı faaliyetinde bulunan Tarık Koç’un bu faaliyeti, 92/2683 sayılı kararname kapsamında kaldığından bu mükellef gerçek usulde vergilendirilecektir. 6.1.4. Ortaklıklarda Basit Usule Tabi Olmanın Şartları Ortaklıkların basit usule tabi olup olmadığının tespitinde, GVK’nun 48’inci maddesinde yazılı iş hacmi ölçüleriyle 47’inci maddesinde yazılı yıllık kira bedelleri toplu olarak, diğer koşullar ortakların her biri için tek tek aranır. Ortaklıklarda, ortakların birinin gerçek usule tabi olması diğer ortakları da gerçek usule tabi hale getirir. Adi ortaklık halinde çalışanların aynı zamanda şahsi bir işle de iştigal etmeleri durumunda tespit, GVK’nun 47’nci maddesinin 2 numaralı bendi ile 48’inci maddesinde yer alan ölçülerden şahsi işine ait olanlara, ortaklıklardan payına düşen kısmın ilave edilmesiyle yapılır. Bir mükellefin birden fazla ortaklıkta hissesinin bulunması durumunda, ortaklıklardaki paylarına düşen işyeri kirası ve iş hacmi ölçüleri tek tek toplanır ve böylece basit usulden yararlanabilme şartlarının aşılıp aşılmadığı tespit edilir. Örnek: Bay (A), Muğla’da Bay (B) ile Adi ortaklık kurmuştur. Bay (A) nın hissesi %50, Bay (B) nin hissesi %50 dir. Ortaklığa ait işyeri kira tutarı 01.01.2005 tarihi itibarıyla 1.500 YTL olup, 2005 yılındaki alışları 50.000 YTL, satışları ise 62.000 YTL dir. Ayrıca Bay (A) nın kendine ait işletmesi nedeniyle 1.200 YTL kira ödemesi, 39.000 YTL mal alışı bulunmaktadır. Bay (A) nın ortaklıktan payına 750 YTL kira düşmektedir. Kendi işyerinin yıllık kirası 1.200 YTL olup ikisinin toplamı 1.950 YTL olduğundan yıllık kira tutarı bakımından basit usulün şartlarına haizdir. Bay (A) ya ortaklık alışlarında 25.000YTL düşmektedir. Kendi işletmesindeki alışları 39.000 YTL dir. İkisinin toplamı 64.000 YTL olup, (2005 yılı için belirlenen 47.000 YTL lik haddi aştığından) Bay (A), 48 inci maddede belirtilen şartları ihlal etmiştir. Bay (A), 31.12.2005 tarihi itibarıyla basit usule tabi olmanın şartlarını kaybettiğinden, 2006 vergilendirme döneminden itibaren gerçek usulde vergilendirilecektir. Ortaklığın devam etmesi halinde, bay (B) nin kazancıda, ortağının kazancı gerçek usulden vergilendirildiğinden, hadleri aşıp aşmadığına bakılmaksızın 2005 yılından itibaren gerçek usulden vergilendirilecektir. 
6.1.5.
  Basit Usulde Ticari Kazancın Tespiti  
Basit
  usulde ticari kazanç, bir hesap dönemi içinde elde edilen hasılat ile
  giderler ve satılan malların alış bedelleri arasındaki müspet farktır. Bu
  fark, faaliyetle ilgili olarak alınması ve verilmesi mecburi olan alış ve
  giderler ve hasılatlara ilişkin belgelerde yazılı tutarlara göre
  hesaplanacaktır.  
Kazancın
  bu şekilde tespiti sırasında emtia ticareti ile uğraşanlarca;  
§
  Hesap dönemi sonundaki emtia mevcudunun değeri hasılata,  
§ Hesap dönemi başındaki emtia mevcudunun değeri giderlere, 
ilave
  edilecektir.  
Ancak,
  kullanılan sabit kıymetler gider yazılmayacak ve üzerlerinden amortisman
  hesaplanmayacaktır.  
Kazancı
  basit usulde tespit edilen mükelleflerin defter tutma yükümlülükleri
  bulunmamaktadır. Bu mükellefler, kazancın tespiti ve Vergi Usul Kanununun
  defter tutma hükümleri hariç, bildirme, vesikalar, muhafaza, ibraz diğer
  ödevler ceza hükümleri ile bu Kanun ve diğer kanunlarda yer alan ikinci sınıf
  tüccarlar hakkındaki hükümlere tabidirler. 
6.1.6.
  Basit Usulden Gerçek Usule Geçiş  
Basit
  usule tabi olmanın genel ve özel şartlarından herhangi birini takvim yılı
  içinde kaybedenler, ertesi takvim yılı başından itibaren
  gerçek usulde vergilendirileceklerdir.  
Basit
  usulün şartlarına haiz olanlardan, bu usulden yararlanmak istemediklerini
  yazı ile bildirenler bu talepleri doğrultusunda takip eden ay başından
  veya izleyen takvim yılı başından, yeni işe başlayanlar ise işe
  başlama tarihinden itibaren gerçek usulde vergilendirilirler.  
Yapılan
  denetimlerde basit usulde vergilendirilen mükelleflerden sahte veya
  muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenledikleri veya kullandıkları
  tespit edilenler basit usulden yararlanamazlar. Bu hususun kendilerine tebliğ
  tarihini takip eden aybaşından itibaren işletme hesabı esasına göre defter
  tutmak kaydı ile gerçek usulde vergilendirilirler.  
Herhangi
  bir şekilde gerçek usulde vergilendirilecek olanlar ve gerçek usulde
  vergilendirilen mükellefler, bir daha hiçbir şekilde basit usulden
  yararlanamazlar. Daha önce gerçek usulde vergilendirilmekte iken işini terk
  eden mükellefler bu tarihten sonra işe başlamaları halinde yine gerçek usulde
  vergilendirileceklerdir.  
Gerçek
  usulde vergilendirilen kişilerin aynı türden iş yapan eş ve çocukları da bu
  faaliyetleri nedeni ile basit usulden yararlanamazlar.  
Örnek  
Tokat
  ili sınırları içerinde öteden beri bakkallık faaliyetinde bulunan ve gerçek
  usulde vergilendirilen Bay (A), bu faaliyetini 2002 yılında terk etmiştir. Bu
  mükellef, herhangi bir faaliyeti nedeniyle yeniden mükellefiyet tesis
  ettirmesi halinde, GVK`nun 46 ncı maddesinin son fıkrasında yer alan,
  “herhangi bir şekilde gerçek usulde vergilendirilecek olanlar ve gerçek
  usulde vergilendirilen mükellefler bir daha hiçbir şekilde basit usulden
  yararlanamazlar” hükmü uyarınca basit usulden yararlanamayacağından, gerçek
  usulde vergilendirilecektir.  
6.1.7. Basit Usule Tabi Mükelleflerde Belge Düzeni 
6.1.7.1.
  Kullanılacak Belgeler  
Basit
  usulde vergilendirilen mükellefler, hasılatları ile ilgili olarak Vergi Usul
  Kanunu hükümlerine göre fatura, perakende satış vesikaları ve ilgili
  mevzuatta sayılan diğer belgeleri düzenlemek ve kullanmak zorundadırlar.  
6.1.7.2.Belge
  Temini  
Basit
  usule tabi mükelleflerin kullandıkları belgeler ve zarflar sadece Türkiye
  Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) tarafından bastırılmaktadır. 
Bu mükelleflerin kayıtları ister odalar bünyesinde oluşturulan muhasebe bürolarında tutulsun, ister kendileri tutsun, belgelerini bağlı oldukları oda veya birlikten temin edeceklerdir. Mükelleflerin bulunduğu yerde bağlı oldukları oda veya birlik yoksa veya bulunduğu yerde bağlı olacağı oda veya birlik kurulmamış ise; en yakın oda veya birliğe veya karma odaya kayıt yaptıracaktır. Belgelerini de kayıt yaptırdığı bu odadan temin edeceklerdir. Basit usulde vergilendirme kapsamında bulunup, meslek odalarına üye kayıtları yapılamayan, traktörle nakliyecilik yapanlar, hususi oto ile ticari faaliyette bulunanlar, biçer döver işletmecileri ile inşaat ustaları gibi mükellefler, kullanacakları belgeleri ikinci sınıf tüccarların tabi oldukları esaslar çerçevesinde (anlaşmalı matbaalara bastırmak veya noterlere tasdik ettirmek suretiyle) temin edebilmektedirler. Anılan mükellefler, diledikleri takdirde kullanacakları belgeleri faaliyette bulundukları yerdeki herhangi bir oda veya birlikten de temin edebilmektedirler. 
6.1.7.3.
  Kayıtların Tutulması  
Basit
  usule tabi mükelleflerin kayıtları, bağlı oldukları oda veya birlikler
  bünyesinde kurulan muhasebe bürolarında tutulmaktadır. Bu bürolarda 3568
  sayılı Kanuna göre yetki almış yeterli sayıda meslek mensubunun çalıştırılması
  zorunludur. 
İsteyen mükellefler, kayıtlarını hiçbir izne gerek olmadan kendileri de tutabilmektedir. Bu takdirde, vergilendirme ile ilgili ödevlerin tamamı kendilerince yerine getirilecektir. İsteyen mükellefler ise kayıtlarını meslek mensubuna da tutturabilirler. Mükellefler, satış ve hizmetleri için düzenledikleri hasılat belgelerini bir zarfta, faaliyetleri ile ilgili olarak mal ve hizmet alışları ile giderleri için aldıkları gider belgelerini başka bir zarfta toplayıp saklayacaklardır. Kayıtları odalarda tutulan mükellefler ise her aya ait zarfları izleyen ayın 10’una kadar kaydının tutulduğu büroya teslim edeceklerdir. Mükelleflerden zarf içinde alınan belgeler bürolarda işletme hesabı defterinin gelir ve gider sayfalarındaki işlem başlıkları esas alınarak bilgisayar ortamına aktarılacaktır. Bu belgeler cari yıl sonuna kadar bürolarda saklanacaktır. 
6.1.7.4.
  Belge Düzenlenmesinde Uyulacak Esaslar  
Basit
  usulde vergilendirilen mükellefler ikinci sınıf tüccarların tabi olduğu usul
  ve esaslar dahilinde belge düzenlemek durumundadırlar. 
Ancak; Vergi Usul Kanununun mükerrer 257 nci maddesindeki yetkiye istinaden, basit usulde vergilendirilen mükelleflerin yeni düzenlemeye intibak edebilmeleri ve gerekli hazırlıkları yapabilmeleri için; 
–
  Belge vermedikleri günlük hasılatları için gün sonunda tek bir fatura
  düzenlemeleri,  
– Düzenlenen faturanın alıcıya ilişkin bilgiler yerine "... tarihli toplam hasılat" ibaresinin yazılması, 
şeklinde
  kolaylık sağlanmış ve konuya ilişkin açıklamalar 215 Seri No.lu Gelir Vergisi
  Genel Tebliğinde yapılmıştır.  
Söz konusu uygulama aynı usul ve esaslar dahilinde 41 seri No`lu Gelir Vergisi Sirküleri ile 31.12.2006 tarihine kadar uzatılmıştır. Bu imkandan yararlanmak isteyen mükellefler, müşterilerinin istemeleri halinde fatura veya perakende satış vesikası (dolmuş işletenler hariç) vermek zorundadırlar. 
6.1.7.5.
  Ödeme Kaydedici Cihaz Kullanılması  
Gelir
  Vergisi Kanununun 51 inci maddesinin Ödeme Kaydedici Cihazları kullanan
  mükelleflerin basit usulden faydalanamayacağına ilişkin 11 numaralı bent
  hükmü, 4444 sayılı Kanunun 14 üncü maddesiyle 14.08.1999 tarihinden itibaren
  yürürlükten kaldırıldığından, basit usulde vergilendirilen mükelleflerden
  isteyenler, bu tarihten itibaren ödeme kaydedici cihaz kullanabileceklerdir.  
6.1.7.6.
  İktisadi Kıymetlerin Satışında Belge Düzenlenmesi  
Basit
  usulde vergilendirilen mükelleflerin taşıt ve diğer sabit kıymetlerini
  satmaları dolayısıyla fatura düzenleme yükümlülükleri bulunmamaktadır. Bu
  mükelleflerce yapılan taşıt satışlarının noter satış sözleşmesi ile, diğer
  sabit kıymet satışlarının ise gider pusulası düzenlenerek tevsik edilmesi
  mümkündür.  
6.1.7.7.
  Belgelerin İptali  
Basit
  usulde vergilendirilen mükelleflerden işlerini terk edenlerin kullanmadıkları
  belgelerin iptal işlemleri, belgeleri veren oda veya birliklerce
  yapılmaktadır. Belgelerini anlaşmalı matbaalara bastırmak veya noterlere
  tasdik ettirmek suretiyle temin eden mükelleflerin belgelerinin iptali, vergi
  dairelerince yapılmaktadır. 
İşini terk edenlerden, söz konusu belgeleri ibraz edemeyenler ile eksik belge ibraz edenler veya belgelerini kaybettiğini bildiren mükelleflerin durumu, belgeyi veren oda veya birliklerce düzenlenen tutanak ile tespit edilecektir. Bu mükellefler hakkında ikinci sınıf mükelleflerde olduğu gibi bir taraftan usulsüzlük cezası kesilirken, diğer taraftan dönem vergi matrahlarının tespiti için takdir komisyonuna sevk edilir. 
6.1.7.8.
  Muhafaza ve İbraz Yükümlülüğü  
Basit
  usulde vergilendirilen mükelleflerin, bir takvim yılı içinde aldıkları
  mallara ve hizmetlere ait alış belgeleri ve yaptıkları giderler ile hasılat
  belgeleri kayıtlarının tutulduğu bürolarda muhafaza edilecektir. Cari takvim
  yılına ilişkin belgelerin ibrazı da bu bürolardan talep edilecektir.  
Cari
  takvim yılı kayıtlarının tutulması ve vergilendirmeyle ilgili tüm ödevler
  bürolarca yerine getirilecektir. Yıllık beyannamenin verilmesinden sonra o
  yıla ilişkin belgeler muhafaza edilmek üzere mükellefe teslim edilecektir.
  Teslim alınan belgeler, ilgili bulundukları yılı takip eden takvim yılı
  başından başlayarak 5 yıl süre ile mükelleflerce muhafaza edilecektir.  
6.1.7.9.
  Sahte veya Muhteviyatı İtibarıyla Yanıltıcı Belge Düzenlediği veya Kullandığı
  Tespit Edilen Mükelleflerin Durumu  
Basit
  usule tabi ticaret erbabından, sahte veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı
  belge düzenlediği veya kullandığı tespit edilenler, bu hususun kendilerine
  tebliğ edildiği tarihi takip eden aybaşından itibaren ikinci sınıf tüccarlara
  ilişkin hükümlere tabi olurlar. 
6.1.7.10.
  Basit Usule Tabi Mükelleflerce Düzenlenen Belgelerin Vergi İadesi ve Özel
  Gider İndirimi Karşısındaki Durumu  
Basit
  usulde vergilendirilen mükelleflerce düzenlenen fatura ve fatura yerine geçen
  belgeler, 2978 sayılı Vergi İadesi Hakkında Kanunu uyarınca vergi iadesine ve
  Gelir Vergisi Kanunu hükümleri uyarınca vergi indirimine konu harcama belgesi
  olarak kabul edilecektir.  
6.1.8.
  Basit Usule Tabi Mükelleflerin Yanında Çalışanların Durumu  
Basit
  usulde vergilendirilen mükelleflerin kendi işyerlerinde bilfiil çalışmaları
  veya bulunmaları şarttır. Ancak, bu mükelleflerin işlerinde yardımcı işçi
  çalıştırmaları veya çırak kullanmaları bu şartı bozmayacaktır.  
Basit
  usulde vergilendirilen mükelleflerin yanında çalışan kişiler diğer ücretli
  olarak vergilendirilecektir. Diğer ücret kapsamında vergilendirilenler vergi
  karnesi almaya mecburdurlar.  
Kazançları
  basit usulde vergilendirilen ticaret erbabı, yanında çalışanların vergi
  karnesi almalarını ve karnelerinde yazılı vergilerini ödemelerini temin
  etmeye mecburdurlar.  
6.1.9. Basit Usulde Katma Değer Vergisi Uygulaması Basit Usulde vergilendirilen mükelleflerin teslim ve hizmetleri 4842 sayılı Kanunla 01.07.2003 tarihinden itibaren katma değer vergisinden istisna tutulmuştur. Buna göre; Basit usulde vergilendirilen mükellefler, mal teslimleri ve hizmet ifalarında katma değer vergisi hesaplamayacaklar, bunlardan mal ve hizmet alan mükellefler de katma değer vergisi indirimi yapmayacaklardır. Gerçek usulde vergilendirilen mükelleflerden mal ve hizmet satın alan basit usulde vergilendirilen mükellefler, ödedikleri katma değer vergisini gider veya maliyet olarak dikkate alacaklardır. 6.1.10. Basit Usulde Vergi Tevkifatı ve Geçici Vergi Gelir Vergisi Kanununun 94 ncü maddesinde, yaptıkları ödemelerden vergi tevkif edecekler arasında basit usulde vergilendirilen mükellefler sayılmamıştır. Bu nedenle, bu mükellefler yaptıkları ödemeler üzerinden gelir vergisi tevkifatı yapmayacaklar ve muhtasar beyanname vermeyeceklerdir. Basit usulde vergilendirilen mükellefler geçici vergi ödemeyeceğinden buna ilişkin beyanname vermeyecekler ve bildirim de bulunmayacaklardır 
6.2.
  GERÇEK USULDE VERGİLENDİRME  
Basit
  usul koşullarını taşımayan gelir vergisi mükelleflerinin ticari kazançları
  gerçek usule göre tespit edilir.  
Gerçek
  usule tabi mükellefler tutacakları defterler yönünden iki sınıfa ayrılırlar:  
•Birinci
  sınıf tacirler  
•İkinci
  sınıf tacirler  
6.2.1.Birinci
  Sınıf Tacirler  
6.2.1.1.
  Bilanço Esasında Defter Tutanlar  
§
  Satın aldıkları malları olduğu gibi veya işledikten sonra satanlardan yıllık
  alımları veya satımları tutarları VUK`da belirtilen miktarlardan fazla
  olanlar (2005 yılı için yıllık alımlarda 88.000 YTL veya yıllık satımlarda
  120.000 YTL, 2006 yılı için yıllık alımlarda 96.000 YTL veya yıllık
  satımlarda 130.000 YTL.) 
§ Diğer işlerle uğraşanlardan bir yıl içinde elde ettikleri gayri safi iş hasılatı VUK`da belirtilen miktarı aşanlar (2005 yılı için 48.000 YTL, 2006 yılı için 52.000 YTL) § İlk iki bentlerde yazılı işleri beraber yapanlardan 2 nci bentte anılan iş hasılatının beş katı ile yıllık satış tutarının toplamı VUK`da belirtilen miktarı aşanlar (2005 yılı için 88.000 YTL, 2006 yılı için 96.000 YTL.) § Her çeşit ticaret şirketleri ile kooperatifler § Kurumlar vergisine tabi diğer tüzel kişiler § Kendi istekleri ile bilanço esasına göre defter tutanlar 
6.2.1.2.
  Bilanço Esasında Ticari Kazancın Tespiti
   
Bilanço
  esasında ticari kazancın tespiti, GVK nun 38 inci maddesinde yer almaktadır.
  Birinci sınıf tacirler, hesaplarını bilanço esasında tutacakları defterlerde
  takip ederler.  
Bilanço
  esasına göre ticari kazanç, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda
  ve başındaki değerleri arasındaki müspet farktır. Bu dönem zarfında sahip
  veya sahiplerce:  
§ İşletmeye ilave olunan değerler bu farktan indirilir; § İşletmeden çekilen değerler ise farka ilave olunur. 
Ticari
  kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanunu'nun
  değerlemeye ait hükümleri ile bu Kanunun 40 ve 41 inci madde hükümlerine
  uyulur.  
Bilanço
  esasına tabi olan mükellefler aşağıda yazılı olan defterleri tutmak
  zorundadır:  
§
  Yevmiye defteri 
§ Defteri kebir § Envanter defteri Bu defterlerin yanısıra sürekli imalat işiyle uğraşanlar imalat defteri, banka, banker ve sigorta şirketleri banka ve sigorta muameleleri defteri, depo (ardiyeler) işletenler ambar defteri, yabancı nakliyat ve ulaştırma kurumları veya Türkiye’deki temsilcileri hasılat defteri tutmak mecburiyetindedirler. Ayrıca, 16 Seri No.lu Damga Vergisi Genel Tebliği ile yapılan düzenlemeye göre anonim şirketler, damga vergisi defteri tutmak zorundadır. (32 ve 33 Seri No.lu Damga Vergisi Genel Tebliği ile anonim şirket dışındaki diğer kurumlar vergisi mükellefleri ile kollektif ve adi komandit şirketler ve bilanço esasına göre defter tutan gerçek kişiler istemeleri halinde damga vergisi defteri tutabileceklerdir.) 
Birinci
  sınıf tacirler, hesap dönemi sonunda bilanço çıkarırlar. Bunun için işletmeye
  dahil mevcutları, alacakları ve borçları saptarlar ve VUK hükümlerine göre
  değerlendirirler.  
Ticari
  bilançonun vergi kanunlarına uyumlaştırılmış haline mali bilanço denir.
  Ticari kazanç, çıkarılan mali bilançolar üzerinden hesaplanır ve hesap dönemi
  sonunda ve başındaki öz sermaye tutarlarının karşılaştırılması ile bulunur.
  Dönem sonundaki öz sermayenin dönem başındakine göre fazla olan kısmı o
  dönemin ticari kazancı sayılır. Tersi durumda ise fark, zararı gösterir.  
6.2.2. İkinci Sınıf Tacirler 
Birinci
  sınıf tacirlerle ilgili şartları taşımayanlar, ikinci sınıf tacir sayılırlar
  ve ticari işletme hesabına göre defter tutarlar.  
6.2.2.1.
  İşletme Hesabı Esasında Ticari Kazancın Tespiti  
İşletme
  hesabı esasında ticari kazancın tespiti, GVK`nun 39 uncu maddesinde yer
  almaktadır. İkinci sınıf tacirler, kazançlarını işletme hesabı esasında
  tespit ederler. Bu usulde kazanç, bir hesap dönemi içinde elde edilen
  hasılatlarla, giderler arasındaki müspet farktan oluşur. Giderlerin daha
  fazla olması halinde zarar doğmuş olur.  
Elde
  edilen hasılat, tahsil olunan paralarla tahakkuk eden alacakları ifade eder.
  Giderler de, yapılan ödeme ve borçlanılan meblağlardan ikisini de kapsar.  
Emtia
  alım satımı ile uğraşanlar her hesap dönemi sonunda, emtia envanteri
  çıkarırlar. İşletme hesabı esasında, emtia envanter kayıtları, işletme
  defterinin sonundaki boş sayfalarda veya ayrıca tasdikli olarak tutulacak
  envanter defterinde gösterilir.  
Hesap
  dönemi sonundaki emtia mevcudunun değeri hasılata, hesap dönemi başındaki
  emtia mevcudu giderlere ilave olunur.  
İşletme
  hesabı esasına tabi mükelleflerin genel olarak tutmak zorunda oldukları tek
  defter, işletme hesabı defteridir. Bunun yanında mükellefler yaptıkları işin
  niteliğine göre aşağıdaki defterleri tutacaklardır. 
§ Bitim işleri defteri (VUK Md.200) § Ambar defteri (VUK Md.209) 
İşletme
  hesabı defterinin sol tarafı gider, sağ tarafı hasılat kısmı olup, satışlar
  ister peşin ister taksitle yapılmış olsun satış tutarının tamamı hasılat
  olarak kaydedilecektir.  
Gider
  tablosuna;  
§
  Çıkarılan envantere göre hesap dönemi başındaki emtia mevcudunun değeri 
§ Hesap dönemi zarfında satın alınan emtianın değeri ile yapılan bilumum giderler 
Hasılat
  tablosuna;  
§
  Hesap dönemi zarfında satılan emtianın değeri ile hizmet karşılığı ve sair
  suretle alınan paralar 
§ Çıkarılan envantere göre hesap dönemi sonundaki emtia mevcudunun değeri kaydedilir. 
6.2.2.2.Ticari
  Kazancın Tespitinde İndirilecek Giderler
   
Gelir
  Vergisi Kanunun 1 inci maddesinde belirlenen esaslara göre gelir safi
  tutarları üzerinden vergiye tabi tutulmaktadır. Safi tutarı tespit edebilmek
  için, gayri safi hasılattan indirilebilecek giderler GVK`nun 40 ıncı
  maddesinde sayılmış olup, aşağıda açıklanmıştır.  
a)
  Ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel
  giderler, 
b) Hizmetli ve işçilerin iş yerinde veya iş yerinin müştemilatında iaşe ve ibate giderleri, tedavi ve ilaç giderleri, sigorta primleri ve emekli aidatı, 27 nci maddede yazılı giyim giderleri, c) İşle ilgili olmak şartıyla, mukavelenameye veya kanun emrine istinaden ödenen zarar, ziyan ve tazminatlar, d) İşle ilgili ve yapılan işin ehemmiyeti ve genişliği ile mütenasip seyahat ve ikamet giderleri, e) Kiralama yoluyla edinilen veya işletmeye dahil olan ve işte kullanılan taşıtların giderleri, f) İşletme ile ilgili olmak şartıyla; bina, arazi, gider, istihlak, damga, belediye vergileri, harçlar ve kaydiyeler gibi ayni vergi, resim ve harçlar, g) VUK hükümlerine göre ayrılan amortismanlar, h) İşverenlerce, Sendikalar Kanunu hükümlerine göre sendikalara ödenen aidatlar, i) İşverenler tarafından ücretliler adına bireysel emeklilik sistemine ödenen katkı payları, j) Fakirlere yardım amacıyla gıda bankacılığı faaliyetinde bulunan dernek ve vakıflara Maliye Bakanlığınca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde bağışlanan gıda, temizlik, giyecek ve yakacak maddelerinin maliyet bedeli. 
a)
  Ticari Kazancın Elde Edilmesi ve İdame Ettirilmesi İçin Yapılan Genel
  Giderler  
Ticari
  kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin;
  kazancın elde edilmesi ve idamesi açısından bir illiyet bağının bulunması,
  giderlerin kazancın elde edilmesine yönelik olması, harcamaların yapıldığı
  geliri doğuran olayın vergiye tabi bulunması karşılığında gayrı maddi bir
  kıymet iktisap edilmemiş olması ve maliyete girecek giderlerden olmaması
  gerekir.  
Genel
  olarak;  
§
  Kırtasiye, temizlik, ısıtma, aydınlatma, su ve telefon giderleri, 
§ İşyeri, araç vb. giderleri, § Yapılan işle orantılı temsil ve ağırlama giderleri, § Bina, taşıt, emtia ve bunlara yönelik sigorta giderleri, § Finansman giderleri, § Pazarlama, satış ve dağıtım giderleri, § Reklam giderleri, § Yurt dışındaki kişilere ödenen komisyonlar, reklam giderleri, sorunlu ürün iadesi ve komisyon giderleri, 
Bu
  türden giderlerdir.  
Götürü
  Gider  
GVK`nun
  40 ıncı maddesinin 1 numaralı bendinin parantez içi hükmü ile, ihracat,
  yurtdışında inşaat, onarma, montaj ve taşımacılık faaliyetinde bulunan
  mükelleflere, bu bentte yazılı giderlere ilaveten, bu faaliyetlerden döviz
  olarak elde ettikleri hasılatın binde beşini aşmamak şartıyla, yurt dışındaki
  bu işlerle ilgili giderlerine karşılık olmak üzere götürü olarak
  hesapladıkları tutarı gider olarak indirebilme imkanı getirilmiştir.  
Ticari
  kazançlarda vergilendirilecek kazancın tespitinde indirim konusu yapılacak
  giderlerin VUK hükümlerine göre belgelendirilmesi gerekmektedir. Götürü gider
  uygulaması bunun bir istisnası olup, mükelleflerin bu uygulamaya yönelik
  olarak herhangi bir belge ibraz etme yükümlülükleri bulunmamaktadır.  
Söz
  konusu uygulamadan ihracat, yurt dışında inşaat, onarım, montaj, taşımacılık
  ile uğraşanlar yararlanabilecektir.  
Götürü
  gider uygulamasından GVK 45 inci madde kapsamındaki işleri yapan dar
  mükellefler hariç olmak üzere tam ve dar mükellefler yararlanabilecektir.  
b)
  Hizmetli ve İşçilerin İş Yerinde veya İş Yerinin Müştemilatında İaşe ve İbate
  Giderleri, Tedavi ve İlaç Giderleri, Sigorta Primleri ve Emekli Aidatı, 27.
  Maddede Yazılı Giyim Giderleri  
Bu
  giderler sigorta primi ve emeklilik aidatları; kanunla kurulan sigorta
  şirketleri ve emekli sandıklarına işveren payı olarak ödenen tutarlardır.
  Özel sigortalar için yapılan ödemeler bu kapsamda değildir. SSK primlerinin
  gider yazılabilmesi için SSK`ya fiilen ödenmiş olması gerekir. Sigorta
  primleri bu nedenle, dönemine ve ait olduğu yıla bakılmaksızın, fiilen
  ödendiği tarihte gider yazılır.  
Hizmet
  erbabına yapılan giyim giderleri işin icabına uygun olarak verilen ve
  bunların işten ayrılması halinde geri alınan eşyalardır. Ancak, hizmet
  erbabına özel yaşamında kullanılması için verilen giyim eşyası ayın
  şeklindeki ücret olarak değerlendirilir.  
c)
  İşle ilgili Olmak Şartıyla, Mukavelenameye; İlama veya Kanun Emrine İstinaden
  Ödenen Zarar, Ziyan ve Tazminatlar  
Söz
  konusu zarar, ziyan ve tazminatların gider olarak dikkate alınabilmesi için;  
§
  İşle ilgili olması, 
§ Kanun hükmüne veya sözleşmeye veya ilama bağlı olması 
şarttır.  
Ancak,
  teşebbüs sahibinin suçlarından doğan tazminatların kanunen kabul edilmeyen
  gider olduğu hükme bağlandığından, GVK 40/3`de belirtilen zarar, ziyan ve
  tazminatların teşebbüs sahibinin suçlarından doğmamış olması gerekmektedir.  
d)
  İşle ilgili ve Yapılan İşin Ehemmiyeti ve Genişliği ile Mütenasip Seyahat ve
  İkamet Giderleri  
Söz
  konusu giderler; 
§ işle ilgili, § işin ehemmiyeti ve genişliği ile orantılı, § seyahat maksadının gerektirdiği süre ile sınırlı olarak indirilebilir. 
Ancak
  turistik mahiyetteki gezi harcamaları ile eşle çıkılan iş seyahatlerinde
  yapılan harcamaların eşe isabet eden kısmı gider olarak dikkate alınmaz.  
e)
  Kiralama Yoluyla Edinilen veya İşletmeye Dahil Olan ve İşte Kullanılan
  Taşıtların Giderleri  
Taşıtın
  işletmeye dahil olması demek, bilanço esasına göre defter tutan
  mükelleflerde, taşıtın bilançonun aktifinde yer alması demektir.İşletme
  hesabı esasına göre defter tutulması halinde ise taşıt, işletme hesabı
  defterinin demirbaşlarının kaydedildiği sayfada yer almalıdır. Ayrıca
  amortisman defteri tutuluyor ise orada da yer almalıdır.  
Taşıtlar
  için yapılan harcamanın gider olarak kaydedilebilmesi için taşıtların
  kesinlikle işte kullanılması gerekmektedir. Ayrıca işletme aktifinde
  bulunmamakla beraber kiralama yolu ile edinilen ve işte kullanılan taşıtların
  giderleri de indirilebilecektir.  
f)
  Ayni Vergi Resim ve Harçlar  
İşletme
  ile ilgili olmak şartı ile ödenen bina, arazi, gider, istihlak, damga,
  belediye vergileri, harçlar ve kaydiyeler gibi ayni vergi, resim ve harçlar
  ticari kazancın tespitinde indirim konusu yapılabilmektedir.Buna göre;  
§
  İşletme ile ilgili olan 
§ Maddede sayılanlarla aynı mahiyette olan vergiler (banka ve sigorta vergileri, emlak vergileri, işletme ile ilgili olan taşıt vergileri) gider olarak kabul edilebilmektedir. 
Ancak,
  Motorlu Taşıtlar Vergisinin 14 üncü maddesine göre, I-III-IV sayılı listelerde
  yer alan taşıtlardan alınan vergi ve cezalar ile gecikme zamları gelir ve
  kurumlar vergisi matrah tespitinde gider olarak kabul edilmez. Sözü edilen
  tarifelerde yer alan taşıtlardan sadece ticari maksatla kullanılan uçak ve
  helikopterler ile taşıt kiralama faaliyeti ile uğraşan işletmelerin bu amaçla
  kiraya verdikleri taşıtların vergileri gider yazılabilir.  
g)
  VUK Hükümlerine Göre Ayrılan Amortismanlar
   
Amortisman
  ayırabilmek için amortismana tabi kıymetin;  
§
  İşletmede kullanılması  
§ İşletmede 1 yıldan fazla kullanılması ve yıpranmaya, aşınmaya veya kıymetten düşmeye maruz bulunması gerekmektedir. 
Değeri
  VUK`da belirtilen meblağları aşmayan peştamallıklar (2005 yılı için 480 YTL)
  ile işletmede kullanılan ve değeri VUK`da belirtilen meblağları aşmayan (2005
  yılı için 480 YTL) alet ve demirbaşlar amortismana tabi tutulmayarak doğrudan
  doğruya gider yazılabilir. İktisadi ve teknik bakımdan bütünlük gösterenlerde
  bu sınır topluca dikkate alınır.  
h)
  İşverenlerce, Sendikalar Kanunu Hükümlerine göre Sendikalara Ödenen Aidatlar  
Bu
  aidatların bir aylık tutarı, işyerinde işçilere ödenen çıplak ücretin bir
  günlük toplamını aşamaz.  
Çıplak
  ücret; fazla mesai, prim, ikramiye, sosyal yardım gibi ek ödemeleri
  ihtiva etmeyen ücrettir. Çıplak ücretin brütlerinin aylık toplamının 30 a
  bölünmesi suretiyle ilgili ay için gider yazılabilecek aidat tutarı bulunur.
  Ancak aidatların işveren tarafından gider yazılabilmesi için aidatın ilgili
  olduğu yılda sendikaya ödenmesi gerekir.  
i)
  İşverenler Tarafından Ücretliler Adına Bireysel Emeklilik Sistemine Ödenen
  Katkı Payları  
4697
  sayılı Kanunla 07.10.2001 tarihinden geçerli olmak üzere, GVK`nun 40 ıncı
  maddesine eklenen hükümle işverenler tarafından ücretliler adına bireysel
  emeklilik sistemine ödenen katkı payları ticari kazancın tespitinde gider
  olarak indirilebilecektir.  
Bu
  kapsamda indirim konusu yapılabilecek tutar, ücretlinin elde ettiği brüt
  ücretin %10’unu ve yıllık bazda asgari ücretin brüt yıllık tutarını
  aşamayacaktır.  
Aynı
  hüküm ücretliler tarafından ödenen katkı payı tutarı içinde geçerlidir.  
Hem
  işveren hem de ücretli tarafından katkı payı ödenmesi ve toplam tutarın
  yukarıda belirtilen sınırı (ücretin %10`nu ve asgari ücret tutarı) aşması
  halinde, indirimin öncelikli olarak ücret matrahının tespitinde mi yoksa ticari
  kazancın tespitinde mi yapılacağı konusu taraflarca serbestçe
  belirlenebilecektir.  
Gider
  olarak dikkate alınacak tutarın tespitinde yıllık asgari ücret ve aylık ücret
  ifadelerinden brüt ücretin anlaşılması gerekmektedir  
Örnek
  1: Bir işverenin Nisan 2004 döneminde çalışanı adına bireysel
  emeklilik sistemine ödediği katkı payı tutarı 200 milyon liradır.  
 
Ödenen
  katkı payı toplam tutarı 200 milyon lira olmasına rağmen brüt ücretin
  %10’unun 180 milyon lira olması nedeniyle, işveren tarafından ücretle
  ilişkilendirilmeksizin ticari kazancın tespitinde gider olarak
  indirilebilecek katkı payı tutarı 180 milyon lira olacaktır.  
İşveren
  tarafından ödenen ancak GVK`nun 40/9. maddesine göre indirilemeyen 20 milyon
  lira ise ücret olarak vergilendirilmek suretiyle ticari kazancın tespitinde
  dikkate alınacaktır.  
j)
  Gıda Bankacılığı Faaliyetinde Bulunan Dernek ve Vakıflar  
5035
  sayılı Kanunla GVK’nun 40 ıncı maddesine eklenen 10 numaralı bent hükmü ile
  gıda bankacılığı kapsamında yapılan yardımlar 01.01.2004 tarihinden itibaren
  ticari kazancın tespitinde gider olarak dikkate alınabilecektir.  
Gıda,
  temizlik, giyecek ve yakacak maddelerinin bağışının dernek veya vakfa
  yapılmış olması gerekmektedir. İhtiyacı bulunanlara doğrudan veya başka
  organizasyonlar aracılığıyla yapılacak anılan maddelerin yardımının yukarıda
  belirtilen maddeler kapsamında yapılmış bağış olarak değerlendirilmesi mümkün
  değildir.  
Bağışı
  kabul edecek dernek veya vakfın tüzüğünde veya senedinde ihtiyacı bulunanlara
  gıda yardımı yapabilmesine ilişkin hükümlerin bulunması gerekmektedir.
  Bununla beraber, dernek veya vakfın başka alanlarda da faaliyet gösteriyor
  olmasının, kamuya yararlı dernek veya vergiden muaf vakıf olup olmamasının
  uygulama açısından herhangi bir önemi bulunmamaktadır.  
İndirim
  konusu yapılacak bağışlar, bağışa konu mal bedeli Vergi Usul Kanununun 232
  nci maddesinde belirtilen fatura düzenleme sınırının altında kalsa dahi
  mutlaka fatura ile belgelendirilecek ve ayrıca taşıma için sevk irsaliyesi
  düzenlenecektir.  
Bağışlanan
  mala ilişkin bilgileri eksiksiz olarak içerecek fatura, bağış yapılan dernek
  veya vakıf adına düzenlenecektir. Mal bedeli olarak faturada, bağışa konu
  malın maliyet bedeli (yüklenilen katma değer vergisi hariç) yazılı olacaktır.  
Faturada
  “İhtiyaç sahiplerine yardım şartıyla bağışlandığından KDV hesaplanmamıştır”
  ibaresinin yer alması zorunludur.  
Ticari
  işletmeye dahil malların (gıda, temizlik, giyecek ve yakacak maddelerinin)
  bağışlanması durumunda bu malların maliyet bedeli Gelir Vergisi Kanununun 40
  ıncı maddesi çerçevesinde gider kaydedilir. Bu işlem, faturanın bir yandan
  gelir bir yandan da gider kaydedilmesi suretiyle gerçekleştirilir.  
Bağışlanan
  maddelerin işletmeye dahil olmaması halinde ise, söz konusu malın maliyet
  bedeli Gelir Vergisi Kanununun 89 uncu maddesi çerçevesinde yıllık
  beyannamenin bağış ve yardımlara ilişkin bölümüne yazılarak gelir vergisi
  matrahının tespitinde indirim olarak dikkate alınacaktır.  
6.2.2.3.
  Ticari Kazancın Tespitinde İndirilemeyecek Giderler  
Gelir
  Vergisi Kanununun 41 inci maddesinde sayılan aşağıdaki ödemeler ticari
  kazancın tespitinde gider kabul edilemez:  
a)
  Teşebbüs sahibi ile eşinin ve çocuklarının işletmeden çektikleri paralar veya
  aynen aldıkları sair değerler; 
b) Teşebbüs sahibinin kendisine, eşine, küçük çocuklarına işletmeden ödenen aylıklar, ücretler, ikramiyeler, komisyonlar ve tazminatlar; c) Teşebbüs sahibinin işletmeye koyduğu sermaye için yürütülecek faizler; d) Teşebbüs sahibinin, eşinin ve küçük çocuklarının işletmede cari hesap veya diğer şekillerdeki alacakları üzerinden yürütülecek faizler; e) Her türlü para cezaları ve vergi cezaları ile teşebbüs sahibinin suçlarından doğan tazminatlar; f) Her türlü alkol ve alkollü içkiler ile tütün ve tütün mamullerine ait ilan ve reklâm giderlerinin %50 si ; g) Kiralama yoluyla edinilen veya işletmede kayıtlı olan yat, kotra, tekne, sürat teknesi gibi motorlu deniz, uçak ve helikopter gibi hava taşıtlarından işletmenin esas faaliyet konusu ile ilgili olmayanların giderleri ile amortismanları; h) Basın yoluyla işlenen fiillerden veya radyo ve televizyon yayınlarından doğacak maddî ve manevî zararlardan dolayı ödenen tazminat giderleri. 
Bu
  maddenin uygulanmasında, kollektif şirketlerin ortakları ile adi ve eshamlı
  komandit şirketlerin komandite ortakları teşebbüs sahibi sayılır.  
a)
  Teşebbüs Sahibi ile Eşinin ve Çocuklarının İşletmeden Çektikleri Değerler ile
  Bu Kişilere Yapılan Bazı Ödemeler  
GVK`nun
  41 inci maddesinin ilk dört bendinde teşebbüs sahibi ile eşi ve çocuklarının
  işletmeden çektikleri paralar veya aldıkları sair iktisadi değerler ile
  teşebbüsten bu kişilerce yapılan bazı ödemelerin ticari kazancın tespitinde
  gider olarak indirilemeyeceği hükme bağlanmıştır.  
Bu
  bentlerde yer alan düzenlemeler, işletmenin ticari varlığı ile işletme sahip
  ya da yakınlarının kişisel varlıklarının birbirinden ayrılması, ticari
  işletmeye ilişkin giderlerle, işletme sahip ya da yakınlarının özel
  tasarruflarının giderlerinin birbirinden ayrılması amacını taşımaktadır.  
b)
  Her Türlü Para Cezaları, Vergi Cezaları, Gecikme Zamları ve Faizleri,
  Teşebbüs Sahibinin Suçlarından Doğan Tazminatlar ile Bu Gibi Şahsi Vergiler  
GVK`nun
  41 inci maddesinin 1 inci fıkrasının 5 inci bendinde yer alan;  
§
  Her türlü para cezaları, 
§ Vergi cezaları, § Teşebbüs sahibinin suçlarından doğan tazminatlar sayılmakla beraber, 
Gelir
  Vergisi Kanununun 90 ıncı maddesinde,  
§
  Gelir vergisi ile diğer şahsi vergiler, 
§ Her ne şekilde olursa olsun vergi cezaları ve para cezaları, § Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre ödenen cezalar, gecikme zamları ve faizler, § Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ödenen cezalar, gecikme faizleri, 
gelir
  vergisi matrahından ve gelir unsurlarından indirilmez denilmektedir.  
Ancak,
  ticari bir sözleşmeye cezai şart konmuşsa, bu çeşit bir tazminat cezai
  mahiyette tazminat sayılmaz, gelir vergisinden indirilebilir. 
Ticari
  faaliyet nedeni ile ödenen müeyyideler, faizler, zamlar safi kazanç tutarının
  hesaplanmasında gider unsuru olarak kabul edilebilir. Kamu kurumları
  tarafından verilen hizmet bedellerinin geç ödenmesi nedeniyle gecikme cezası
  olarak adlandırılan ve tahsil edilen bedeller sözleşmeye dayanan tazminat
  veya ticari faaliyet nedeniyle ödenen gecikme faizi mahiyetinde bulunduğundan
  ticari kazancın tespitinde gider olarak dikkate alınabilecektir.  
c)
  Her Türlü Alkol ve Alkollü İçkiler ile Tütün ve Tütün Mamullerine Ait İlan ve
  Reklam Giderlerinin %50 si  
Söz
  konusu giderlerin yarısı indirim konusu yapılırken Bakanlar Kurulu Kararı ile
  yapılan düzenleme ile oran (0) sıfır olarak belirlendiğinden bu harcamaların
  tamamı gider olarak indirilebilecektir.  
d)
  Motorlu Deniz Taşıtları ve Hava Taşıtlarından İşletmenin Esas Faaliyet Konusu
  ile İlgili Olmayanların Giderleri ile Amortismanları  
Kiralama
  yolu ile edinilen veya işletmede kayıtlı olan yat, kotra, sürat teknesi gibi
  motorlu deniz; uçak, helikopter gibi hava taşıtlarında işletmenin esas
  faaliyet konusu ile ilgili olmayanların giderleri ile amortismanları Gelir
  Vergisi Kanununun 40/7. maddesine göre ticari kazancın tespitinde indirim
  konusu yapılamaz.  
6.2.2.4.
  Diğer Kanunlara Göre İndirilebilecek ve İndirilemeyecek Giderler  
Motorlu
  Taşıtlar Vergisi Kanununa göre, söz konusu Kanunun I-III-IV sayılı
  tarifelerinde yer alan taşıtlardan alınan vergi ve cezalar ile gecikme
  zamlarının gider olarak indirilmesi mümkün bulunmamaktadır (Ticari amaçla
  kullanılan uçak, helikopter ile taşıt kiralama faaliyeti ile uğraşan
  işletmelerin bu amaçla kiraya verdikleri taşıtlara ait giderler indirilebilecektir.)
   
Özel
  işlem ve özel iletişim vergilerinin ticari kazancın tespitinde gider olarak
  indirilmesi mümkün bulunmamaktadır.  
Katma
  Değer Vergisi mükellefleri kullanmak üzere satın aldıkları ödeme kaydedici
  cihazların her biri için %100 e kadar amortisman oranı seçebilirler.
  Amortisman ayırma imkanı bulunmayanlar ise alış bedelinin tamamını vergiye
  tabi kazançlarının tespitinde indirim konusu yaparlar. (3100 Sayılı Kanun Md.
  7)  
6.2.3.
  Yıllara Sari İnşaat ve Onarma İşlerinin Vergilendirilmesi  
6.2.3.1.Yıllara
  Sari inşaat ve Onarım İşinin Özellikleri
   
Gelir
  vergisinde takvim yılı esastır. Bir takvim yılına ait gelirler ertesi yılın
  Şubat-Mart ayında beyan edilir. Bu vergilendirme ve beyan sisteminin
  istisnası Gelir Vergisi Kanununun 42, 43 ve 44 üncü maddelerinde yer alan
  yıllara yaygın inşaat ve onarım işidir.  
Bir
  yıldan fazla süren (birden fazla takvim yılına taşan) inşaat ve onarma
  işlerinden elde edilen kazançlar işin bitiminde tespit edilir, tamamı o yılın
  geliri sayılarak takip eden yılın Mart ayının 15 inci gününe kadar beyan
  edilir.  
Bir
  işin 42 nci madde kapsamında değerlendirilebilmesi için aşağıdaki koşulları
  taşıması gerekmektedir.  
§
  Faaliyet konusu iş, inşaat ve onarım işi olmalıdır. 
§ İnşaat ve onarım işi başkalarının hesabına ve taahhüde bağlı olarak yapılmalıdır. § İnşaat ve onarım işi birden fazla takvim yılına sirayet etmelidir. 
6.2.3.2.İnşaat
  ve Onarım İşinde İşin Başlangıç Tarihi  
GVK`nun
  42 nci maddesi kapsamına giren işlerde, inşaat ve onarım işinin başlangıç ve
  bitim tarihi önem arz etmektedir.  
Bu
  çerçevede;  
§
  Yapılan sözleşmede yapılacak işin yer teslimi öngörülmüş ise yerin teslim
  edildiği tarih, 
§ Sözleşmede yer teslim tarihi belirtilmemiş ise sözleşmede belirtilen işin başlangıç tarihi, § Sözleşmede bunların hiçbiri belirtilmemiş ise sözleşme tarihi, işin başlangıç tarihi olarak kabul edilir. 
Örnek:
  Mükellef A, belediye ile 29.08.2001 tarihinde yapılan sözleşme gereğince
  mezarlık ek gömü alanı işini yüklenmiş ve işe 12.09.2001 tarihinde başlaması
  gerekirken, söz konusu alanın SİT alanı içinde olması nedeni ile iş yapımı
  ertelenmiştir. İlgili alanın SİT alanından çıkarılması ile 31.01.2002
  tarihinde işe başlama talimatı alan mükellef A, işi aynı yıl içinde
  bitirmiştir. Bu durumda söz konusu iş, GVK`nun 42 inci maddesi kapsamında
  yıllara sari inşaat ve onarım işi olarak değerlendirilemeyecektir.  
6.2.3.3.
  İnşaat ve Onarım İşinde İşin Bitim Tarihi
   
§
  Geçici ve kesin kabule tabi olan işlerde geçici kabulün yapıldığını gösteren
  tutanağın onaylandığı tarih, 
§ Geçici ve kesin kabul usulüne tabi olmayan işlerde işin fiilen tamamlandığı veya fiilen bırakıldığı tarih, 
işin
  bittiği tarih olarak kabul edilir. Diğer bir ifadeyle, yıllara sari işlerde
  geçici kabul tutanağının düzenlenerek onaylanması ile iş bitmiş sayılır ve bu
  tarih itibarıyla kar-zarar tespit edilerek takip eden yıl beyan edilir.  
Geçici
  ve kesin kabul yönteminde yıllara sari inşaat ve onarma işlerinde iş, geçici
  kabulün yapıldığını gösteren tutanağın idarece onaylandığı tarihte bitmiş
  sayılır. Elde edilen kazanç veya zarar, geçici kabul tutanağının idarece
  onaylandığı yılı izleyen Mart ayının 15 inci günü akşamına kadar beyan
  edilir.  
Geçici
  kabulden kesin kabul tarihine kadar bu işle ilgili olarak yapılan giderler
  ile her türlü hasılat bu giderlerin yapıldığı veya hasılatın elde edildiği
  yılın kar-zarar hesabına intikal ettirilir.  
Geçici
  ve kesin kabul usulüne tabi olmayan işlerde işin fiilen tamamlandığı yıl,
  işin bittiği tarih olarak kabul edilir. Bu hallerde fiili bir ölçü söz konusu
  olup, her olay kendine ait özellikler taşıyabilir. Genel planda önem taşıyan
  unsur, inşası tamamlanan yapının, sahibinin istifade ve tasarrufuna sunulmuş
  olmasıdır.  
İşin
  ifa edilerek son bulması için aşağıdaki şartların birlikte bulunması gerekir.  
§
  İşin yapılmış olması, 
§ Yapılan şeyin teslim edilmiş olması, § Yapılan şeyin kabul edilmiş olması gerekir. 
6.2.3.4.
  İnşaat ve Onarma İşlerinde Ortak Genel Giderlerin Dağıtımı  
Yıllara
  sari inşaat ve onarma işi yapan yükümlüler, bu işlerine ait kayıtlarını ayrı
  bir defterde veya tutmakla yükümlü oldukları defterlerin ayrı sayfalarında
  göstermek ve kar-zararlarını ayrı ayrı saptamak zorundadırlar.  
Hangi
  işle ilgili olduğu saptanamayan veya bütün işler için yapılan giderler ortak
  genel gider olarak kabul edilip yapılan işlere dağıtılırlar.  
Yıl
  içinde birden fazla inşaat ve onarım işinin birlikte yapılması halinde her
  yıla ait müşterek genel giderler bu işlere ait harcamaların birbirine olan
  nispetine göre dağıtılacaktır. Enflasyon düzeltmesi uygulanan dönemlerde ise
  harcamaların düzeltilmiş değerlerinin dikkate alınacağı tabidir.  
Tek
  veya birden fazla inşaat ve onarım işi diğer işlerle birlikte yapılıyor ise,
  her yıla ait müşterek genel giderler bu işlere ait harcamalar ile diğer
  işlere ait satış veya hasılat tutarlarının birbirlerine olan nispeti
  dahilinde dağıtılacaktır.  
Örnek  
Mükellef
  (B), hepsi yıllara sari inşaat ve onarım işi yapmakta olup,  
§ A
  işinden 60 milyar TL. 
§ B işinden 36 milyar TL. § C işinden 24 milyar TL. istihkak almıştır. 
Üç
  ayrı iş için müştereken 9.6 milyar TL. genel gider yapılmıştır. Bu genel
  giderlerin işlere dağılımı alınan istihkakların, toplam harcama içindeki payı
  arasında yapılacaktır.  
 
6.2.3.5.
  İnşaat ve Onarma İşlerinde Amortismanların Dağıtımı  
GVK.43/3
  üncü maddesine göre ortak olarak kullanılan makine, tesisat ve ulaştırma
  araçlarının amortismanları bunların her bir işte kullanıldıkları gün sayısına
  göre inşaatların maliyetlerine dağıtılır.  
Amortisman
  dağıtımında aşağıdaki konulara dikkat edilmelidir:  
§
  Mobilya, hesap ve yazı makinesi gibi büro malzemelerinin amortismanı; ortak
  genel giderlere eklenerek dağıtıma tabi tutulur. 
§ Yıl içinde alınan tesisat, makine ve ulaştırma araçlarının satın alındığı tarihten önceki günlere isabet eden amortismanları, yine ortak genel giderlere eklenerek dağıtıma tabi tutulur. § Tesisat, makine ve ulaştırma araçlarının kullanılmayıp boş kaldığı günlere isabet eden amortismanları, ortak genel giderlere eklenerek dağıtıma tabi tutulur. Söz konusu araçların kullanılmadığı veya kullanılmasının mümkün olmadığı işlere pay verilmez. 
Örnek:
  Değeri 30 milyar TL olan kamyon aşağıdaki sürelerde belirtilen
  faaliyetlerde kullanılmıştır. Amortisman oranı %20 dir. (30.000.000.000 * %20
  = 6.000.000.000)  
 
6.2.3.6.
  Yıllara Sari İnşaat ve Onarma İşlerinde Tevkifat Uygulaması  
Yıllara
  sari ve onarım işi yapanlara zaman zaman söz konusu işlere ilişkin olarak
  düzenlenen istihkak raporuna dayanarak istihkak ödemesi yapılmaktadır. Bu
  ödemeler geçici kabulün veya işin fiilen bitiminden sonraki ana ödemeye
  mahsuben yapılan bir ödeme olmaktadır.  
Vergilemedeki
  gecikmeyi telafi etmek ve müteahhidin ödemedeki mali yükünü azaltmak
  amacıyla, yıllara yaygın inşaat ve onarma işlerinde ödenen istihkak
  bedellerinden vergi kesintisi yapılmaktadır. Vergi tevkifatı, Gelir Vergisi
  Kanununun 94 üncü maddesinde düzenlenmiştir. Anılan madde hükmü uyarınca
  vergi kesintisi yapmak mecburiyetinde olanlar, yıllara yaygın inşaat ve
  onarma işini yapanlara (kurumlar dahil) ödedikleri istihkak bedellerinden
  istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben (avans olarak ödenenler
  dahil) %5 nispetinde vergi kesintisi yapmakla yükümlüdürler. Yıllara sari
  inşaat ve onarım işlerinde gelir vergisi tevkifatının matrahı, bu işleri
  yapanlara ödenen istihkak bedelleridir. Kesilen bu vergiler verilecek yıllık
  gelir vergisi beyannamesinde bildirilen kazanç üzerinden hesaplanacak gelir
  kurumlar vergisinden mahsup edilir. İşin devam etmesi nedeniyle kazancı
  beyannameye dahil edilmemiş olan inşaatlara ilişkin istihkaklardan kesilen
  gelir vergisi tevkifatları diğer kazanç unsurları üzerinden hesaplanan gelir
  ya da kurumlar vergisinden mahsup edilemez.  
Diğer
  taraftan, geçici kabulden sonra kesin kabulü sağlamak üzere yapılan işler
  nedeniyle alınan istihkaklar, biten inşaat işiyle ilgilendirilmeksizin elde
  edildikleri yılın kar veya zararının tespitinde dikkate alınırlar ve gelir
  vergisi tevkifatına tabi tutulmazlar.  
Yıllara
  sari inşaat ve onarma işinden elde edilen istihkaklar nedeniyle oluşan faiz
  gelirlerinin, inşaat işinin değil faiz gelirlerinin ait olduğu yılın kazancı
  olarak beyan edilmesi gerekmektedir.  
GVK’nun
  42 nci maddesi kapsamına giren birden fazla takvim yılına sirayet eden inşaat
  ve onarma işleri dolayısıyla alınan istihkak bedellerinden tevkif edilmiş
  bulunan vergilerin, yıllık gelir veya kurumlar vergisi beyannamesinde
  gösterilen gelire dahil kazançlar üzerinden hesaplanan gelir veya kurumlar
  vergisinden mahsubu neticesinde, mükellefe iadesi gereken bir verginin
  kalması halinde, bu vergi mükellefin talebi doğrultusunda nakden ve/veya
  diğer vergi borçlarına mahsup edilmek suretiyle iade edilecektir.  
Sözleşme
  yapılırken işin yıl içinde bitmesinin öngörülmesine karşın iş değişik
  nedenlerle yıl içinde bitmeyip sonraki yıla sarkabilir. Yeni sözleşmenin
  yapılması veya sözleşmede değişikliğin yapılmasıyla birlikte ya da fiilen iş
  yıllara yaygın duruma gelebilir. Bu durumda yeni sözleşmenin veya sözleşmede
  değişikliğin yapıldığı ya da fiilen yıllara yaygın hale geldiği tarihten
  sonra yapılan hakediş ödemelerinden vergi kesintisi yapılması gerekir.  
Örnek:
  İlköğretim Okulu bina inşaatı yapım işi 30.12.2004 tarihinde
  sözleşmeye bağlanmış, 05.01.2005 tarihinde yer teslimi yapılmış, ayrıca işin
  180 günde tamamlanacağı sözleşmeye bağlanmıştır. Söz konusu inşaat işi ile
  ilgili olarak müteahhide zaman zaman istihkak (hakediş) ödemesi yapılmıştır.  
Örnek
  olayımızda okul inşaatı için yer teslimi 05.01.2005 tarihinde yapıldığından
  işin başlangıç tarihi 05.01.2005 olup, işin 180 günde tamamlanacağı
  öngörüldüğünden bitim tarihinin de aynı yılda olması nedeniyle işin GVK`nun
  42 nci maddesi kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir. Dolayısıyla söz
  konusu istihkaklardan gelir vergisi tevkifatı yapılmayacaktır.  
7. TİCARİ KAZANCIN MUAFİYET VE İSTİSNALARI 7.1. Esnaf Muaflığı Aşağıda yazılı şekilde çalışanlar GVK’nun 9 uncu maddesine göre gelir vergisinden muaf tutulmuşlardır. 1. Motorlu nakil vasıtaları kullanmamak şartı ile gezici olarak veya bir işyeri açmaksızın perakende ticaret ile iştigal edenler (Giyim eşyalarıyla zati ve süs eşyaları, değeri yüksek olan ev eşyaları Pazar takibi suretiyle gıda bakkaliye ve temizlik maddelerini ve sabit iş yerlerinin önünde sergi açmak suretiyle o iş yerlerinde satışı yapılan aynı neviden malları satanlar hariç) 2. Bir iş yeri açmaksızın gezici olarak ve doğrudan doğruya müstehlike iş yapan hallaç, kalaycı, lehimci, musluk tamircisi, çilingir, ayakkabı tamircisi, kundura boyacısı, berber, nalbant, fotoğrafçı, odun ve kömür kırıcısı, çamaşır yıkayıcısı ve hamallar gibi küçük sanat erbabı; 3. Köylerde gezici olarak her türlü sanat işleri ile uğraşanlar ile aynı yerlerde aynı işleri bir iş yeri açmak suretiyle yapanlardan 47'inci maddede yazılı şartları haiz bulunanlar (51'inci madde şümulüne girenler bu muafiyetten faydalanamazlar); 4. Nehir, göl ve denizlerde ve su geçitlerinde toplamı 50 rüsum tonilatoya (50 rüsum tonilato dahil) kadar makinesiz veya motorsuz nakil vasıtası işletenler, hayvanla veya bir adet hayvan arabası ile nakliyecilik yapanlar (Bu bentte yazılı ölçüler, birlikte yaşayan eşlerle velayet altındaki çocuklar hakkında veya ortaklık halindeki işletmelerde, bu kimselerin veya ortaklığın işlettiği vasıtalar toplu olarak nazara alınmak suretiyle tespit edilir); 5. Ziraat işlerinde kullandıkları hayvan, hayvan arabası, motor, traktör gibi vasıtalar veya sandallarla nakliyeciliği mutat hale getirmeksizin ara sıra karşılığında eşya ve insan taşıyan çiftçiler; 6. Hariçten işçi almamak, muharrik kuvvet kullanmamak kayıt ve şartı ile oturdukları evlerde imal ettikleri havlu, örtü, çarşaf, çorap, halı, kilim, dokuma mamulleri, örgü, dantel, her nevi nakış işlerini ve her nevi turistik eşya, hasır, sepet, süpürge, paspas, fırça, yapma çiçek, ip ve urganları dükkan açmaksızın satanlardan 47'inci maddenin 1 ve 3 numaralı bentlerinde yazılı şartları haiz bulunanlar; 7. Yukarıdaki 1-6 numaralı bentlerde sözü edilen işlere benzerlik gösterdikleri, Danıştay'ın muvafık mütalaası üzerine, Maliye Bakanlığınca kabul ve ilan olunan ticaret ve sanat işleri ile iştigal edenler. (Ticari, zirai veya mesleki kazancı dolayısı ile gerçek usulde Gelir Vergisine tabi olanlar ile yukarıda sayılan işleri Gelir ve Kurumlar Vergisi mükelleflerine devamlılık ve bağlılık arz edecek şekilde yapanlar esnaf muaflığından faydalanamazlar.) Esnaf muaflığından faydalananlar faaliyetleri ile ilgili olarak satın aldıkları mallara ve giderlerine ilişkin, gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinden aldıkları belgeleri saklamak zorundadırlar. Bir işyeri açmaksızın münhasıran gezici olarak; milli piyango bileti satanlar ile 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanuna göre gerçek ve tüzel kişilerin mallarını iş akdi ile bağlı olmaksızın bunlar adına kapı kapı dolaşmak suretiyle tüketiciye satanlar yukarıdaki şartlarla sınırlı olmaksızın gelir vergisinden muaftır. 7.2. PTT Acentelerinde Kazanç İstisnası PTT acenteliği faaliyetinden elde edilen kazançlar, gelir vergisinden müstesnadır. Ancak bu kazanç istisnasının GVK’nun 94. madde uyarınca yapılan tevkifata etkisi yoktur 7.3. Sergi ve Panayır İstisnası Gelir Vergisi Kanununun 30. maddesine göre dar mükellefiyete tabi olanların hükümetin izni ile açılan sergi ve panayırlarda yaptıkları ticari faaliyetlerden elde ettikleri kazançlar, Türkiye’de başkaca işyeri veya daimi temsilcileri bulunmamak şartıyla gelir vergisinden istisna edilmiştir. Bu sergi ve panayırlarda yapılan serbest meslek faaliyetinden elde edilen kazançlar da gelir vergisinden müstesnadır. 7.4. Serbest Bölgelerde Elde Edilen Kazançlara İlişkin İstisna 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanununda 5084 sayılı Kanunla yapılan değişiklik ile serbest bölgeler gümrük hattı dışında sayılmış; bu bölgelerde gümrük ve kambiyo mükellefiyetine dair mevzuat hükümlerinin uygulanmayacağı belirtilmiş; işletmeci ve kullanıcıların yatırım ve üretim safhalarında Bakanlar Kurulunca belirlenecek vergi dışı teşviklerden yararlandırılabileceği hükme bağlanmıştır. (3218 sayılı Kanun Madde 6) 3218 sayılı Kanuna 5084 sayılı Kanunun 9 uncu maddesiyle eklenen geçici 3 üncü maddede de, serbest bölgelerde 06.02.2004 tarihi itibarıyla faaliyette bulunmak üzere ruhsat almış mükelleflerin, faaliyet ruhsatlarında belirtilen süre ile sınırlı olmak üzere bölgelerde gerçekleştirdikleri faaliyetler dolayısıyla elde ettikleri kazançları gelir ve kurumlar vergisinden istisna edilmiştir. 3218 sayılı Kanunda yapılan değişikliklerin incelenmesinden de anlaşılacağı üzere, bölgelerde vergi mükellefiyetine dair mevzuat hükümlerinin uygulanması sağlanmış, tam ve dar mükelleflerin bölgedeki gelir ve kurumlar vergisi muafiyetine son verilmiştir. Serbest bölgelerde faaliyette bulunan mükelleflerle ilgili olarak, 4 Eylül 2004 tarih ve 25573 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 85 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinde ayrıntılı açıklamalara yer verilmiştir. Bununla birlikte 5084 sayılı Kanundan önce veya sonra faaliyet ruhsatı almış olanların Serbest Bölgelerdeki imalatlarının satışı sonucu elde edilen kazançları Avrupa Birliğine tam üyeliğin gerçekleştiği tarihi içeren yıllık vergilendirme döneminin sonuna kadar gelir vergisinden istisnadır. 7.5. Eğitim ve Öğretim İşletmelerinde Kazanç İstisnası Eğitim ve öğretim işletmelerinde kazanç istisnası 5228 sayılı Kanunla ve GVK’nun mülga 20’inci maddesi başlığı ile yeniden düzenlenmiştir. Buna göre, “okul öncesi eğitim, ilköğretim, özel eğitim ve orta öğretim özel okullarının işletilmesinden elde edilen kazançlar, ilgili Bakanlığın görüşü alınmak suretiyle Maliye Bakanlığının belirleyeceği usul ve esaslar çerçevesinde beş vergilendirme dönemi gelir vergisinden müstesnadır. İstisna, okulların faaliyete geçtiği vergilendirme döneminden itibaren başlar.” Eğitim ve öğretim işletmelerine tanınan kazanç istisnası; okul öncesi eğitim, ilköğretim, orta öğretim ve özel eğitim okullarının işletilmesinden elde edilen kazançlar için geçerlidir. Bu istisnadan 01.01.2004 tarihinden itibaren faaliyete geçen eğitim ve öğretim kurumları yararlanabilecektir. Bu tarihten önce faaliyete geçen okulların işletilmesinden elde edilen kazançlara bu istisnayı uygulamak mümkün değildir. Kişilerin bilgi düzeyini yükseltmek amacıyla kurulan dershaneler, sosyal-kültürel ve mesleki alanda yetenek, bilgi, beceri ve deneyimlerini geliştirmek, boş zamanlarını değerlendirmek ve öğrencileri istedikleri derslere yetiştirmek amacıyla faaliyet gösteren özel öğretim kurumları (Anadolu liselerine, üniversiteye hazırlık kursları, bilgisayar kursları, dans-bale okulları vb.) ile öğrenci etüt eğitim merkezlerinin işletilmesinden elde edilen kazançlar da bu istisna kapsamı dışındadır. İstisna faaliyete başlanılan vergilendirme döneminden itibaren 5 vergilendirme dönemi için geçerlidir. Eylül 2005 tarihinde faaliyete geçen bir ortaöğretim okulu için 2005-2009 vergilendirme dönemlerinde elde edilen kazançlara istisna uygulanacaktır. Kurum açma izin belgesinin daha önceki bir tarihi taşıması, istisna uygulamasının süresini değiştirmez. Yukarıdaki örnekte kurum için izin belgesi 2004 yılında verilmiş olsa dahi istisna 2005 yılından itibaren yani faaliyete geçilen dönemden itibaren uygulanacaktır. Eğitim tesislerinde yer alan büfe, kantin vb. işletilmesi veya kiraya verilmesinden elde edilen kazançlar da istisna kapsamı dışındadır. Fakat yemek, yatma ve taşıma bedelleri okul ücretine dahilse bu faaliyet gelirleri de istisnadan faydalanabilecektir. 7.6. Teknoloji Geliştirme Bölgelerinde Yapılan Faaliyetler Sonucu Elde Edilen Kazançlara İlişkin İstisna 4691 sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanununa göre teknoloji geliştirme bölgelerinde faaliyet gösteren mükelleflerin, münhasıran bu bölgedeki yazılım ve AR-GE faaliyetlerinden elde ettikleri kazançları faaliyete başlanılan tarihten bağımsız olmak üzere, 31.12.2013 tarihine kadar gelir ve kurumlar vergisinden istisna edilmiştir. (4691 sayılı Kanun Geçici Madde 2) Geçici 2 nci maddenin yürürlüğe girdiği 01.01.2004 tarihinden önce teknoloji geliştirme bölgelerinde faaliyet gösteren mükelleflerin, bölgedeki yazılım ve AR-GE faaliyetlerinden elde ettikleri kazançlar da, faaliyete başladıkları tarihten bağımsız olmak üzere, 31.12.2013 tarihine kadar gelir ve kurumlar vergisinden müstesnadır. 
7.7.
  4325 sayılı Kanun Kapsamındaki Gelir Vergisi İndirimi  
4325
  sayılı Kanun kapsamına dahil illerde 01.01.1998 tarihinden önce işyeri
  bulunan mükellefler ile 01.01.1998 - 31.12.2000 tarihleri arasında bu illerde
  yeni bir işyeri açan ve gelir ve kurumlar vergisi istisnası uygulamasından
  yararlanan mükellefler için istisna süresinin bitiminden başlamak ve
  31.12.2007 tarihinde sona ermek üzere çalıştırılan işçi sayısına bağlı olarak
  %40 - %60 arasında değişen oranlarda vergi indiriminden yararlanılması mümkün
  bulunmaktadır.  
7.8.
  Yatırım İndirimi  
Gelir
  ve kurumlar vergisi mükelleflerinin yararlanabileceği yatırım indirimi
  müessesesi 4842 sayılı Kanunla değişmeden önce GVK’nun 1-6 ncı maddelerinde
  düzenlenmişti. Ancak, 4842 sayılı Kanunla GVK’nun Ek 1-6 maddeleri
  yürürlükten kaldırılmış, buna karşılık yatırım indirimi aynı Kanunun 19 uncu
  maddesi ile “Ticari ve Zirai Kazançlarda Yatırım İndirimi İstisnası” başlığı
  altında yeniden düzenlenmiştir.  
7.8.1.
  Yatırım İndiriminin Tanımı ve Amacı  
Yatırım
  indirimi, belirli şartlar altında yapılan yatırım harcamalarının belli bir
  oranının vergi matrahından indirilmesini sağlayan bir teşvik müessesesidir.  
Yatırım
  indirimi ile;  
Ø
  Yatırımın teşvik edilmesi, 
Ø İstihdam imkanlarının arttırılması, Ø Yabancı sermaye yatırımlarının arttırılması Ø Gelişmiş ve yeni teknoloji kullanımının teşviki 
amaçlanmaktadır.  
7.8.2.
  Yatırım İndiriminin Konusu ve Oranı  
Yatırım
  indiriminin konusu, yatırım indirimi istisnasından yararlanma şartlarını
  taşıyan mükelleflerin faaliyetlerinde kullanmak üzere satın aldıkları veya
  imal ettikleri amortismana tabi iktisadi kıymetlerden yeni olanlarıdır. Oranı
  ise, bu iktisadi kıymetlerin maliyet bedellerinin %40’ıdır. Ayrıca Petrol
  Kanunu ve Maden Kanununa göre yürütülen arama ve sondaj faaliyetleri için
  yapılan ve aktifleştirilen harcamalar yatırım indirimi istisnası
  uygulamasından yararlanacaklardır.  
7.8.3.
  Yararlanma Koşulları  
a- Kazancın
  bilanço esasına göre tespiti, 
b- Harcamaların; Ø İşletme faaliyetlerinde kullanılan Ø Yurt içinde kullanılan Ø Yeni olan Ø Bedeli 5 Milyardan az olmayan (1.1.2005 tarihinden itibaren 10.000 YTL.) 
amortismana
  tabi iktisadi kıymetlerin satın alınması veya imali suretiyle yapılmış olması
  gerekmektedir.  
7.8.4.Yararlanacak Mükellefler 
Yatırım
  indirimi istisnasından;  
Ø
  Gelir vergisi mükelleflerinden; 
bilanço esasına göre defter tutan ticari kazanç sahiplerinden, gerçek kişiler, kollektif şirketler, adi komandit şirketler, adi ortaklıklar, bilanço esasına göre defter tutan zirai kazanç sahiplerinden çiftçiler, zirai işletmeler, Ø Kurumlar vergisi mükelleflerinden; sermaye şirketleri, kooperatifler, iktisadi kamu müesseseleri, iş ortaklıkları, dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmeler, 
yararlanırlar.  
7.8.5. Yararlanamayacak Olanlar 2005 takvim yılı için bedeli 10.000 YTL’den az olan iktisadi kıymetler Yurt içinde veya dışında daha önce kullanılmış olan iktisadi kıymetler Gayri maddi haklar ve ekonomik ömürleri 5 yıldan kısa olan özel maliyet bedelleri Mal ve hizmet üretimiyle doğrudan ilgili olmayan; alet, edevat, mefruşat ve büro demirbaşları Bedelsiz olarak iktisap edilen iktisadi kıymetler Satın alma suretiyle iktisap edilen veya inşa edilen binalar Arazi veya arsalar Binek otomobili ve benzeri kara taşıtları, yat, kotra vb. motorlu deniz araçları ile helikopter gibi hava taşıtları Yurt dışındaki yatırımlarda kullanılmak üzere alınan iktisadi kıymetler 7.8.6. Yatırım İndirimi Hesaplanmayacak İktisadi Kıymetler 
Gelir
  Vergisi Kanunu’nun 19 uncu maddesinin 4 üncü fıkrasında belirtilen harcamalar
  yatırım indirimi istisnasından yararlanamayacaktır.  
1)
  Bedeli 5 milyar liradan (01.01.2005 tarihinden itibaren 10 milyar liradan) az
  olan iktisadi kıymetler (iktisadi ve teknik bakımdan bütünlük
  arz eden iktisadi kıymetler haddin aşılıp aşılmadığının tespitinde bir bütün
  olarak dikkate alınır).  
İktisadi
  ve teknik bakımdan bütünlük arz eden iktisadi kıymetler, bir işletmede belli
  bir fonksiyon etrafında birleşerek bir üretimde bulunan veya üretime herhangi
  bir aşamada değer kazandıracak nitelikteki bir fonksiyonu birbirini
  tamamlayarak yerine getiren iktisadi kıymetler olarak tanımlanmıştır.  
Örneğin;
   
à
  bir bilgisayar sistemini oluşturan donanım malzemeleri, 
à yazar kasalar ve barkot okuyucu cihazlar, à lokanta işletmesi için alınan tabak, çatal, bıçak ve bardaklar, à okul sıra ve masaları 
aynı
  fonksiyona hizmet ettiklerinden iktisadi ve teknik bakımdan bütünlük
  oluşturmaktadır.  
2)
  Yurt içinde veya yurt dışında daha önce kullanılmış olan iktisadi kıymetler (yüzer
  havuzlar ve oniki yaşından küçük gemiler hariç).  
3)
  Gayri maddi haklar ile ekonomik ömrü 5 yıldan daha kısa olan özel maliyet
  bedelleri (yatırım indirimden yararlanan iktisadi kıymetlerin
  kullanılabilmesi için gerekli olan bilgisayar programları hariç).  
Gayri
  maddi haklardan sadece yatırım indiriminden yararlanan iktisadi kıymetlerin
  kullanılabilmesi için gerekli olan bilgisayar programları yatırım indirimine
  konu edilebilecektir.  
Ayrıca,
  ekonomik ömrü 5 yıldan daha kısa olan özel maliyet bedellerinin yatırım
  indiriminden yararlanamayacaktır.  
4)
  Mal ve hizmet üretimi ile doğrudan ilgili olmayan; alet, edevat, mefruşat ve
  büro demirbaşları.  
Yatırımın
  üretkenliğini arttıran ve üretim sürecine doğrudan katılan alet, edevat,
  mefruşat ve büro demirbaşları yatırım indirimine konu edilebilecektir.  
Örneğin,
  otel işletmeciliğinde kullanılan televizyon, masa, sandalye vb. demirbaşlar
  hizmet üretimi ile doğrudan ilişkili bulunduğundan yatırım indirimi
  istisnasından yararlanacaktır.  
5)
  Bedelsiz olarak iktisap edilen iktisadi kıymetler.  
Bedelsiz
  iktisapta, herhangi bir harcama bulunmadığı için bedelsiz olarak iktisap
  edilen iktisadi kıymetler indirime de konu olamaz.  
6)
  Satın alma suretiyle iktisap edilen veya inşa edilen binalar (mal
  ve hizmet üretim yeri olarak kullanılmak üzere inşa edilenler hariç).  
Bina
  harcamalarının yatırım indirimine konu edilebilmesi için mal ve hizmet üretim
  yeri olarak kullanılmak üzere inşa edilmiş olma şartı aranmaktadır.  
Mal
  veya hizmet üretim yeri olarak kullanılmakta olan veya başka amaçla inşa
  edilmiş olmasına rağmen, mal veya hizmet üretim yerine dönüştürülen binalar için
  yapılan tadilat ve tamirat harcamalarına yeni bir bina inşa edilmemiş olduğu
  için yatırım indirimi uygulanamaz. Ancak, mevcut üretim yerinin
  genişletilmesi amacıyla yapılan binalara yatırım indirimi uygulanır.  
Örneğin;
  bilgisayar donanımları üretimi ile iştigal eden (A) Ticaret ve San. A.Ş.’nin
  tamamı idari hizmetlerinde kullanılmak üzere, kendi arsası üzerinde yapmayı
  düşündüğü idare merkezi binasına ilişkin harcamaları, söz konusu bina mal ve
  hizmet üretim yeri niteliğinde olmadığından yatırım indirimi istisnasından
  faydalanamayacaktır.  
7)
  Arazi veya arsalar  
Arazi
  veya arsalar her ne kadar binanın maliyet unsuru içerisinde yer alsa da, GVK
  19 uncu maddesinin 47 nci bendinde yatırım indiriminden yararlanmayacak
  iktisadi kıymetler arasında sayıldığından, binalar için yatırım indirimi
  uygulanırken arsa bedeli hariç değerleri dikkate alınacaktır.  
Örneğin;
  Tohumculuk faaliyeti ile iştigal eden (C) A.Ş., faaliyetini
  genişletmek amacıyla satın aldığı arazi hariç olmak üzere, söz konusu
  faaliyetinde kullanacağı diğer amortismana tabi iktisadi kıymetleri için
  yatırım indirimi istisnasından yararlanabilecektir.  
8)
  Binek otomobili ve benzeri kara taşıtları, yat, kotra, tekne ve benzeri
  motorlu deniz araçları ile uçak ve helikopter gibi hava taşıtları (işletmenin
  esas faaliyet konusu ile ilgili olanlar hariç).  
Yukarıda
  belirtilen taşıtlar için yatırım indirimi hesaplanmaz. Ancak, işletmenin esas
  faaliyet konusunun bu taşıtların kısmen veya tamamen işletilmesi olması
  halinde yatırım indirimi istisnası uygulanabilecektir.  
Örneğin;
  taşıt kiralama (rent a car) konusunda faaliyet gösteren
  şirketlerin kiralanmak üzere aktifine aldığı binek otomobilleri yatırım
  indirimi istisnası kapsamında değerlendirilecektir.  
Esas
  faaliyet konusu, yukarıda belirtilen taşıtların kısmen veya tamamen
  işletilmesi olmayıp, başka alanlarda faaliyet göstermekte olan işletmelerin
  satın aldığı taşıtlar ise yatırım indirimi istisnasından yararlanamazlar.  
Örneğin;
  otomobil alım-satımı faaliyetinde bulunan şirketin, satış öncesi
  test sürüşü yaptırmak amacıyla satın aldığı binek otomobilleri, işçilerin
  servisi için satın alınan panel van, sigara veya ilaç satış, dağıtım ve
  pazarlaması yapan mükellefin işletmesinde kayıtlı olan, dağıtım ve pazarlama
  faaliyetinde kullanmak üzere satın aldığı binek otomobili, işletmelerin
  faaliyetlerinde kullanılmış olsa bile, işletmelerin esas faaliyeti söz konusu
  araçların işletilmesi olmadığından yatırım indirimi istisnası
  uygulanmayacaktır.  
Binek
  otomobili ve benzeri kara taşıtları dışında kalan kamyon, kamyonet, otobüs,
  minibüs, tır, tanker gibi araçlar, işletmelerin faaliyetlerinde kullanılmak
  üzere satın alınmış veya imal edilmiş olmaları koşuluyla, belirtilen
  kısıtlamalara tabi olmaksızın yatırım indirimi istisnası kapsamında
  değerlendirilecektir. (Esas faaliyet konusu ile ilgili olması şartı aranmaz).
   
Örneğin;
  meşrubat dağıtım ve pazarlama işi ile uğraşan firmanın ürünlerinin dağıtımı
  amacıyla satın aldığı kamyon veya kamyonet bu kapsamdadır.  
7.8.7.
  İndirimin Başlangıcı ve Süresi  
GVK
  19 uncu maddenin 5024 sayılı Kanunla değiştirilen 2 nci fıkrasında, “Yatırım
  indirimi istisnası uygulamasına, istisnaya konu iktisadi kıymete ilişkin
  harcamaların yapıldığı yılda başlanır ve indirilecek tutara ulaşılıncaya
  kadar devam olunur.” hükmü yer almaktadır.  
Dolayısıyla,
  indirim, harcamanın yapıldığı yılda başlayacak, tamamlanıncaya kadar devam
  edecektir.  
Bu
  uygulama bakımından, “harcama”, yatırım indirimine konu iktisadi kıymetlere
  ilişkin bedelin ödenmesi ya da borçlanılması, bu iktisadi kıymetlerin
  işletmenin aktifindeki herhangi bir hesaba kaydedilmesi ve iktisadi
  kıymetlere yatırımcı tarafından tasarruf edilebilir duruma gelinmesi anlamına
  gelmektedir.  
Maliye
  Bakanlığı, ithal edilen yatırım mallarının yatırım indirimi istisnasından
  yararlanmasına ilişkin tayin ettiği özelgede; “.......187 Seri No.lu Gelir
  Vergisi Genel Tebliğinin (IV/B-a) bölümünde ‘.....Yurt dışından ithal edilen
  yatırım mallarının akreditif (gayri kabili rücu akreditif olsa dahi)
  tutarlarının iktisadi kıymetlerin kat’i ithalleri yapılmadan harcama kabul
  edilerek yatırım indirimi uygulamasında nazara alınması mümkün değildir.  
Buna
  göre, yurt dışından sağlanacak yatırım mallarının kat’i ithalleri yapılıp
  gümrükten çekilerek işletmenin aktifindeki bir hesaba alınması halinde,
  bunlara ait harcamalara yatırım indirimi uygulanması mümkündür’
  denilmektedir.  
Bu
  itibarla, söz konusu montaj bandı ve otomatik test cihazının kat’i ithalleri
  yapılıp gümrükten çekilerek işletmenin ambarına veya stoklar arasına girmesi
  dolayısıyla envanter ve bilançoda aktif değerler arasına alınması ve bunların
  işletmede kullanılması açısından tüm hukuki ve fiziki engellerin kaldırılmış
  olması durumunda, harcamanın yapılmış olacağı kabul edileceğinden, yatırım
  indiriminden yararlanılması mümkün bulunmaktadır.”  
Mal
  ve hizmet üretim yeri olarak kullanılmak üzere inşa edilen bina
  yatırımlarında veya yatırım indirimine tabi iktisadi kıymetlerin parça parça
  satın alınıp monte edilmesi durumunda yatırım indirimi istisnası,
  harcamaların yapılmaya başlandığı yıldan itibaren uygulanır.  
7.8.8.
  İndirim Konusu Kıymetlerin Satış ve Devri
   
Gelir
  Vergisi Kanununun 19 uncu maddesinin 5 inci fıkrasında, “yatırım indirimi
  istisnasına konu iktisadi kıymetleri aktife alındıkları tarihten itibaren iki
  yıl içinde elden çıkaran mükellefler, bu iktisadi kıymetlerle ilgili olarak
  yatırım indirimi istisnası uygulama hakkını kaybederler. Bu durumda daha önce
  yararlanılan yatırım indirimi istisnası için herhangi bir işlem yapılmaz.”
  hükmü yer almaktadır.  
Buna
  göre;  
Yatırım
  indirimi istisnasına konu iktisadi kıymetlerin iki yıldan önce elden
  çıkarılması halinde, yararlanılamayan istisna tutarı yatırım indirimine tabi
  olmayacaktır.  
Söz
  konusu iktisadi kıymetlerin iki yıldan sonra elden çıkarılması halinde, satan
  veya devreden, yararlanılmayan istisna tutarından satıştan sonra da
  yararlanmaya devam edecektir.  
Yatırım
  indiriminden kısmen faydalanılmış veya hiç faydalanılmamış aktif değerleri
  satın veya devir alanların istisnadan yararlanmaları mümkün değildir.  
İnşaatı
  devam eden binaların satın veya devir alınmasından sonra yapılan harcamalara,
  bina yatırımları için gerekli koşulların sağlanması halinde, satın veya devir
  alanlarca yatırım indirimi istisnası uygulanacaktır.  
Örneğin;
  25.08.2004 tarihinde 120 Milyar TL’ye, faaliyetlerinde kullanmak üzere amortismana
  tabi yeni bir iktisadi kıymet satın alan bir ticari işletmenin, söz konusu
  iktisadi kıymeti 12.05.2005 tarihinde satması halinde, iki yıllık süre
  dolmamış olduğundan bu iktisadi kıymetle ilgili varsa henüz yararlanamadığı
  yatırım indirimi istisnası uygulama hakkını kaybedecektir. (Yatırım indirimi
  istisnası tutarı: 120 Milyar TL x %40 = 48 Milyar TL) 2004 yılı kazancının
  yetersizliği nedeniyle bu tutarın ancak 26 Milyar TL’lik kısmı için yatırım
  indirimi istisnasından yararlanmış olması halinde, kalan 22 Milyar TL’lik
  kısım dolayısıyla artık yatırım indirimi istisnasından yararlanamayacaktır.
  Mükellefin daha önce yararlanmış olduğu 26 milyar TL’lik yatırım indirimi
  istisnası için ise herhangi bir işlem yapılmayacaktır.  
7.8.9.
  Yatırım Konusu İktisadi Kıymetlerin Finansal Kiralama Yoluyla Edinilmesi  
Yatırımların
  tamamının veya bir bölümünün finansal kiralama yoluyla gerçekleştirilmesi
  halinde kiralayan, finansal kiralamaya konu olan iktisadi kıymetlerle ilgili
  olarak bunların satın alınması halinde uygulanan teşviklerden yararlanır.
  (3226 s. Finansal Kiralama Kanunu madde 28)  
Ayrıca
  3226 sayılı Finansal Kiralama Kanununun 28 inci maddesi kapsamı dışında
  kalan, ancak Vergi Usul Kanununun mükerrer 290. maddesi uyarınca finansal
  kiralama sayılan hallerde de kiralayan, Gelir Vergisi Kanununun 19.
  maddesindeki şartları taşımak kaydıyla yatırım indirimi istisnasından
  yararlanabilecektir.  
Örneğin;
  yatırım indirimi istisnasından yararlanma hakkı bulunmayan bir serbest meslek
  erbabının veya gerçek kişinin finansal kiralama yolu ile iktisap edeceği bir
  iktisadi kıymet nedeniyle finansal kiralama şirketinin yatırım indiriminden
  yararlanması mümkün değildir.  
7.8.10. Mükelleflerin Eski ve Yeni Hükümlere Tabi İndirim Hakkının Bir Arada Bulunması 
Bir
  mükellefin hem 24.04.2003 tarihinden önce geçerli olan hükümlere hem de bu
  tarihten sonra geçerli olan hükümlere göre tespit edilen yatırım indirimi
  istisnası bulunması halinde, eski ve yeni hükümlere tabi harcamalar mükellef
  tarafından öncelikle iki gruba ayrılacak ve bu iki grup arasından hangisine
  öncelik vereceğini mükellef kendisi belirleyecektir.  
Grup
  içi sıralamada ise;  
Ø
  Öncelikle, önceki dönemlerde yapılan harcamalar üzerinden hesaplanan ancak
  kazancın yetersizliği dolayısıyla indirimi mümkün olmadığı için cari dönemde
  dikkate alınabilecek yatırım indirimi tutarları,  
Ø Daha sonra beyannamenin ilgili olduğu yılda gerçekleşen yatırım harcamaları üzerinden hesaplanan yatırım indirimi tutarları, 
dikkate
  alınacaktır.  
Birden
  fazla teşvik belgesi olması halinde aynı gruba giren yatırım indirimi
  tutarlarına ilişkin olarak yatırım teşvik belgelerinin tarihi esas alınarak
  indirim sırası belirlenecektir.  
Bu
  sıraya uyulması yıllık beyanname üzerinden yararlanılan yatırım indirimi
  tutarının ve esasen kullanılmayarak devreden yatırım indirimi tutarlarının
  kaynağını belirlemek açısından önemlidir.  
7.8.11.
  Yatırım İndiriminde Endeksleme  
Yatırım
  indirimi, kazanç yetersizliği nedeniyle uygulanmadığında izleyen yıllarda
  endekslenerek dikkate alınacaktır.  
24.04.2003
  tarihinden önce yapılan müracaatlara istinaden düzenlenen yatırım teşvik
  belgeleri kapsamındaki harcamalar (teşvik belgelerine bu tarihten sonra ilave
  edilen iktisadi kıymetler için yapılan harcamalar hariç) harcamanın yapıldığı
  yıla ilişkin vergi matrahından indirilecek, ancak kazancın yetersiz olması
  nedeniyle dikkate alınamayan istisna tutarları izleyen yıllarda Vergi Usul
  Kanunu hükümlerine göre bu yıllar için  
belirlenen
  yeniden değerleme oranında arttırılarak dikkate alınacaktır. GVK’nın 19 uncu
  maddesinde, 01.01.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5024 sayılı kanun ile
  yapılan değişiklikle, endekslemede yeniden değerleme oranının yerine, Devlet
  İstatistik Enstitüsü Toptan Eşya Fiyatları Genel Endeksinde meydana gelen
  artış oranı esas alınmıştır.  
Dolayısıyla,  
Mükelleflerin
  Gelir Vergisi Kanununun 19 uncu maddesi kapsamında yaptıkları yatırım
  harcamaları ile, 
24.04.2003 tarihinden önce yapılan müracaatlara istinaden düzenlenen yatırım teşvik belgeleri kapsamında 24.04.2003 tarihinden itibaren yaptıkları harcamalar için GVK 19. maddede yer alan şekilde yatırım indirimi istisnasından yararlanmayı tercih eden mükelleflerin söz konusu harcamaları, 
harcamanın
  yapıldığı yıla ilişkin vergi matrahından indirilecek, ancak kazancın yetersiz
  olması nedeniyle dikkate alınamayan istisna tutarları izleyen yıllarda TEFE
  oranında artırılarak dikkate alınacaktır.  
 
7.8.12.
  Yatırım İndirimi Uygulamasında YMM Tasdiki
   
3568
  Sayılı Kanunun 12 nci maddesi, YMM’lerin Tasdik Edecekleri Belgeler, Tasdik
  Konuları, Tasdike İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 7 nci
  maddesinin ve VUK mükerrer 227 nci maddesinin Maliye Bakanlığına vermiş
  olduğu yetkiye dayanılarak çıkarılan 35 ve 37 Seri No.lu Genel Tebliğlere
  göre,  
Gelir
  ve Kurumlar Vergisi mükelleflerinin Gelir Vergisi Kanununun 19 uncu maddesi
  kapsamında 2005 yılı içinde yaptıkları 274.000 YTL’yi aşan yatırım
  harcamalarının istisnadan yararlanabilmesi için,  
Gelir
  Vergisi Kanununun Geçici 61 nci maddesinin birinci fıkrası hükmü uyarınca, 24.04.2003
  tarihinden önce yürürlükte bulunan hükümlere göre yatırım indirimi
  istisnasından devam etmek isteyen mükelleflerin de, 2005 yılı içinde
  yaptıkları 274.000 YTL’yi aşan yatırım harcamalarının istisnadan
  yararlanabilmesi için,  
bu
  işlemlerini YMM’lere tasdik ettirmeleri zorunludur.  
Yıllık
  gelir veya kurumlar vergisi beyanname ve eklerinin tasdiki için tam tasdik
  sözleşmesi düzenlemiş olan mükelleflerin yatırım indirimi istisnasından
  yararlanmaları için ayrıca yatırım indirimi tasdik raporu ibraz etmelerine
  gerek yoktur. 
Yeminli Mali Müşavirlerce düzenlenecek yatırım indirimi tasdik raporları ve içerisinde yatırım indirimi istisnasının değerlendirildiği tam tasdik raporlarının; beyanname verme konusunda kendilerine süre verilip verilmediğine bakılmaksızın, Gelir Vergisi mükellefleri için Mayıs ayı sonuna kadar, Kurumlar Vergisi mükellefleri için ise Haziran ayı sonuna kadar ilgili vergi dairelerine verilmesi gerekmektedir. 
7.9.
  Türk Uluslararası Gemi Siciline Kayıtlı Gemilerin İşletilmesinden ve Devrinden
  Elde Edilecek Kazançlara İlişkin İstisna
   
4490
  sayılı Türk Uluslararası Gemi Sicili Kanunu ile 491 sayılı Kanun Hükmünde
  Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 12’inci maddesinin birinci
  fıkrasında, “Bu kanun uyarınca oluşturulan Türk Uluslararası Gemi Siciline
  kayıtlı gemilerin işletilmesinden ve devrinden elde edilen kazançlar, gelir
  ve kurumlar vergileriyle fonlardan istisnadır.” hükmü yer almaktadır. 
Bu istisnadan yararlanmak isteyen gerçek ve tüzel kişiler gemilerini Türk Uluslararası Gemi Siciline kayıt ettirmekle yükümlüdürler. 8. YILLIK BEYANNAMENİN VERİLMESİ VE GELİRİN TOPLANMASI Gelir Vergisi Kanununun 85 ve 86 ncı maddelerinde, tam ve dar mükellefiyet esasında hangi gelirlerin hangi koşullarda beyan edileceği veya edilmeyeceği hükümlerine yer verilmiştir. 
Bu
  hükümler çerçevesinde beyan edilecek/edilmeyecek gelirler aşağıda tablo
  halinde gösterilmektedir.  
![]() ![]() 
Örnek
  1: Ticari kazanç mükellefi olan Bay (E), aynı zamanda çiftçilik
  yapmakta olup, 2005 yılında elde ettiği zirai kazancı 5.000 YTL’dir.  
Zirai
  kazancın gerçek usulde vergilendirilmesine yönelik şartları taşımayan Bay
  (E)’nin bu geliri tevkif suretiyle vergilendirilmiştir.  
Bay
  (E) ticari kazancı nedeniyle tutarı ne olursa olsun 2006 yılı Mart ayında
  yıllık beyanname verecektir. Zirai kazancı gerçek usulde (defter tutmak
  suretiyle) vergilendirilmediği için bu gelirini beyannameye dahil
  etmeyecektir.  
Ø
  Tek işverenden alınan ve tevkif yoluyla vergilendirilmiş olan ücretler tutarı
  ne olursa olsun beyan edilmeyecektir. Birden fazla işverenden ücret geliri
  elde edilmesi halinde, ücretlerin toplanması sırasında birinci işverenden
  alınan ücret dikkate alınmayacak (toplama dahil edilmeyecek), bulunan tutarın
  beyan sınırını aşması halinde ilk işverenden alınan da dahil olmak üzere
  tamamı beyan edilecektir. 
Ø Elde edilen gelirin tevkifata tabi tutulmuş, birden fazla işverenden alınan ücret, menkul sermaye iradı ve gayrimenkul sermaye iradı olması halinde ücret gelirleri ayrı değerlendirilecektir. Birden sonraki işverenden alınan ücretlerin toplamı beyan sınırını aşıyorsa birinci işverenden alınan ücret de dahil olmak üzere, ücret gelirleri ve diğer tüm gelirler beyan edilecektir. Ø Tevkifata tabi tutulmuş menkul sermaye iradı ve gayrimenkul sermaye iradı gelirleri ücret gelirlerinden ayrı toplanacak olup, toplamın beyan sınırını aşmaması halinde, ücret gelirleri nedeniyle sınırın aşılmaması koşuluyla, bu gelirler beyan edilmeyecektir. Ø Birinci işveren ücretinin hangisi olacağı mükellefçe serbestçe belirlenebilecektir. Ø Beyan sınırı olarak 2005 yılı gelirleri için 103’üncü maddede yazılı tarifenin ikinci gelir diliminde yer alan 15.000 YTL dikkate alınacaktır. 9. ZARARLARIN KARLARA TAKAS VE MAHSUBU 
9.1.
  Genel Açıklama  
Gelir
  Vergisi Kanununun 88 inci maddesine göre; gelirin toplanmasında gelir
  unsurlarından bazılarından doğan zararlar (80 inci maddede yazılı diğer
  kazanç ve iratlardan doğanlar hariç) diğer kaynakların kazanç ve iratlarına
  mahsup edilir. Buna göre;  
 
9.2.
  Yurtdışı Faaliyetlerden Doğan Zararların Mahsubu  
Tam
  mükellefiyete tabi kişiler, yurt dışı faaliyetlerinden doğan zararlarını,
  faaliyette bulunulan ülkenin vergi kanunlarına göre denetim yetkisi verilen
  kuruluşlarca rapora bağlanması ve raporun aslı ve tercüme edilmiş bir
  örneğinin Türkiye’deki ilgili vergi dairesine ibrazı halinde mahsup
  edebileceklerdir.  
Türkiye’de
  mahsup edilen yurt dışı zararın, ilgili ülkede de mahsup edilmesi halinde,
  Türkiye’de beyannameye dahil edilecek yurt dışı kazanç, mahsuptan önceki
  tutar olacaktır.  
Türkiye’de
  Gelir Vergisinden istisna edilen kazançlarla ilgili yurt dışı zararlar, yurt
  içindeki kazanç ve iratlardan mahsup edilmez. 
10. GEÇİCİ VERGİ Vergi Kanunlarında yer alan bazı düzenlemelerle kişilerin enflasyondan kaynaklanan fiktif kazançların vergilendirilmemesine ilişkin hükümlere yer verilerek adil bir vergileme yapılması amaçlanmıştır. Menkul sermaye iratlarında indirim oranı uygulaması, enflasyon düzeltmesi gibi düzenlemeler bunlardan bir kaçıdır. Devlet de vergi gelirlerinin enflasyondan kaynaklanan aşınmasını önlemeye yönelik tedbirleri almak durumundadır. Tevkif yoluyla alınan vergilerle geçici vergiler bu tedbirlerden birkaçını oluşturmaktadır. 
Gerçek
  kişilerin bir takvim yılında elde ettikleri gelirler, ertesi yılın Mart
  ayında (kurumlar vergisi Nisan ayında) beyan edilmekte olup, tahakkuk eden
  vergi, gelir vergisinde iki eşit taksitte, kurumlar vergisinde ise tek
  taksitte ödenmektedir. Ertesi yıla sarkan beyanı ve taksitlendirme nedeniyle
  vergilerin de ileri bir zamanda tahsil edilmesi vergi gelirlerinin enflasyon nedeniyle
  erimesine yol açmaktadır. Söz konusu erimeyi telafi edebilmek amacıyla, 3505
  sayılı Kanunla getirilen geçici vergi uygulaması 01.01.1989 tarihinden
  itibaren mevzuatımıza girmiş bulunmaktadır.  
Geçici
  vergi bir nihai vergilendirme sistemi olmayıp sadece, daha sonra ödenecek
  olan gelir vergisinden mahsup edilmek üzere alınan bir vergidir. Yani bir
  peşin ödeme veya ön ödeme sistemidir.  
Gelir
  Vergisine ilişkin geçici vergi, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun mükerrer
  120’inci maddesinde, kurumlar vergisine ilişkin geçici vergi ise 5422 sayılı
  Kurumlar Vergisi Kanununun 25’inci maddesinde düzenlenmiştir.  
Gerçek
  usulde gelir vergisine tabi ticari kazanç sahipleri ile serbest meslek erbabı
  cari vergilendirme döneminin gelir vergisine mahsup edilmek üzere, üçer aylık
  dönemler halinde tespit edilecek kazançları üzerinden %20 oranında geçici
  vergi öderler.  
10.1.
  Geçici Verginin Mükellefleri  
*
  Ticari Kazanç Sahipleri  
*
  Serbest Meslek Kazanç Sahipleri  
*
  Kurumlar Vergisi Mükellefleri  
10.2.
  Geçici Vergi Kapsamına Girmeyen Kazançlar:
   
Ø
  Basit Usulde tespit edilen ticari kazançlar, 
Ø Yıllara Yaygın İnşaat ve Onarma İşlerinden Elde Edilen Kazançlar, (GVK.Md.42) Ø Geçici Noter Yardımcılarının Kazançları 
10.3.
  Geçici Vergi Dönemleri  
-Hesap
  Dönemi Takvim Yılı Olanlar İçin:  
 
-
  Özel Hesap Dönemi Tayin Edilenler İçin:  
Özel
  hesap döneminin başlangıç tarihinden itibaren üçer aylık dönemler olarak
  hesaplanır.  
-
  İşe Başlama, İşi Bırakma veya Hesap Döneminin Değişmesi:  
Ø
  İşe başlanılan tarihin içinde bulunduğu dönemin sonuna kadar olan süre, 
Ø İşin bırakıldığı tarihe kadar olan süre, Ø Yeni hesap döneminin başladığı tarihe kadar olan süre, 
ayrı
  vergilendirme dönemi sayılır.  
10.4.
  Geçici Vergiye Esas Kazancın Tespiti  
Ø
  Ticari kazanç ve serbest meslek kazancının tespitine ilişkin hükümler
  geçerlidir. 
Ø Dönemsellik esasına uyulması gerekir. Örneğin; geçici vergi matrahının belirlenmesinde peşin tahsil edilen bir yıllık abonelik bedelinin sadece beyan edilen geçici vergi dönemine isabet eden kısmı dikkate alınacaktır. Ø Vergi Usul Kanununun değerlemeye ilişkin hükümleri geçici vergi döneminin kapandığı tarih itibarıyla uygulanır Ø Yabancı paralar ve yabancı para cinsinden olan borç ve alacaklar Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankasınca geçici vergi döneminin kapandığı tarih itibarıyla ilan edilen döviz alış kurları ile değerlenir. Ø Vadesi gelmemiş senede bağlı alacak ve borçlar değerleme günü kıymetine irca edilebilirler. Ø Bir dönem reeskont yapılması ikinci dönem de yapılmasını gerektirmez. Ancak alacak senetleri reeskont yapılmışsa borç senetleri de yapılmak zorundadır. Ø Yıllık olarak seçilen maliyet tespit yönteminin geçici vergi uygulamasında da aynı olması gerekir. Ø Amortismana tabi iktisadi kıymetler yeniden değerlemeye tabi tutulabilirler ve yeniden değerlenmiş bedeller üzerinden amortisman ayrılır. İstenilen dönem başlanabilir, ancak hesap dönemi sonuna kadar değişmez. Ø Yıllık olarak hesaplanan amortisman tutarının ilgili döneme isabet eden kısmı dikkate alınır. Yıllık olarak seçilen usul geçici vergi döneminde de geçerlidir. Ø İndirim, istisna ve zararlar dikkate alınacaktır. Örneğin; Bağ-Kur primleri ilgili dönemlere ilişkin olup, ödenmiş olması şartıyla geçici vergiye ilişkin kazancın tespitinde indirim konusu yapılabilecektir. 
10.5.Geçici
  Verginin Eksik Beyan Edilmesi  
Geçmiş
  dönemlere ait geçici verginin %10 u aşan tutarda eksik beyan edilmesi halinde
  tespit edilen bu kısım için re’sen veya ikmalen geçici vergi tarh edilir. Bu
  durumda tarh edilecek ek vergi için vergi ziyaı cezası ve gecikme faizi
  uygulanır. Mahsup süresi geçtikten sonra kesinleşen geçici vergi için ise
  vergi aslı yönünden tarhiyat yapılmayacak olup, gecikme faizi ve vergi ziyaı
  cezası uygulanır. Geçici vergi beyannamesi vermeyen mükellefler için %10 luk
  yanılma payı uygulanmayacaktır.  
%10
  luk yanılma payının, beyan edilmesi gereken (beyan edilmiş olan değil) geçici
  vergi matrahı üzerinden hesaplanması gerekmektedir. Ayrıca, verilen geçici
  vergi beyannamesinde matrah beyan etmeyen mükellefler için de beyan edilmesi
  gereken vergi matrahının %10 u kadar bir yanılma payı söz konusu olacaktır.  
10.6.
  Geçici Vergi Beyannamesine Eklenecek Belgeler  
n
  Bilanço esasında defter tutan mükellefler gelir tablosunu, 
n İşletme esasına göre defter tutan mükellefler işletme hesabı özeti, n Serbest meslek kazanç defteri tutan mükellefler serbest meslek kazanç bildirimini geçici vergi beyannamelerine eklerler. 
11.
  YILLIK BEYANNAMEYE DAHİL EDİLEN KAZANÇ VE İRATLARDAN İNDİRİMLER  
Yıllık
  beyanname ile bildirilecek gelirlere ilişkin indirimler Gelir Vergisi
  Kanununun 89 uncu maddesinde belirtilmiştir. Söz konusu indirimlerin
  yapılabilmesi için;  
Yıllık
  beyanname ile bildirilecek bir gelirin bulunması, 
- Gelirden yapılacak indirimlerin kanunda açıkça yazılan ve belirtilen şartları taşıması 
gerekmektedir.  
Söz
  konusu maddeye göre indirim konusu yapılacak hususlar;  
1-
  Şahıs sigorta primleri ve bireysel emeklilik sistemine ödenen primler,  
2-
  Eğitim ve sağlık harcamaları  
3-
  Sakatlık indirimi,  
4-
  Bağış ve yardımlar,  
5-
  Sponsorluk harcamaları  
6-
  Ar-Ge Harcamaları  
11.1.
  Sigorta Şirketlerine ve Bireysel Emeklilik Sistemine Ödenen Katkı Payları  
Yıllık
  beyanname veren mükellefler, vergi matrahlarının tespitinde bireysel
  emeklilik sistemine ödedikleri katkı payının beyan edilen gelirin %10 una
  kadar olan kısmını gelir vergisi matrahlarının tespitinde indirim konusu
  yapabileceklerdir. Bireysel emeklilik dışında kalan şahıs sigortaları için
  ödenen primlerin ise beyan edilen gelirin %5 ine kadar olan kısmı matrahın
  tespitinde indirim konusu yapılacaktır. İndirim konusu yapılacak tutarın
  hesaplamasında beyan edilen gelir olarak, yıllık gelir vergisi
  beyannamesinde yer alan indirimler ve geçmiş yıl zararları toplamından önceki
  tutar esas alınacaktır.  
Bireysel
  emeklilik sistemi ile diğer şahıs sigortaları için ödenen primlerin birlikte
  olması halinde matrahtan indirim konusu yapılabilecek tutar beyan edilen
  gelirin %10 u ile sınırlı olacaktır. Bu durumda şahıs sigorta primleri için
  %5 oranındaki sınır ayrıca aranacaktır.  
11.2.
  Eğitim ve sağlık harcamaları  
Gelir
  Vergisi Kanununun 89 uncu maddesinin 2 numaralı bendi gereğince, aşağıda
  belirtilen şekilde yapılan eğitim ve sağlık harcamaları beyan edilen gelirin
  %10 unu aşmaması şartıyla yıllık beyanname ile bildirilecek gelirlerden
  indirilir:  
Eğitim
  ve sağlık harcamaları Türkiye’de yapılmalıdır.
   
Gelir
  veya kurumlar vergisi mükellefi olan gerçek veya tüzel kişilerden alınacak
  belgelerle tevsik edilmelidir.  
Söz
  konusu harcamalar mükellefin kendisi, eşi ve küçük çocuklarına ilişkin
  olmalıdır.  
Ücretliler
  yaptıkları eğitim ve sağlık harcamaları nedeniyle, Gelir Vergisi Kanununun
  mükerrer 121 inci maddesi çerçevesinde vergi indiriminden yararlanmışlar ise
  aynı harcamalarını bu hükümden yararlanarak matrahlarından indiremezler.  
11.3.
  Sakatlık İndirimi  
Gelir
  Vergisi Kanununun 89/3 maddesine göre, sakatlık indirimi müessesesinden serbest
  meslek kazancı elde edenler veya basit usulde vergilendirilen özürlü
  mükellefler yararlanabileceklerdir. 5228 Sayılı Kanunla değiştirilmeden
  önce bu kişilerin tüccar veya ücretli durumuna girmeksizin imalat, tamirat ve
  küçük sanat işleriyle uğraşmaları gerekmekteyken anılan kanunla birlikte bu
  gereklilik ortadan kaldırılmıştır.  
Bu
  kişilerin yanı sıra bakmakla yükümlü olduğu özürlü kişi bulunan serbest
  meslek erbabı ve ücret geliri elde edenler için de sakatlık indirimi
  uygulanır.  
G.V.K
  31 inci maddesinde yer alan esaslara göre hesaplanan yıllık indirim, yukarıda
  belirtilen şartları taşıyan özürlülerin gelir vergisi matrahına esas
  kazançlarına uygulanır.  
Sakatlık
  indirimi hizmet erbabının tevkifat matrahına uygulanır.  
11.4.
  Bağış ve Yardımlar  
Gelir
  vergisi mükellefleri Gelir Vergisi Kanununun 89/4 üncü maddesinde yer alan
  şartlara uymak kaydıyla, yaptıkları bağış ve yardımları yıllık beyanname ile
  bildirilecek gelirlerinden indirim konusu yapabilirler.  
11.5.
  Sınırlı İndirilecekler  
a)
  İndirim konusu yapılacak bağış ve yardımlar beyan edilecek gelirin %5 i
  (Kalkınmada Öncelikli Yörelerde %10 u) ile sınırlı olarak, 
b) Genel ve Özel Bütçeli Kamu İdarelere, İl Özel İdarelerine, Belediyelere ve Köylere, Kamu Menfaatine Yararlı Derneklere, Bakanlar Kurulunca Vergi Muafiyeti Tanınan Vakıflara yapılan bağış ve yardımlar olmaktadır. (89/4) 
Örneğin;
  Okul koruma dernekleri yukarıda belirtilen kurum ve kuruluşlar arasında yer
  almadığından, bu derneklere yapılan bağış ve yardımların beyan edilecek
  gelirden indirilmesi mümkün değildir. Ancak söz konusu derneklerin kamu
  menfaatine yararlı bir dernek olması halinde bu derneklere yapılan bağış ve
  yardımlar beyan edilen gelirin %5 ini aşmaması koşuluyla indirim olarak
  dikkate alınabilecektir.  
11.6.
  Sınırsız İndirilecekler  
a) Genel
  ve özel bütçeli kamu idarelerine, il özel idarelerine, belediyelere ve köy
  tüzel kişiliklerine bağışlanan okul, sağlık tesisi ve 100 yatak kapasiteli
  öğrenci yurdu (Kalkınmada Öncelikli Yörelerde 50 yatak kapasiteli) ile çocuk
  yuvası, yetiştirme yurdu, huzurevi, bakım ve rehabilitasyon merkezi inşası
  dolayısıyla yapılan harcamalar veya bu tesislerin inşası için bu kuruluşlara
  yapılan her türlü bağış ve yardımlar ile mevcut tesislerin faaliyetlerini
  devam ettirebilmeleri için yapılan her türlü nakdi ve ayni bağış ve
  yardımların tamamı beyan edilen gelirden indirilebilecektir. (89/5)  
Okul,
  sağlık tesisi ve öğrenci yurdu yapımı veya bu tesislerin faaliyetlerine devam
  edebilmeleri için yapılan bağış ve yardımların (harcamaların) herhangi bir
  sınırlamaya tabi olmaksızın vergi matrahının tespitinde dikkate alınabilmesi,
  bu bağış ve yardımların aşağıda belirtilen kamu idare ve müesseselerine
  yapılması gerekmektedir:  
-Genel
  bütçeye dahil daireler,  
-Özel
  bütçeli kamu idareleri,  
-İl
  özel idareleri,  
-Belediyeler,  
-Köyler.  
Dolayısıyla,
  bu düzenleme sadece doğrudan kamu müesseselerine yapılacak bağış ve yardımlar
  açısından geçerlidir.  
Düzenlemede
  yer alan “okul” ifadesinden, doğrudan eğitim-öğretim hizmetlerinin verildiği
  temel birimlerin anlaşılması gerekmekte olup, rehberlik ve araştırma merkezi,
  mesleki eğitim merkezi, iş eğitim merkezi, mesleki ve teknik eğitim merkezi
  ve akşam sanat okulları da bu kapsamda değerlendirilecektir. Örneğin; genel
  bütçeli bir kurum olan Milli Eğitim Bakanlığına ait öğretmen evi veya hizmet
  içi eğitim binası inşaatlarının yapımına “Eğitime %100 Destek Projesi”
  çerçevesinde mükelleflerce yapılan nakdi veya ayni yardımların tamamının, söz
  konusu öğretmen evi veya hizmet içi eğitim binasının “okul” kapsamında
  değerlendirilerek indirim konusu yapılması mümkün bulunmamaktadır.  
Düzenlemede
  yer alan “sağlık tesisi” ifadesinden ise Sağlık Bakanlığınca sağlık tesisi
  kapsamında değerlendirilen kurum ve kuruluşların anlaşılması gerekmektedir.  
b) Fakirlere
  yardım amacıyla gıda bankacılığı faaliyetinde bulunan dernek ve vakıflara
  Maliye Bakanlığınca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde bağışlanan gıda,
  temizlik, giyecek ve yakacak maddelerin maliyet bedellerinin tamamı beyan
  edilecek gelirden indirilebilecektir. (89/6)
   
c)
  5228 sayılı Kanunla Gelir Vergisi Kanununa eklenen 7 numaralı bent ile kültür
  ve sanat faaliyetlerine ilişkin olarak yapılan harcamaların indirilmesine
  imkan tanınmıştır. Söz konusu bent hükmüne göre, genel ve özel bütçeli kamu
  idareleri, il özel idareleri, belediyeler, köyler, kamu yararına çalışan
  dernekler, Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıflar ve bilimsel
  araştırma faaliyetinde bulunan kurum ve kuruluşlar tarafından yapılan ya da
  Kültür ve Turizm Bakanlığınca desteklenen veya desteklenmesi uygun görülen;  
Kültür
  ve sanat faaliyetlerine ilişkin ticari olmayan ulusal veya uluslararası
  organizasyonların gerçekleştirilmesine,  
Ülkemizin
  uygarlık birikiminin kültürü, sanatı, tarihi, edebiyatı, mimarisi ve somut
  olmayan kültürel mirası ile ilgili veya ülke tanıtımına yönelik kitap,
  katalog, broşür, film, kaset, CD ve DVD gibi manyetik, elektronik ve bilişim
  teknolojisi yoluyla üretilenler de dahil olmak üzere görsel, işitsel veya
  basılı materyallerin hazırlanması, bunlarla ilgili derleme ve araştırmaların
  yayınlanması, yurt içinde ve yurt dışında dağıtımı ve tanıtımının
  sağlanmasına,  
Yazma
  ve nadir eserlerin korunması ve elektronik ortama aktarılması ile bu
  eserlerin Kültür ve Turizm Bakanlığı koleksiyonuna kazandırılmasına,  
2863
  sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu kapsamındaki taşınmaz
  kültür varlıklarının bakımı, onarımı, yaşatılması, rölöve, restorasyon,
  restitüsyon projeleri yapılması ve nakil işlerine,  
Kurtarma
  kazıları, bilimsel kazı çalışmaları ve yüzey araştırmalarına,  
Yurt
  dışındaki taşınmaz Türk kültür varlıklarının yerinde korunması veya ülkemize
  ait kültür varlıklarının Türkiye’ye getirtilmesi çalışmalarına,  
Kültür
  envanterinin oluşturulması çalışmalarına,  
2863
  sayılı Kanun kapsamındaki taşınır kültür varlıkları ile güzel sanatlar,
  çağdaş ve geleneksel el sanatları alanlarındaki ürün ve eserlerin Kültür ve
  Turizm Bakanlığı koleksiyonuna kazandırılması ve güvenliklerinin
  sağlanmasına,  
Somut
  olmayan kültürel miras, güzel sanatlar, sinema, çağdaş ve geleneksel el
  sanatları alanlarındaki üretim ve etkinlikler ile bu alanlarda araştırma,
  eğitim veya uygulama merkezleri, atölye, stüdyo ve film platosu kurulması,
  bakım ve onarımı, her türlü araç ve teçhizatın tedariki ile film yapımına,  
Kütüphane,
  müze, sanat galerisi ve kültür merkezi ile sinema, tiyatro, opera, bale ve
  konser gibi kültürel ve sanatsal etkinliklerin sergilendiği tesislerin
  yapımı, onarımı veya modernizasyon çalışmalarına,  
ilişkin
  harcamalar ile bu amaçla yapılan her türlü bağış ve yardımların tamamı (%100
  ünün) beyan edilen gelirden indirim konusu yapılabilecektir. Bakanlar Kurulu,
  bölgeler ve faaliyet türleri itibarıyla bu oranı yarısına kadar indirmeye
  veya kanuni oranına kadar çıkarmaya yetkilidir.  
11.7.
  Diğer Kanunlara Göre Tamamı İndirilecek Bağış ve Yardımlar  
a)
  Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak
  Yardımlara İlişkin 7269 Sayılı Kanuna Göre Oluşturulan Fona Yapılan Nakdi
  Bağışların Tümü İle Milli Yardım Komiteleri veya Mahalli Yardım Komitelerine
  Makbuz Karşılığı Yapılan Ayni/Nakdi Bağışlar 
b) Yüksek Öğretim Kanununa Göre Üniversitelere ve Yüksek Teknoloji Enstitüsüne Makbuz Karşılığı Yapılan Nakdi Bağışlar İle Vakıf Üniversitelerine Yapılan Bağış ve Yardımlar c) Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Teşvik Kanununa Göre Yapılan Bağış ve Yardımların Tamamı d) Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumunun Kuruluşu Hakkındaki Kanuna Göre Yapılan Nakdi Bağışlar e) Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanununa Göre Yapılan Nakdi Bağışlar f) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Kanununa Göre Yapılan Ayni/Nakdi Bağışlar g) Türk Silahlı Kuvvetleri Güçlendirme Vakfı Kanununa Göre Yapılan Ayni/Nakdi Bağışlar h) Milli Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Seferberlik Kanununa Göre Yapılan Ayni/Nakdi Bağışlar i) İlköğretim ve Eğitim Kanununun 76 ncı Maddesine Göre İlköğretim Kurumlarına Yapılan Nakdi Bağışlar 
11.8.
  Sponsorluk harcamaları  
Gelir
  Vergisi Kanununun 89 uncu maddesine 5105 sayılı Kanunla eklenen hüküm
  gereğince, 3289 sayılı Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü’nün Teşkilat ve
  Görevleri Hakkında Kanun ile 3813 sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş
  ve Görevleri Hakkında Kanun kapsamında yapılan sponsorluk harcamalarının;  
-Amatör
  spor dalları için tamamı, 
-Profesyonel spor dalları için %50 si 
yıllık
  beyanname ile bildirilecek gelirlerden indirim konusu yapılabilecektir.  
11.9.
  Araştırma ve Geliştirme Harcamaları  
31.07.2004
  tarih ve 5228 sayılı Kanunla Gelir Vergisi Kanununun 89 uncu maddesinde
  yapılan değişiklikle araştırma geliştirme harcamalarıyla ilgili olarak yapılan
  vergi ertelemesine son verilerek mükelleflerin, işletmeleri bünyesinde
  gerçekleştirdikleri münhasıran yeni teknoloji ve bilgi arayışına yönelik
  araştırma ve geliştirme harcamaları tutarının %40 ı oranında hesaplanacak
  “Ar-Ge İndirimi” uygulamasına geçilmiştir.  
Diğer
  taraftan, 5228 sayılı Kanunun geçici 5 inci maddesiyle yapılan düzenleme
  uyarınca Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar yapılan Ar-Ge harcamaları,
  eski düzenleme çerçevesinde işlem görecektir.
   
12.
  BEYANNAMEYE DAHİL EDİLECEK VE DAHİL EDİLMEYECEK GELİRLER  
12.1.Yıllık
  Beyannameye Dahil Edilecek Gelirler  
Ticari,
  Zirai ve Mesleki Kazançlar  
Tam mükellefiyette; 
Basit
  usulde vergilendirilen ticari kazançlar ile gerçek usulde vergilendirilen
  ticari, zirai ve serbest meslek kazançları tutarı ne olursa olsun (zarar
  edilmiş olsa dahi) yıllık beyanname ile beyan edilecektir.  
Tasfiye
  halinde bulunanlar da dahil olmak üzere kollektif şirket ortakları ile
  komandit şirketlerin komandite ortaklarının kazançları için de tutarı ne
  olursa olsun yıllık beyanname verilecektir.  
Dar
  mükellefiyette;  
Dar
  mükellef gerçek kişiler ticari kazançları ve gerçek usulde tespit edilen
  zirai kazançları ile tevkif yoluyla vergilendirilmemiş serbest meslek
  kazançları için yıllık beyanname vermek zorundadır.  
Tevkif
  yoluyla vergilendirilmiş serbest meslek kazançları için yıllık beyanname
  verilmeyecektir.  
12.2.
  Beyannameye Dahil Edilmeyecek Gelirler  
Tam
  Mükellefiyette  
Aşağıdaki
  gelirler için beyanname verilmeyecektir.  
Gerçek
  usulde vergilendirilmeyen zirai kazançlar, 
Vergi kesintisine tabi tutulmuş olan mevduat faizleri, Özel finans kurumlarınca kar ve zarara katılma hesabı karşılığında ödenen kar payları ile repo gelirleri, Menkul kıymetler yatırım fonlarının katılma belgelerine ödenen kar payları, 07.10.2001 tarihinden itibaren düzenlenen şahıs sigorta poliçeleri dolayısıyla elde edilen menkul sermaye iratları, Kurumların 31.12.1998 ve daha önceki tarihlerde sona eren hesap dönemlerinde elde ettikleri kazançların dağıtımı dolayısıyla elde edilen kar payları, Kurumların karlarını sermayeye eklemek suretiyle gerçekleştirdikleri kar dağıtım işlemleri sonucunda elde edilen kar payları, Kazanç ve iratların istisna hadleri içinde kalan kısmı, Toplamı 800 YTL yi aşmayan, tevkifata ve istisna uygulamasına konu olmayan menkul ve gayrimenkul sermaye iratları, Tek işverenden alınmış ve tevkif suretiyle vergilendirilmiş ücretler, Birden fazla işverenden alınan ve birden sonraki işverenden alınanların toplamı 15.000 YTL’yi aşmayan tevkif suretiyle vergilendirilmiş ücretler, Tevkif suretiyle vergilendirilmiş ve toplamı 15.000 YTL’yi aşmayan gayrimenkul ve menkul sermaye iratları. 
Diğer
  gelirler dolayısıyla yıllık beyanname verilmesi durumunda da bu gelirler
  yıllık beyannameye dahil edilmeyecektir.  
Dar
  Mükellefiyette  
Dar
  mükellefiyette her bir gelir unsuru itibarıyla yapılan açıklamalar dikkate
  alınarak yıllık beyannameye dahil edilecek gelirler belirlenecektir.  
13. GELİR VERGİSİNDE MAHSUP VE İADELER 
Gelir
  Vergisi Kanununun 121 ve Kurumlar Vergisi Kanununun 44 üncü maddelerinde;
  beyannamede gösterilen gelire dahil kazanç ve iratlardan Gelir/Kurumlar
  Vergisi Kanunlarına göre kesilmiş bulunan vergilerin, beyanname üzerinden
  hesaplanan gelir/kurumlar vergisine mahsup edileceği, mahsubu yapılan
  miktarın gelir/kurumlar vergisinden fazla olması halinde aradaki farkın vergi
  dairesince mükellefe bildirileceği ve mükellefin tebliğ tarihinden itibaren
  bir yıl içinde müracaatı üzerine kendisine red ve iade olunacağı
  belirtilmiştir.  
İadesi
  gereken vergiler ile ilgili olarak düzenleme yapma konusunda 5035 sayılı
  Kanunla Maliye Bakanlığına yetki verilmiş olup, bu çerçevede yayımlanan 252
  seri numaralı Gelir Vergisi Genel Tebliğinde de konuya ilişkin açıklamalar
  yapılmıştır. Buna göre; 
Beyanname
  Üzerinden Hesaplanan Vergiden Mahsup ve Kalan Kısmın İadesi  
Yıllık
  beyanname ile beyan edilen gelir veya kurum kazancı üzerinden hesaplanan
  vergiden yıl içinde tevkif yoluyla kesilen vergiler mahsup edilir. Mahsup
  işleminin yapılabilmesi için, tevkif yoluyla kesilen verginin beyannameye
  dahil edilen gelir veya kazanca ilişkin olması gerekmektedir. Bu durumda
  gelir veya kazanç türünün bir önemi bulunmamakta olup, mükelleflerin
  kendilerinden yapılan vergi tevkifatı ile ilgili olarak kesintiyi yapan vergi
  sorumlularının adı-soyadı veya unvanını, bağlı olduğu vergi dairesini ve
  vergi kimlik numaralarını, kesintiye esas alınan brüt tutarları, kesilen
  vergileri ve kesinti yapılan dönemleri gösteren bir tabloyu yıllık
  beyannamelerine eklemeleri yeterli olacaktır.
   
13.1.
  Mahsuben İade  
Tevkif
  yoluyla kesilen vergilerin yıllık beyannamedeki mahsuplar sonunda kalan
  kısmının diğer vergi borçlarına mahsup talebi ;  
Ø
  tutarına bakılmaksızın,  
Ø inceleme raporu ve teminat aranılmadan 
yerine
  getirilir.  
Mahsup
  talebinin dilekçe ile yapılması ve yıl içinde yapılan tevkifatlara ilişkin
  listenin dilekçe ekinde yer alması gerekmektedir.  
Ortaklar,
  ortağı oldukları adi ortaklık veya kollektif şirketlerin müteselsilen sorumlu
  oldukları vergi borçlarına da mahsuben iade talebinde bulunabilirler.  
Mahsuben
  iade işlemi, aranan tüm belgelerin tamamlanması koşuluyla, yıllık gelir veya
  kurumlar vergisi beyannamesinin verildiği tarih itibarıyla yapılacaktır. Bu
  tarihten itibaren mükelleflerin mahsubunu talep ettikleri vergi borçları için
  gecikme zammı uygulanmaz.  
Mükellefin
  muaccel hale gelmiş vergi borcunun bulunmaması halinde, iade alacağının
  sonraki dönemlerde muaccel hale gelecek vergi borçlarına mahsubu mümkündür.  
Mahsup
  taleplerinin yerine getirilmesinde, zamanaşımı hükümleri (VUK madde 114 ve
  126) göz önünde bulundurulur.  
13.2.
  Nakden İade  
Nakden
  iade taleplerinin dilekçe ile yapılması şarttır. Tevkif yoluyla kesilen
  vergilere ilişkin nakden iade edilecek tutarın 10 milyar lirayı geçmemesi
  halinde iade talebi, yıl içinde yapılan tevkifatlara ilişkin tablo ile
  birlikte;  
Ø
  Ücret ve gayrimenkul sermaye iradına ilişkin olması halinde ücretlere ilişkin
  olarak işveren tarafından verilen ve kesintinin yapıldığını gösteren yazının,
  gayrimenkul sermaye iradına ilişkin olarak kira kontratının, 
Ø Menkul sermaye iradına ilişkin olarak kesintiyi yapan bankalar, özel finans kurumları, aracı kurumlar ve diğer kurumlar tarafından düzenlenen ve vergi kesintisinin yapıldığını gösteren belgenin, Ø Serbest meslek kazancına ilişkin olarak vergilerin sorumlu adına tahakkuk ettiğini gösteren ilgili saymanlık yazısının, Ø Ticari kazançlar ve zirai kazançlara ilişkin olarak tevkif yoluyla kesilen vergilerin vergi sorumlusu tarafından ilgili vergi dairesine ödenmiş olduğuna ilişkin belgenin ilgili kurumca onaylanan bir örneğinin dilekçeye eklenmesi koşuluyla inceleme raporu ve teminat aranmaksızın yerine getirilir. 
Nakden
  yapılacak iade taleplerinin 10 milyar lirayı aşması halinde, 10 milyar
  lirayı aşan kısım vergi inceleme raporuna göre iade edilir.  
10
  milyar liraya kadar olan kısım ise, teminat aranmaksızın ve inceleme
  raporu beklenmeksizin iade edilir. (Dilekçe ve eki belgelerin verilmesi
  koşuluyla)  
Teminat
  gösterilmesi halinde inceleme sonucu beklenmeksizin iade yapılır.  
Nakden
  iade talebinin 100 milyar liraya kadar olan kısmı, yeminli mali müşavirce
  düzenlenecek tam tasdik raporu uyarınca iade edilir.  
İade
  talebinin 100 milyar lirayı aşan kısmının iadesi her halükarda vergi
  inceleme raporu sonucuna göre yerine getirilir.  
Genel
  ve katma bütçeli idarelere, il özel idarelerine, belediyelere, köylere ve
  sermayelerinin en az %51 veya daha fazlası bu kurumlara ait işletmelere
  yapılacak iadeler, gerekli belgelerin ibrazı üzerine miktara bakılmaksızın
  inceleme raporu ve teminat aranılmadan yerine getirilir.  
Nakden
  iade edilebilir aşamaya gelen alacağın üçüncü şahısların vergi borçlarına
  mahsubu talep edilebilir.  
13.3.
  Tevkif Yoluyla Kesilen Vergilerin Geçici Vergiye Mahsubu  
İlgili
  dönemler halinde hesaplanan geçici vergiden varsa o hesap dönemi ile ilgili
  olarak daha önce ödenmiş geçici vergi ve geçici vergiye tabi kazançlarla
  ilgili olarak tevkif edilmiş vergiler mahsup edilmekte, mahsuptan sonra
  kalan tutar o dönem için ödenmesi gereken geçici vergi olmaktadır.  
Yıllık
  beyannamenin vergi bildirimi tablosunda yer alan geçici vergiye ilişkin satırda,
  beyannamenin ilgili olduğu geçici vergi dönemlerinde ödenen geçici vergi
  tutarı (ilgili geçici vergi beyannamelerinin ödenecek geçici vergi satırında
  yer alan tutarlar toplamı) gösterilir. Yıllık beyannamenin vergi bildirimi
  tablosunun kesinti yoluyla ödenen vergiler satırında ise, o yıl içinde tevkif
  yoluyla kesilen vergilerin tamamı (geçici vergiden mahsubu yapılan tevkifat
  tutarları dahil) gösterilir.  
Yıllık
  beyanname üzerinden hesaplanan vergiden, yukarıda sözü edilen geçici vergi
  tutarı ile yıl içinde tevkif yoluyla kesilen vergilerin tamamı mahsup edilir,
  kalan tutar tevkif yoluyla kesilen vergilerin diğer vergi borçlarına mahsubu
  ve nakden iadesi kuralları çerçevesinde red ve iade edilir.  
13.4.
  Geçici Verginin Mahsubu Ve İadesi  
Üçer
  aylık dönemler halinde tahakkuk ettirilerek tahsil edilen geçici vergi,
  yıllık beyanname üzerinden hesaplanan gelir vergisinden mahsup edildikten
  sonra mahsup edilemeyen tutar mükellefin diğer vergi borçlarına mahsup
  edilir. Bu mahsuplara rağmen kalan geçici vergi tutarı o yılın sonuna kadar
  yazılı olarak talep edilmesi halinde mükellefe red ve iade edilir. (GVK
  mük.120) Bu esaslar kurumlar vergisi mükellefleri açısından da geçerlidir.  
Yıllık
  beyanname üzerinden hesaplanan gelir veya kurumlar vergisinden ilgili hesap
  dönemine ilişkin geçici vergi dönemlerinde ödenen geçici vergi mahsup edilir.  
Mahsup
  işleminin yapılabilmesi için, tahakkuk ettirilmiş geçici verginin ödenmiş
  olması gerekmektedir. Geçici vergi dönemleri itibarıyla tahakkuk ettirilmiş,
  ancak ödenmemiş bulunan geçici verginin yıllık beyanname üzerinden hesaplanan
  gelir veya kurumlar vergisinden mahsup edilmesi mümkün değildir.  
Tahakkuk
  ettirilmiş ancak ödenmemiş olması dolayısıyla yıllık beyanname üzerinden
  hesaplanan vergiden mahsup imkanı bulunmayan geçici vergi tutarları terkin
  edilir. Terkin edilen geçici vergi tutarı için vade tarihinden terkin
  edilmesi gereken tarih olan yıllık beyannamenin verilmesi gereken kanuni
  sürenin başlangıç tarihine kadar gecikme zammı uygulanır.  
Ödenen
  geçici vergi tutarının, geçici verginin ilgili olduğu döneme ilişkin olarak
  verilen beyanname üzerinden hesaplanan gelir veya kurumlar vergisinden fazla
  olması halinde, mahsup edilemeyen tutar mükellefin diğer vergi borçlarına
  mahsup edilir.  
Mahsup
  işleminin yapılabilmesi için yazılı başvuru şartı aranmaz. Söz konusu mahsup
  işlemi 6183 sayılı Kanunun 47 nci maddesi hükmü de dikkate alınarak ilgili
  vergi dairesince re’sen yapılır.  
Mahsup
  işlemi yıllık beyannamenin verildiği tarih esas alınarak yerine getirilir.
  Mahsubu yapılacak vergi borçları için vade tarihinden, yıllık
  beyannamenin verildiği tarihe kadar gecikme zammı uygulanır. (Bu tarihten
  sonra vergi borcu için gecikme zammı uygulanmaz.)  
Mahsup
  sonucu iadesi gereken miktarın bulunması ve bu tutarın beyannamenin ilgili tablosuna
  yazılmış olması mükellefçe yazılı olarak yapılmış iade talebi olarak kabul
  edilir. Yıllık beyannamenin ilgili tablosunda/satırında gösterilmeyen geçici
  verginin mahsuben veya nakden iade edilebilmesi için o yılın sonuna kadar
  yazılı olarak başvurulması gerekir.  
Geçici
  verginin gerek mahsuben gerekse nakden iadesinde herhangi bir tutar
  sınırlaması olmayıp, geçici verginin ödenmiş olması yeterlidir. Geçici
  vergiye ilişkin iade taleplerinde teminat ve inceleme raporu aranmaz.  
13.5.
  Gelir ve Kurumlar Vergisi İle İlgili Vergi Hatalarından Kaynaklanan İade
  İşlemleri  
Nakden
  veya mahsuben tahsil edilen ancak fazla veya yersiz olarak tahsil edildiği
  anlaşılan vergilerin iade ve mahsup işlemlerinde, düzeltmeye dayanak teşkil
  edecek belgeler ile bu işlemlere ait usul ve esasları belirleme konusunda
  Maliye Bakanlığı yetkili kılınmıştır. (VUK 120)  
Fazla
  veya yersiz olarak vergi tahakkuk ettirilmesine neden olan vergi hatasının
  düzeltilmesi halinde, vergi hatası nedeniyle fazla olarak tahakkuk ettirilmiş
  verginin ödenmiş olması şartıyla, verginin mükellefe iadesi gerekmektedir.  
Vergi
  borçlarına mahsup talebi halinde bu talebin bir dilekçe ile vergi dairesine
  bildirilmesi gerekmektedir. Düzeltme işlemi ile iade işleminin aynı vergi
  dairesi tarafından gerçekleştirilmesi durumunda iade işlemi için dilekçe
  dışında ayrıca bir belge ibrazına gerek yoktur. Vergi dairelerinin farklı
  olması halinde hata nedeniyle fazladan tahakkuk etmiş olan verginin
  ödendiğini gösteren belgenin ibrazı gereklidir.  
Mahsubu
  talep edilen vergi borçları için, mükellefin vergi hatasının düzeltilmesini
  ilgili vergi dairesine dilekçe ile haber verdiği tarih itibarıyla mahsup
  işlemi yapılmış sayılır ve mahsubu talep edilen vergi borçları için bu
  tarihten itibaren gecikme zammı hesaplanmayacaktır.  
14. VERGİ TARİFESİ 
Gelir
  Vergisi Kanununun 103 üncü maddesi uyarınca 2005 takvim yılı gelirlerine
  uygulanacak vergi tarifesi:  
6.600
  Yeni Türk Lirasına
  kadar...................................................................................
  %20 
15.000 Yeni Türk Lirasının 6.600 lirası için 1.320 lira, fazlası ....................................... %25 30.000 Yeni Türk Lirasının 15.000 lirası için 3.420 lira, fazlası ...................................... %30 78.000 Yeni Türk Lirasının 30.000 lirası için 7.920 lira, fazlası ...................................... %35 78.000 Yeni Türk Lirasından fazlasının 78.000 lirası için 24.720 lira, fazlası .................. %40 oranında vergilendirilir. 15. YILLIK BEYANNAMEDE TARH MUAMELELERİ 
15.1.Tarh
  Yeri  
Genel
  Kural gelir vergisinin mükellefin ikametgahının bulunduğu yer vergi
  dairesince tarh edilmesidir. Ancak, işyeri ve ikametgahı ayrı ayrı vergi
  daireleri bölgesinde bulunan mükelleflerin vergileri, Maliye Bakanlığınca
  uygun görüldüğü takdirde ve mükellefe de evvelden bildirilmek kaydıyla
  işyerinin bulunduğu yerin vergi dairesince tarh olunur. Maliye Bakanlığı bu
  yetkisini kullanmış olup, münhasıran nakliyecilik faaliyeti ile iştigal eden
  kişiler hariç olmak üzere, ticari ve mesleki faaliyetlerde tarha yetkili
  vergi dairesini işyerinin bulunduğu yer vergi dairesi olarak belirlemiştir.
  İşyerinin birden fazla olması halinde ise iş merkezinin bulunduğu yer vergi
  dairesi tarha yetkili vergi dairesi olacaktır.
   
Diğer
  ücretlerle, gezici olarak çalışanların ticaret ve serbest meslek
  kazançlarının vergileri, bu ücret ve kazanç sahiplerinin ikametgahlarının
  bulunduğu yerin vergi dairesince tarh edilmemişse, faaliyetlerini icra
  ettikleri yerin vergi dairesince tarh olunacaktır.  
Dar
  mükellefiyete tabi olanların vergileri ise beyannamelerini vermeye mecbur
  oldukları yerin vergi dairesince tarh olunur. Türkiye’de işyeri bulunduğunda,
  beyannamenin verileceği vergi dairesi işyerinin bulunduğu yerdeki vergi
  dairesidir.  
15.2.
  Tarhiyatın Muhatabı  
Gelir
  vergisi, bu vergiyle mükellef olan gerçek kişiler namına tarh edilir. Ancak
  bazı istisnai durumlarda tarhiyatın muhatabı değişmektedir.  
Bunlar;  
Küçüklerle kısıtlılarda, bunların nam ve hesabına kanuni temsilcileri tarhiyatın muhatabı tutulur. Kanunî temsilci veli, vasi ve kayyımdır. Dar mükellefiyette tarhiyata muhatap Türkiye'deki daimi temsilcidir. Türkiye'de daimi temsilci yok ise kazanç ve iratları yabancı kişiye sağlayanlar, tarhiyatın muhatap tutulur. 
Ayrıca
  Türkiye'de birden fazla daimi temsilci bulunması halinde, mükellefin tayin
  edeceği, tarhiyat tarihine kadar böyle bir tayin yapılmamış ise
  temsilcilerden herhangi birisi tarhiyata muhatabı tutulur.  
Kaynakta
  kesinti suretiyle alınan vergilerde muhatap, mükellef esabına tevkifat
  yapmaya mecbur olanlardır. 
15.3.
  Vergilendirme Dönemi  
Gelir
  vergisinde vergilendirme dönemi geçmiş takvim yılıdır. Bu genel prensibin
  istisnasını mükellefiyetin takvim yılı içerisinde kalkması oluşturmaktadır.
  Mükellefiyetin takvim yılı içerisinde kalkması halinde, takvim yılı başından
  mükellefiyetin kalktığı tarihe kadar geçen süre (kıst dönem) vergilendirme
  dönemi olarak kabul edilecektir.  
Mükellefiyetin
  takvim yılı içerisinde kalkması hallerine verilebilecek en bariz örnekler
  memleketi terk ve ölüm hâlidir. Söz konusu mükellefiyetin sona ermesi
  şekillerinde beyanname verme ve ödeme sürelerine ilerleyen bölümlerde yer
  verilecektir.  
Genel
  prensibin diğer bir istinasını ise diğer ücretlerde vergilendirme önemi,
  hizmetin ifa olunduğu takvim yılı olmasıdır.
   
15.4.Tarh Zamanı 
Gelir
  vergisi beyanname verilmesi gereken hallerde beyannamenin verildiği günde
  tarh olunur. Yıllık gelir vergisi beyannamesinin hangi hallerde ne zaman
  verileceği (ilerleyen bölümlerde ayrıntıları ile açıklanacağı üzere) Gelir
  Vergisi Kanununda yer almış olup belirtilen sürelerde beyannamenin
  ver-ilmemesi vergi ziyaına sebebiyet verecek ve tarhiyatın cezalı olarak
  yapılmasını gerektirecektir.  
Beyannamenin
  posta ile gönderilmesi hallerinde ise vergiyi tarh edecek daireye geldiği
  tarihi takip eden yedi gün içerisinde gelir vergisi tarh olunur. Posta ile
  göndermede, beyanname verme süresinin son günü taahhütlü olarak gönderilmesi
  beyannamenin kanuni süresi içerisinde verilmiş sayılmasını gerektirir. Yani
  taahhütlü olarak posta ile gönderilen beyannameler posta idaresine verildiği
  gün vergi dairesine verildiği gün olarak kabul edilir. Buna karşılık adi
  posta ile göndermelerde vergi dairesi kayıtlarına girdiği gün esas alınır.  
16. YILLIK BEYANNAMENİN VERİLMESİ 16.1. Beyannamenin Verileceği Yer Yıllık gelir vergisi beyannamesi; tam mükellefler için, vergiyi tarha yetkili vergi dairesine verilir veya taahhütlü olarak posta ile gönderilir. Tarha yetkili olan vergi dairesi ise yukarıdaki bölümde açıklandığı üzere mükellefin ikametgahının bulunduğu yerdeki vergi dairesi olmakla beraber Maliye Bakanlığı ticari ve mesleki faaliyetlerde tarha yetkili vergi dairesini işyerinin bulunduğu yer vergi dairesi olarak belirlemiştir. 
Dar
  mükellefiyette ise yıllık beyanname, Türkiye'de vergi muhatabı mevcut ise
  onun Türkiye'de oturduğu yerin/Türkiye'de vergi muhatabı yoksa işyerinin
  bulunduğu yer vergi dairesine verilir veya taahhütlü olarak posta ile
  gönderilir. İşyeri birden fazla ise bu işyerlerinden herhangi birisinin
  bulunduğu yer vergi dairesine verilir.  
![]() 
16.2.
  Beyannamenin Verileceği Süre  
16.2.1.
  Ticari Kazancın Basit Usulde Tespit Edilenlerin Yıllık Beyanı  
Gelirin
  sadece basit usulde tespit edilen ticari kazançlardan ibaret olması halinde
  izleyen yılın Şubat ayının on beşinci günü akşamına kadar vergiyi
  tarha yetkili vergi dairesine yıllık beyannamenin verilmesi gerekmektedir.  
16.2.2.
  Diğer Haller  
Bir
  takvim yılında elde edilen gelir sadece basit usulde tespit edilen ticari
  kazançlardan ibaret ise yukarıda yapılan açıklamalara göre beyanname
  verilmesi gerekmektedir. Söz konusu hallerin dışında bir takvim yılında elde
  edilen kazanç ve iratların beyan edilmesi gerekenler izleyen yılın Mart
  ayının on beşinci günü akşamına kadar vergiyi tarha yetkili vergi
  dairesine yıllık beyannamenin verilmesi gerekmektedir.  
16.2.3.
  Özellik Arz Eden Durumlar  
16.2.3.1.
  Ölüm Hali  
Takvim
  yılı içinde ölüm halinde, ölüm tarihinden itibaren 4 ay içinde yıllık gelir
  vergisi beyannamesinin yetkili vergi dairesine verilmesi gerekmektedir.  
Beyannamenin
  kapsayacağı dönem ölüm tarihi ile takvim yılının başı olan kıst dönemdir.  
16.2.3.2.
  Memleketi Terk Hali  
Takvim
  yılı içinde memleketi terk edenlerin beyannameleri memleketi terke takaddüm
  eden 15 gün içinde yetkili vergi dairesine verilmek durumundadır.  
17.
  YILLIK BEYAN ESASINDA VERGİNİN ÖDENMESİ  
17.1.
  Ticari Kazancın Basit Usulde Tespit Edilmesi Halinde  
Gelirin
  sadece basit usulde tespit edilen ticari kazançlardan ibaret olması halinde
  izleyen yılın Şubat ayının 15 nci günü akşamına kadar yıllık beyannamenin
  verilmesi gerekmektedir. Verilen yıllık beyanname ile tahakkuk ettirilen
  vergi Şubat ve Haziran aylarında olmak üzere iki eşit taksitte
  ödenecektir.  
17.2.
  Diğer Haller  
Yedi
  gelir unsurundan birinden veya bir kaçından veya tamamından bir takvim
  yılında elde edilen kazanç ve iratları beyan edilmesi gerekenler izleyen
  yılın Mart ayının 15 nci günü akşamına kadar yıllık beyannamede toplanarak
  beyan edilmesi gerekmektedir. Mart ayında beyan edilen gelir üzerinden
  tahakkuk ettirilen vergi Mart ve Temmuz aylarında olmak üzere
  iki eşit taksitte ödenecektir.  
17.3.
  Diğer Ücretlerde Ödeme  
Diğer
  ücretlerin vergisi,  
Öteden
  beri işe devam edenlerde, yıllık verginin yarısı takvim yılının ikinci (Şubat),
  diğer yarısı sekizinci (Ağustos ) ayında; 
Takvim yılının birinci yarısında işe başlayanlarda, yıllık verginin yarısı verginin karneye yazıldığı ayda; diğer yarısı takvim yılının sekizinci (Ağustos) ayında; Takvim yılının ikinci yarısı içinde işe başlayanlarda, verginin karneye yazıldığı ayda; ödenir. 
18.
  BEYANNAMEYE EKLENECEK BİLDİRİM VE BELGELER
   
Yıllık
  Gelir Vergisi Beyannamesine:  
§
  Ayrıntılı Bilanço ve Ayrıntılı Gelir Tablosu, 
§ Bilanço Esasına Göre Defter Tutan Mükelleflere Ait Ticari Kardan Mali Kara Ulaşmak İçin Hesaplamayı Gösteren Bildirim, § Yabancı Ülkelerde Ödenen Vergilere İlişkin Bildirim, § Varsa, Kesinti Yoluyla Ödenen Vergilere İlişkin Belgeleri, § 4325 Sayılı Kanun Kapsamındaki Gelir Vergisi Bildirimine İlişkin Bildirimi, ekleyeceklerdir. 19. VERGİNİN ÖDENECEĞİ YER Vergi; § Bağlı bulunulan vergi dairesine, § Bağlı bulunulan vergi dairesinin belediye sınırları dışındaki herhangi bir vergi dairesine, § Vergi tahsiline yetkili banka şubelerine, ödenebilir. 20. BEYANNAME VERMEYENLERE UYGULANACAK YAPTIRIMLAR 2005 takvim yılı kazançlarına ait olup, 2006 yılında verilmesi gereken beyannamenin süresinde verilmemesi durumunda mükelleflere, § Usulsüzlük cezası, § Vergi ziyaı cezası, §Gecikme faizi, uygulanır. 
21.
  BEYANNEMENİN DOLDURULMASINDA DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR  
21.1.
  Genel Hususlar  
Beyanname;  
¨KARBON
  KAĞIDI KULLANILMADAN iki örnek doldurulacaktır. Fotokopi ile çoğaltılan
  beyannameler kesinlikle kullanılmayacaktır. 
¨ Mavi veya siyah tükenmez kalem kullanılarak BÜYÜK MATBAA HARFLERİ ile doldurulacaktır. Kurşun kalem kesinlikle kullanılmayacaktır. Her kutuya bir harf ve rakam yazılacaktır. Silinti ve kazıntı yapılmayacak, beyanname katlanmayacak ve buruşturulmayacak, okunaklı düzenlemeye özen gösterilecektir. Rakamlar arasına herhangi bir işaret konulmayacaktır. BİLGİLER İLGİLİ ALANA SIĞDIĞI KADAR YAZILACAKTIR. Sayısal ifadeler Romen rakamı ile yazılmayacaktır. Alfabetik karakterler sola, sayısal karakterler sağa yanaşık olarak yazılacaktır. Kelimeler arasında bir karakter boşluk bırakılacaktır. Noktalama işaretinden sonra boşluk bırakılmayacaktır. 1-4 No’lu alanlara kimlik bilgileri, nüfus cüzdanında yazılı olduğu şekilde ve kısaltılmadan aynen yazılacaktır. Kimlik bilgilerinin ayrılan alana sığmaması durumunda, isimler sığdığı kadarıyla yazılacaktır. 5 No’lu doğum yeri alanına, İLÇE ADI YAZILACAKTIR. İLÇENİN AYRI BİR ADI YOKSA İL ADI YAZILACAKTIR. KÖY VE BUCAK İSMİ YAZILMAYACAKTIR. 6 No’lu uyruğu alanına, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olanlar T.C rumuzunu, başka ülke tabiiyetinde olanlar ise, ülkelerinin Uluslar arası Trafik Kodunu yazacaklardır. 7 No’lu alanda doğum tarihi gün, ay ve yıl olarak belirtilecektir. 9 No’lu mesleği alanına mükellefin esas uğraş konusu yazılacaktır. Birden fazla meslekle uğraş söz konusu ise ağırlıklı olan yazılacaktır. 11-12 No’lu adres alanına mahalle, cadde/sokak bilgileri yazılacak ve POSTA KODU muhakkak belirtilecektir. Varsa telefon numarası alan kodu ile birlikte yazılacaktır. Adres bilgileri açık bir şekilde alanlara sığıyorsa kısaltma yapmadan yazılacaktır. Alanlara sığmaması halinde anlaşılır kısaltmalar yapılabilir. 21.2. Geliri Sadece Basit Usulde Tespit Edilen Ticari Kazançlardan İbaret Olan Mükelleflerin Yıllık Gelir Vergisi Beyannamesi Doldurulmasında Dikkat Edilecek Hususlar: Basit Usul Beyannamesi optik okuyuculu olmadığından bir örnek doldurulacaktır. Basit usulde hesap özeti, beyannamede yer aldığından ek olarak hesap özeti verilmeyecektir. Ancak, Kayıtları meslek odaları bünyesinde oluşturulan bürolarda tutulan mükelleflerin “Basit Usulde Hesap Özeti” oda temsilcisi tarafından imzalanacak olup, kayıtlarını kendileri tutan veya serbest muhasebeci/ serbest muhasebeci mali müşavirlere tutturan mükellefler (38) Numaralı “Basit Usulde Hesap Özetini İmzalayan Oda Temsilcisi” bölümünü boş bırakacaklardır. Basit usulde tespit edilen ticari kazanç yanında, beyana tabi başka bir gelir unsurunun da bulunması halinde, yıllık beyanname izleyen yılın Mart ayının onbeşinci günü akşamına kadar verileceğinden, bu durumda olan mükellefler beyannamelerini 21.1 Bölümünde yer alan açıklamalara göre dolduracaklardır. 
22.
  BEYANNAMENİN DOLDURULMASINA İLİŞKİN ÖRNEKLER  
22.1.Basit
  Usulde Ticari Kazancın Beyanına İlişkin Örnekler  
Örnek:
  1  
Kayseri ilinde taksi işletmeciliği faaliyetinde bulunan ve basit usulde vergilendirilen Yalçın Tekeş, 2005 yılında 12.500 YTL kar elde etmiştir. Mükellef bu yıl içinde 2.020 YTL Bağ-Kur primi ödemiştir. ÖRNEK 1 : YILLIK GELİR VERGİSİ BEYANNAMESİ İÇİN TIKLAYINIZ. Mükellefin Beyanı Aşağıdaki Gibi Olacaktır. 
 Örnek: 2 Niğde ilinde büfe işletmeciliği faaliyetinde bulunan ve basit usulde vergilendirilen Burak Koç, 2005 yılında 9.600 YTL kar elde etmiştir. Burak Koç, milli piyango bayiliği faaliyeti nedeniyle, 910 YTL kesinti yoluyla vergi, 2.245 YTL de Bağ-Kur primi ödemiştir. ÖRNEK 2 : YILLIK GELİR VERGİSİ BEYANNAMESİ İÇİN TIKLAYINIZ. Mükellefin Beyanı Aşağıdaki Gibi Olacaktır. 
 Örnek : 3 Tekirdağ ilinde bakkallık faaliyetinde bulunan ve basit usulde vergilendirilen Bülent Koçak, 2005 yılında 12.000 YTL kar elde etmiştir. Bülent Koçak çalışma gücünün asgari %40 ını kaybetmiş olup, üçüncü derece sakatlık indiriminden yararlanmaktadır. Üçüncü derece sakatlar için yıllık indirim tutarı, (120 YTLx12=1.440 YTL) dir. Mükellef bu yıl içinde 2.500 YTL Bağ-Kur primi ödemiştir. ÖRNEK 3 : YILLIK GELİR VERGİSİ BEYANNAMESİ İÇİN TIKLAYINIZ. Mükellefin Beyanı Aşağıdaki Gibi Olacaktır. 
 
22.2.Gerçek
  Usulde Ticari Kazancın Beyanına İlişkin Örnekler  
Örnek
  1:  
Ankara
  Büyükşehir Belediye sınırları içinde ikamet eden Süleyman İMREN lokanta
  işletmeciliği faaliyetinde bulunmaktadır.  
Bay
  İMREN, lokanta işletmeciliğinden dolayı 2005 yılında 12.000 YTL. kar elde
  etmiştir. Mükellef işletme hesabı esasına göre defter tutmaktadır. Ayrıca
  mükellefin, 2005 yılı içinde ödenen 1.500 YTL. geçici vergi tutarı
  bulunmaktadır.  
Örnek
  Hakkında Açıklama;  
Bu
  örnekte işletme hesabı esasına göre defter tutan bir mükellefin durumu
  açıklanmaktadır. Mükellef ticari kazancı nedeniyle yıllık gelir vergisi
  beyannamesi vermek zorundadır.  
Mükellef
  2005 yılında 12.000 YTL. ticari kazanç elde etmiştir.  
Mükellefin
  Beyanı Aşağıdaki Gibi Olacaktır:  
 ÖRNEK 1: YILLIK GELİR VERGİSİ BEYANNAMESİ EKİ İÇİN TIKLAYINIZ. ÖRNEK 1: YILLIK GELİR VERGİSİ BEYANNAMESİ İÇİN TIKLAYINIZ. 
Örnek
  2:  
Muğla
  ilinde ikamet eden ve birinci sınıf tüccar olan Mehmet AK’ın 2005 yılı
  beyanına ilişkin bilgiler aşağıdaki gibidir.
   
¨Mükellef
  toptan gıda ticareti ile iştigal etmektedir. 
¨ Mükellefin beyan ettiği ticari kazancı 17.750 YTL olup, ayrıca 2.750 YTL Bağ-Kur primi ödenmiştir. Mükellef 1.600 YTL şahıs sigorta primi ödemiştir. Mükellefin 2005 yılında ödediği ve mahsubu gereken geçici vergi tutarı 1.750 YTL’dir. 
Örnek
  Hakkında Açıklama;  
Mükellef
  2005 yılında 17.750 YTL ticari kazanç elde etmiştir. Mükellef ayrıca 2.750
  YTL bağ-kur primi ödemiştir. Ayrıca kazancın yeterli olması nedeniyle ödenen
  şahıs sigorta primi de ticari kazançtan düşülebilecektir. Ancak indirim
  konusu yapılabilecek şahıs sigorta primi beyan edilen gelirin %5’ini
  aşamayacağından, indirim konusu yapılacak şahıs sigorta primi ödenen 1.600
  yerine (15.000 x %5) 750 YTL olacaktır.  
Mükellefin
  Beyanı Aşağıdaki Gibi Olacaktır:  
 ÖRNEK 2: YILLIK GELİR VERGİSİ BEYANNAMESİ EKİ İÇİN TIKLAYINIZ. ÖRNEK 2: YILLIK GELİR VERGİSİ BEYANNAMESİ İÇİN TIKLAYINIZ. 
Örnek
  3:  
İstanbul
  Büyükşehir Belediye sınırları içinde lokantacılık faaliyetinde bulunan ve
  işletme hesabı esasına göre defter tutan Faruk Koçak’ın 2005 yılı karı 10.500
  YTL’dir. Mükellef 2005 yılında 2.245 YTL Bağ-Kur Primi, 1.500 YTL geçici
  vergi ödemiştir.  
Mükellefin
  ayrıca tevkif yoluyla vergilendirilmiş brüt 55.000 YTL mevduat faizi ve repo
  geliri (bu gelirler ticari işletmesine dahil bulunmamaktadır) ile Elazığ’da
  bulunan ve emlak vergisi değeri 40.000 YTL olan apartman dairesinden
  (meskenden) 4.800 YTL kira geliri bulunmaktadır. (Mesken kira gelirinde
  götürü gider yöntemi seçilmiştir.)  
Mükellef
  ticari kazancı nedeniyle yıllık beyanname vermek zorunda olup, beyannameye
  mesken olarak kiraya verdiği gayrimenkulden elde ettiği kira gelirini de
  dahil edecektir. Ticari, zirai ve mesleki kazancı nedeniyle yıllık beyanname
  verenler konut kira gelirine ilişkin istisnadan yararlanamayacağından bu
  gelire istisna uygulanmayacaktır. Kira gelirinde safi irat hesaplanırken %25
  oranındaki götürü gider düşüldükten sonraki kalan tutar beyan edilecektir.  
Mükellefin
  2005 yılında elde ettiği tevkif yoluyla vergilendirilmiş bulunan mevduat
  faizi ve repo geliri Gelir Vergisi Kanununun geçici 55 inci maddesi hükmü
  uyarınca verilecek beyannameye dahil edilmeyecektir. 
 ÖRNEK 3: YILLIK GELİR VERGİSİ BEYANNAMESİ EKİ İÇİN TIKLAYINIZ. ÖRNEK 3: YILLIK GELİR VERGİSİ BEYANNAMESİ İÇİN TIKLAYINIZ.  | 
 



Hiç yorum yok:
Yorum Gönder